Ali Nail Kubalı

Ali Nail Kubalı

ankubali@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

DEĞERLİ okurlarım, demokrasilerde devlet mekanizması bir kişinin diktatör olmasını önlemek üzere yapılandırılmıştır. Bu, demokrasilerin tarihi gelişmesinin gereğidir.
Monarşilerde kral yani monark, Allah’ın kutsal düzeninin gereği olduğunu iddia ettiği bir yapıda ülkesini tek başına yönetirdi. Ülke onun “mülk”ü, vatandaşlar da onun tebası idi.
İşte “Allah’ın kutsal düzeni” diye yutturdukları bu düzen, yüzyıllarca insanları müthiş bir korku ve kan ile yönetmişti. İnsanların uyanmasından sonra Batı ülkelerinin bu kanlı despotlardan ve gücü eline geçiriverince onların yerini alan diktatörlerden kurtulması çok uzun ve kanlı bir mücadelenin sonucu olmuştur. Yurttaşları çağdaş eğitim ve kültür düzeyine ulaşmamış olan ülkeler hala başlarındaki despotlardan kurtulamamışlardır.
İşte çağdaş demokrasilerin teşkilatlanmaları bu nedenlerle, seçimle de gelmiş olsa bir kişinin diktatörleşmesini önleyecek bir mekanizmayı yürürlüğe koymuştur. Bu mekanizma nedir?
1. Millet temsilcilerinin halkın tamamının oyları ile seçilerek, ülkenin yönetilmesi için gerekli olacak kuralları, yani başta devletin temel yapısını belirleyen Anayasa ile diğer tüm yasaları yapması. Buna “yasama erki” denmiş.
2. Ya millet temsilcilerinin, yani parlamentonun ya da halkın doğrudan doğruya seçeceği bir uygulayıcının (başbakanın) ve onun seçeceği yardımcılarının (bakanlar kurulunun) bulunması. Ve bu kurulun yasaların çizdiği sınırlar içinde kalarak ve milletin temsilcilerinden oluşan parlamentonun denetimi altında devleti yönetmesi. Buna da “yürütme erki” denmiş.

Yargı demokrasinin teminatı
3. Yürütme ve yasama erkleri yeterli görülmemiş, yürütmenin siyasi partiler kanalıyla yasamayı etkisi altına alabileceği endişesi ile bir üçüncü kuvvete de ihtiyaç duyulmuş. Bu üçüncü kuvvete de “yargı erki” denilmiş. “Yargı” genelde seçim yolu ile gelmez. Aksine siyasetin yargıyı etkileyememesi için önlemler alınır. Yargının temel görevi, devletin hukuka uygun olarak yönetilmesini sağlamaktır. Yargıçlar, kararlarını yasaların ruhuna, evrensel hukuk kurallarına ve vicdanlarının sesine uyarak verirler. Yargıçlar, demokrasinin, kişi haklarının ve özgürlüklerinin koruyucusu ve sigortalarıdırlar. Despotların devleti ele geçirmesi böyle önlenir. Mahkemeler bu nedenle her ülkede “millet adına” karar verirler.
Eğer hükümet ve/veya parlamento yasalara ve evrensel hukuk kurallarına ve demokrasinin temel prensiplerine aykırı davranırlarsa; bir siyasi görüşü ya da bir dini görüşü millete ve ülkeye dayatırlarsa; yargının görevi bu davranışlara müdahale etmek, bunlara dur demektir. Çünkü yargının kuruluş amacı budur.
Yargı, hukuku ve demokrasiyi korumak için yasama ve yürütme erkinin kararlarını iptal edebilir. Bu demokrasinin gereğidir.
Ama yürütme ya da yasama, yargının bağımsızlığını zedeleyecek şekilde yargıya müdahale edecek olurlarsa bu demokrasinin tahribi olur.
Yargıtay başkanının “kuşatıldık” dediği de budur değerli okurlarım.