30 Ocak Cumartesi günü bu köşede ekonomi üzerine bir yazı yazmıştım. Yazı global ekonomideki belirsizliği anlatıyordu:
“......Epey bir zamandır, artık dünyanın da Türkiye’nin de krizden çıktığını yazmaya hazırlanıyorum. Ama global ekonomideki olaylar buna bir türlü olanak vermiyor. Bir bakıyorsunuz Yunanistan’ın içine düştüğü finansman krizi haberleri geliyor. Arkasından Obama’nın bankacılık sektörü ile ilgili sözleri. Son olarak da “Standard & Poors” değerlendirme kuruluşunun Japonya’nın artan büyük borcunu dikkate alarak kredibilite notunda görünümünü olumsuz’a çekeceği uyarısı. Bunlar dünya borsalarını altüst etmeye yetiyor.
Bu çalkalanmalardan herhangi birinin krize dönüşmesi ile durulup tekrar istikrara dönüşmesi arasındaki çizgi çok ince. Böyle bir iki olayın üst üste gelmesi ile paniğin domino etkisi yaratacak kritik boyuta ulaşması, kolaylıkla yeni bir krize neden olabilir.”
Bu yazıdan 5 gün sonra perşembe ve cuma günleri, dünya piyasaları yeniden bir depremla karşılaştı. Önce Yunanistan’a ek olarak Portekiz ve İspanya’nın da ciddi mali sıkışıklık içinde olduğu ortaya çıktı. Bunların arkasından ABD’de ocak ayı işsizlik oranının azalması beklenirken yüzde 10.1’e yükselmesi, istihdam rakkamlarının da 20.000 kişi azalması bardağı taşırdı. Amerikan, Avrupa ve Asya piyasaları keskin düşüşler yaşadı. DOW Jones Sanayi Endeksi salı günü 10,300 iken, cuma öğleden sonra 9.850’ye kadar geriledikten sonra kapanışa doğru bir miktar toparlanarak 10.000 seviyesine ulaştı. Avrupa ve Asya endekslerinin hepsi perşembe günkü kayıplarına ek olarak cuma günü de yüzde 2 ile yüzde 4 arasında kayıplara uğradılar. Bu piyasalarda toparlanma yoktu!
Bu krizde de spekülatif likidite Euro’dan kaçarak Amerikan Doları’na sığındı. Sonuçta Euro/Dolar değerleri 1.36’ya doğru azaldı. Bu rakam kısa süreler önce 1.50’nin üzerindeydi. Ben bu yazıyı pazar günü kaleme alıyorum değerli okuyucularım. Umuyorum pazartesi günü ABD’deki toparlanma diğer piyasalara da yayılsın.
Bu deprem durulsa dahi ortaya 2 gerçek çıkıyor. Ben bu iki gerçeği de size geçmiş yazılarımda defalarca belirtmiştim:
1) Dolar hala tehlike anlarında dünya para devlerinin sığındığı ve güven duyduğu para birimidir.
2) Ancak dünyadaki tüm reel ekonomik büyüklüklerle (Gayrı Safi Global Hasıla, Global Sanayi Üretimi, Uluslararası Ticaret Hacmi, Merkez Bankalarının Döviz Rezervleri v.b.) kıyaslanamayacak kadar büyümüş olan spekülatif likidite, dünya kağıt piyasalarında olduğu gibi döviz piyasalarında da beklenmedik kısa vadeli çalkantılar yapmaya devam etmektedir. Bu çalkantilardan herhangi biri yeni bir global krizi başlatabilir!
Dünya devleri bu aşırı likiditeyi kontrol altına alabilecek Bretton Woods benzeri, yeni bir uluslararası para sistemi üzerinde anlaşmazlarsa, korkarım krizin kendilerine bulaşmasını önlemek isteyen ülkeler, aynen Brezilya, Malezya gibi birer birer bu likiditenin kendi kapılarından girişine kısıtlamalar koymak zorunda kalacaklar, değerli okurlarım!
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024