Anibal Güleroğlu

Anibal Güleroğlu

guleranibal@yahoo.com

Tüm Yazıları

Geçtiğimiz sezonun ikinci yarısında Kanal D ekranından izleyiciyle buluşan ve Çarşamba gecelerinin yüksek reyting alan başarılı yapımlarındandı Ankara’nın Dikmen’i… Öyle ki totalde Muhteşem Yüzyıl’ın hemen ardında yer alıp Kara Para Aşk’ı bile geride bırakıyordu. Özellikle ‘Bize Her Yer Şanzelize’ parçası başta olmak üzere tüm manidar parçalarıyla ilgi çekiyordu.

Tabii ki her yapımda olduğu gibi onu da beğenmeyen ve itici bulanlar vardı. Kimileri sadece ‘komedi’ olarak değerlendirse dahi bir kısım izleyici de Dikmen’in ve Zirek’in konuşma biçimleriyle tavırlarının gereğinden fazla abartılı olduğu düşüncesindeydi. Hatta Ankaralıları aşağıladığı görüşünde olanlar dahi mevcuttu. Yine de beğeniler ağır bastı.

Haberin Devamı

Bu ikileme aldırmadan yolunda ilerleyerek yaz tatiline giren yapımın kırılma noktası yeni sezon oldu.

***

Dizi bolluğu yaşanan yeni sezonda Kanal D’nin yapımlarına gün bulma sıkıntısından mıdır, yoksa doğrudan doğruya geçen sezonda kazanılan başarıdan mütevellit gelişen maliyet yükseltici anlaşmazlıklardan mıdır bilinmez, Ankara’nın Dikmen’i bir süre yayın belirsizliği yaşadı. Sonra, izleyicinin beklentisine rağmen bir türlü Kanal D’nin yeni döneminde görünmeyen dizinin ATV’ye transfer olduğu haberi geldi ve Kanal D ile yolları ayırarak yeni ufuklara yelken açan Ankara’nın Dikmen’i Paris’ten manzaralarla yeni sezonunu başlattı.

Gel gör ki, başrollerinde Bülent Emin Parlak, Burak Kut, Gözde Kansu’nun yer aldığı yapım Paris’in ünlü Şanzelize sokağından çekimlerle ATV izleyicisine ‘Merhaba’ derken, dizinin reytinglerinde Kanal D günlerindeki başarıdan eser yoktu.

Totalde 15’incilik, AB’de 13’üncülük alarak ATV’nin Dikmen’i olan yapım bu olumsuz başlangıcını sonraki bölümlerinde daha da gerileterek, sıralamasını totalde 26’ıncılığa kadar indirdi.

Peki ama ne oldu da Kanal D’de iken 2’inci veya 3’üncü olan yapım ATV'de böylesine gözden düştü?

***

Ankara’nın Dikmen’ine her yerin Şanzelize olamayacağını gösteren bu sonuçların baş nedeni, sezonun başında kanal ve yayın belirsizliğiyle izleyicide yaratılan soğukluk. Ankara’nın Dikmen’i, yarattığı bu gecikmeyle yayından kalkmaya müsait bir yapım olduğu imajını doğurarak izleyicisini kaybetti... Pek çok işin başına geldiği gibi!

Haberin Devamı

Ayrıca komedilerin genelinde göze çarpan ‘kanıksanma’ olumsuzluğunun da Ankara’nın Dikmen’inin gerilemesinde payı bulunmakta… Nasıl ki Yalan Dünya, Harem gibi komedi dizilerinde yaşandıysa Ankara’nın Dikmen’inin mizahı da, iğnelemeleri de izleyicide alışkanlık geliştirerek başlangıçtaki keyfi yaratmamaya, güldürmemeye başladı.

Diziye gösterilen ilginin düşmesindeki bir diğer sebep Dikmen’in değişimi... Ekrana çıktığı ilk günlerde, masumluk kisvesiyle kabul edilebilir kılınmaya çalışılan kaba saba hareketlerinden dolayı İvedik’le özdeşleştirilen ve bu meyanda kimilerinin hoşuna giden Dikmen’in yeni sezondaki tiplemesinin başlangıca göre çok daha yontulduğuna şahitlik eder olduk.

Paris sokaklarında gezip sazını tıngırdatan… Günlük kıyafetle gittiği spor salonunda ‘dımbıl’ yerine ağırlığı biraz ‘şey’ olan halteri kaldırmak için çabalayan… Kuaförde ‘bir numara’ olmaya oynarken kendisine teslim edilen saçı bir güzel halleden… Kardiyoda ‘Ver ayarı’ tarzı böbürlenmeyle koşturup hıza dayanamayarak yere yapışan Dikmen’de eski cevvallikten eser yok.

Haberin Devamı

Sanki birileri onu hizaya çekip dizginlemiş gibi! Esprilerinde tavırlarında bir tutukluk, yavanlık var. Ayrıca Dikmen’in giriştiği ortamlar ve buralardaki karakterler de buram buram zorlama kokmakta. Misal, kuaför salonundaki patronun koşturması, telaşı veya hastanedeki siyahî bebek olayı!

Kısacası her daim özgüvende tavan yaparken, dibe vurmakla düze çıkmak arasında bocalayan… Espri üretmekte kendini tekrara düşüp dillere dolanacak yeni parçalar çıkartamayan Dikmen, yayık yayık konuşmasından yüzündeki sahte sırıtıklığa, marjinallikten kurtuldukça reytingi de minimalleşmeye başladı.

Bu saatten sonra sıradanlaşma sürecine giren Dikmen’e her yer Şanzelize olur, bölümleri ‘like’ edilir mi? Felaket tellallığı etmiş gibi olmayayım ama bu tabloyla, pek sanmam!

Anibal GÜLEROĞLU

www.twitter.com/guleranibal