‘Televizyon, psikiyatri üzerine çok şey başarmıştır. Hem psikiyatriyi tanıtmış, hem de ihtiyaç yaratmıştır’ demiş Alfred Hitchcock… Televizyonun insanların alışkanlıklarını değiştirmediğini ancak onları evde tutmaya yaradığını vurgulayan gerilim filmleri ustasının tespitleri ne kadar da doğru değil mi? Sürelerinin uzunluğunu, özetlikten çıkmış bölümlerle daha da çekilmez hale getiren diziler, başka eğlence olanağı olmayınca el mahkûm izleniyor ama o süreçte sıkıntıdan patlamak veya sinirlenmek de kaçınılmaz oluyor sonuçta. Hele içeriklerin birbirine benzeşmesi, saçmalıkların alabildiğine sergilenmesi tam anlamıyla psikiyatriye ihtiyaç yaratan unsurlar niteliğinde. Dahası kanal değiştirilse dahi aynı türden yapımlarla karşılaşıldığından izleyicinin payına düşen ya ekranı tümden karartma ya da çaresiz katlanma olmakta.
Ancak günümüzün internetle gelen hızlı değişim sürecinde bu sorunun çaresi olabilecek alternatiflerin hızla yayıldığı da bir gerçek. Nasıl ki dijital platformların sunduğu geniş seçki yelpazesi bu anlamda tam bir kurtarıcı!
Gerek kalite, gerek özgünlük, gerekse özgürlük açısından televizyon dünyasına kıyasla daha avantajlı olan bu platformların yabancı örnek bolluğuna karşın yerli olanları şu aşamada henüz çok sınırlı sayıda. Türkiye’nin ilk internet televizyonu diyebileceğimiz Blu TV de bunlardan biri. Geçtiğimiz sezon ‘Masum’la başlayan özel yapımlarını ‘Sahipli’ ve ‘Çalınmış Hayatlar’ isimli çok ses getiren projelerle sürdüren Blu TV’nin bu sezon için hazırladığı yeni özel dizisi ‘7 Yüz’…
Bu dizinin bana göre en önemli özelliği, normal televizyon dizilerine de yol göstericilik yapabilecek nitelikte ortaya çıkması… Ki, bu niteliği de bana ‘7 Yüz, dizicilikte yeni bir yüz olabilir’ dedirtmekte!
AZ AMA ÖZ DİZİCİLİĞİN ‘7 YÜZ’Ü…
Süreleri gittikçe artan televizyon dizilerinin nice tepkiye rağmen tuttukları yoldan şaşmadıkları malum. Zira ortada hem bol reklamla kanalı memnun etme kaygısı, hem de tek işle süre doldurma çabasıyla yol alma mantığı mevcut. İzleyicinin büyük kısmı da Latin Amerika dizilerine bile rahmet okutan bu performanslardan memnun görünmekte. Buna karşılık mevcut düzenin aşağılara çekilen reyting ortalamalarıyla tehlike çanlarını çaldırdığı da malum. Yapımlar zirvede olsa bile topladıkları izleyici oranı eskisine kıyasla düşük oluyor. Seçenek çokluğunun da etkili olduğu bu tabloda dizilerin ekstra bir şeyler sunamamasının yarattığı etkiyi de unutmamak lazım.
İşte daha önce de işaret ettiğim gibi, dijital platformların avantajı bu noktada çıkıyor ortaya. İzleyici kendi inisiyatifine göre seçme şansına sahip olmanın ötesinde, sansürlenmemiş-özgür işlere ulaşma olanağına da kavuşuyor. Tabii kalitenin de o oranda arttığı aşikâr.
Ayrıca dijital platformlar için yaratılan dizilerin reklam bunaltısı veya süre bıkkınlığı da mevcut değil. Tek dezavantaj ‘paralı’ olması ki, bunun formülü de sezonu geçtikten sonra dizinin normal kanalda yayınlanmasıyla çözülüyor. Nitekim ‘Masum’ dizisi, Kanal D ekranından yayınlanıyor. Bu vesileyle televizyon izleyicisi de diğerlerine oranla daha özenli yaratılmış, film tadında bir diziye kavuşacak. Dolayısıyla dijital platform için çekilen dizilerin yeni bir süreç başlatma gücü çokça mevcut. Yapımı, BirFilm’e ait olan ‘7 Yüz’ de böylesi nitelikte bir çalışma!
Az ama öz diziciliğin ‘7 Yüz’ü olarak değerlendirdiğim yapımın yedi bölümden oluşması, ‘mini seri’ yaratma alışkanlığının geliştirilmesi adına önemli bir ayrıntı. Evet, ‘Masum’ da sekiz bölümdü ve Star TV’de de ‘Çember’ ile gördük örneğini… ‘Börü’ derseniz, devamını getiriyor az sayılı dizi olayının ama ‘7 Yüz’ün özü daha farklı.
Şöyle ki; Türkiye’nin ilk yerli internet dizisi olan ‘Masum’, polisiyeyle dramayı karıştıran öyküsünde süreklilik gösteren bir işti. ‘Çember’ de temel kadrosu sabit olup değişik olayları işleyen televizyon filmi niteliğinde yaratılmış bir polisiyeydi. ‘Börü’ye gelince, temelde aynı konu çerçevesinde yol alan asker dizisi şeklinde buluşacak izleyiciyle. Oysa ‘7 Yüz’, her bölümü başka hikâyeyi konu alan yedi filmlik ve bağlantısız bir seri!
‘Yüzleşme hikâyeleri’ olarak yaratılacak bölümlerde, romantik komediden gerilime kadar her türden öykü ele alınacağından, yönetmen koltuğunda Tunç Şahin, Umut Aral, Ceylan Özgün Özçelik ve Alphan Eşeli’nin oturduğu ‘7 Yüz’ün 45-60 dakikayla sınırlı tutulacak her bölümü bambaşka tatta olacak. Bu da ‘az ama öz dizi’ yaratmanın mümkün olabildiğini gösterecek bize.
SONUÇTA; Tilbe Saran, Genco Erkal gibi usta oyuncuların yanı sıra Melisa Sözen, Engin Hepileri, Cem Davran, Engin Koç, Belçim Bilgin, Sinan Tuzcu, Damla Sönmez, Pınar Göktaş, Gizem Erdem, Merve Dizdar gibi isimlerle Blu TV üyelerinin huzuruna gelecek olan ‘7 Yüz’, tıpkı yabancıların yaptığı gibi kaliteli, değişken içerikli ve kısa süreli dizi yenilikçiliğinin olumlu yüzü olmaya aday!
Hayatla farklı açılardan yüzleştirerek izleyiciye dokunmanın ve yaratacağı gerçeklikle dijital platforma ilgiyi artırmanın ötesinde, televizyon diziciliğine de ‘Kendi kendisiyle yüzleşme’ hususunda yol gösterici olması temennisiyle ‘7 Yüz’e bol şans…
Anibal GÜLEROĞLU