Hani bazı öyküler öylesine doğal bir anlatımla resmedilir ki, okuyan sanki o ortamda yaşıyormuş gibi hisseder kendini! Bu eşleşmeye filmlerde de rastlanır. Beyazperdeye yansıyan mekânın gerçekçi dokusu, insanların alabildiğine doğal karakterize edilişi, sinema koltuğundan seyredilen sahnelere uzanan bir köprü oluşturur. 2. Uluslararası Malatya Film Festivali’nde izlediğim MAR da böylesi çekicilikte bir film!
Televizyonsuz ortamlarda yetişenlerin ne denli bakir kaldıklarını gösteren bu çalışmanın bir diğer ayrıntısı; ATV’deki ‘Son’ isimli dizide, kaçak bilim adamı ‘Bahman’ olarak Pazartesi geceleri karşımıza çıkan Yılmaz Şerif’in Yeşilçam’daki başarılı oyunculuğunu MAR’da bir kez daha konuşturması. Pek çok TV dizisinde ve ‘Kara Köpekler Havlarken’, ‘Kader’ gibi iz bırakan filmlerde kendini gösteren Volga Sorgu Tekinoğlu’na 2. Uluslararası Malatya Film Festivali’nde ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülü getiren filmin diğer ekran yüzü, ‘Kurtlar Vadisi’nde Baron’un kızı ‘Sofia’ karakteriyle oyunculuğunu ispatlayan Begüm Kütük. ATV’nin ‘Uçurum’unda Büyük Patron olan usta sanatçı Mahmut Gökgöz de MAR’ın iş bitirici berber dişçisi. Oyuncu kadrosu sağlam olunca, yapımın da gücü kendiliğinden oluşuyor tabii!
Bir zamanlar kaçakçılık yapan ve tek bacağını bu uğurda kaybeden Baba Hacı Halil… Evin geçimini yılan satarak sağlamaya çalışan ve tüm sermayesi sopasıyla çuvalından ibaret olan Yılmaz… Salyangoz toplayarak bütçeye katkıda bulunan küçük Güven… Köylünün saflığından ve çaresizliğinden faydalanan Çerçi Hüsam… Berberlikle dişçiliği birleştiren Nedim… Bin bir zorlukla toplanan yılanları üç kuruşa alıp ilaç sektörüne satan uyanık yılan tüccarı Memduh… Güven’in küçük aşkı Elif ve Diş Hekimi Bahar… Van’ın Başkale İlçesi’nde geçen hikâyenin kahramanları, Anadolu’nun her köşesinden tanıdık karakterler!
Kadınsız bir evde üç nesilden erkeğin duygularını, bölgedeki yaşam koşullarının zorluklarıyla harmanlayarak sunan MAR, Caner Erzincan’ın ilk uzun metrajlı filmi. Magazinsel sansasyonlara yönelmeden sinema sanatı kaygısıyla filmini ortaya koyan yönetmen, detaylar konusunda oldukça özenli. Belgesel tadında işlenen sahnelerde Erzincan’ın deneyiminin etkisi kendini gösteriyor. Bölgedeki kuraklığı, ‘Yağmur Duası’ ritüelleriyle ortaya koyan, yılan ve salyangoz toplama işinin inceliklerini ayrıntılarıyla veren, kırmızı benekli yılanın zehrinin tıpta çok değerli olduğunu öğreten anlatımda yöre insanının ruhuna kazınmış batıl inançlaraysa, çocukların kuraklığa karşı ‘Canlı yılan yakma’ ayiniyle değinilmekte. Plastik bir leğenin dahi çok değerli olduğu yerlerde, zorlu hayat şartlarının küçük yaştan itibaren insanlardaki vahşi dürtüleri nasıl ortaya çıkarttığını da ortaya koyan bu sekans, Doğu’yu hissettiren bir saptama!
İnternetten bulunarak birkaç altın karşılığı Türkiye’ye getirilen Arap kadınlar konusuna, Dişçi Nedim’in Baba Halil’e İran’dan gelin alma ısrarıyla değinen MAR, buradaki erkeklerin duygu dünyasını alabildiğine doğal bir dille aktarmakta. Yalnızlık, sevgiye duyulan açlık ve acımasız yaşamın duvar gibi gerçeklerinde hissedilen çaresizlik… Bu duygu fırtınasının yansımaları farklı olsa da sonucu, daima yüzleşmelerin yarattığı hayal kırıklığı!
Volga Sorgu Tekinoğlu’nun canlandırdığı saf Anadolu erkeği Yılmaz, dişçi koltuğunda göz ucuyla bakılan Doktor Bahar’ın bacaklarından kıvılcımlanıp sessiz telefonlarla ateşlenen; etiketi üstünde bırakılan pahallı bir çantanın hediye umuduyla filizlendiği noktada hüsrana dönüşen umutsuz bir aşkla silkelenir…
Yılmaz Şerif’le can bulan Hacı Halil, evin boşluğunu kadınla doldurmak için yakınındakinden umut kesip Nedim’in motoruyla yollara düşerek İran sınırını geçmeye girişir…
Raşit Saraç’ın oyunculuğundaki Küçük Güven ise yağmursuzluktan kıt kanaat toplanan salyangozların tamamını Elif’e vererek aşkını ispata kalkar, yıldızların altında sabahlar…
Üç erkeğin sert ve gerçekçi dille çizdikleri bu öykü, özetle ‘İnsana, insan’ anlatımı! Siyasetin ve belli mesajların sokulmadığı, belgesel tadında bir Anadolu gerçeği olan MAR, izlerken kendini bölgenin şartlarıyla özdeşleştirip yaşadıkları yerin kıymetini daha iyi anlamak isteyenler için yüzde yüz doğru bir seçenek.
Anibal GÜLEROĞLU