DEĞERLİ okurlarım, Hüsnü Mübarek görüntüye bakılırsa seçimle gelmiş bir cumhurbaşkanı idi. Mısır, “yarı başkanlık” diye adlandırılabilecek bir sistemle yönetiliyordu. Belirli aralıklarla seçimler yapılmaktaydı. Mübarek, milli iradenin oyları ile seçilmişti!
Parlamento da seçimle gelmişti.
Milli iradeyi temsil ediyordu! Hükümet de parlamentodan güvenoyu almıştı.
Ve o da milli iradeyi temsil ediyordu! Hepsine birlikte “Seçilmişler!” denilebilirdi.
Ya yargıçlar?
Onlar da seçilmişler tarafından atanıyorlardı!
Seçilmişlerle “uyum” içindeydiler. Esasen önemli olan da devletin bütün kurumları arasında “uyum” olması değil miydi?!..
Bütün bu seçimlere, seçilmişlere, uyuma karşın Mısır’da demokrasi var mıydı?
Hayır!
Nasıl olur? Seçimle iktidara gelmiş bir parti... Seçimle iktidara gelmiş bir Cumhurbaşkanı... Seçimle iktidara gelmiş bir hükümet ve parlamento!...
Ve onlarla uyum içinde tüm diğer kurumlar...
Yargı...
Ordu....
Basın...
Ama Mısır’ın “atanmışları”, hatta “atanmamışları” sokaklara dökülüyor.... Seçilmiş Cumhurbaşkanı Mübarek sokaktaki izinsiz gösterileri bastırmak için devletin polisinden sonuç alamıyor. Sonra orduya emir veriyor. Kendisi de ordunun komuta merkezine gidiyor. Ama silahlı kuvvetler ki; onlar da atanmışlardır ve Mübarek’in “memurlarıdır” emir dinlemiyor.
Meydanlar iki milyon kişi ile doluyor, taşıyor. Asker göstericilerle birlikte gösterilere katılıyor...
Ve birdenbire dünyanın tüm liderleri o sokağa dökülen, taş atan, zaman zaman yakan yıkan kalabalığın yanında yer alıyor...
Mübarek’e sesleniyor... “Barışçıl bir şekilde iktidarı bırak!...” Sonra da Mısır silahlı kuvvetlerine sesleniyor! “Sokaktaki göstericilerin yanında dur... Onları koru!...”
Ve hiçbir kimse de... Ama bir Allahın kulu da Mübarek’ten yana çıkmıyor!... Demiyor ki, “Bu adam seçilmiştir... Milli iradeyi temsil ediyor....Son seçimlerde oyların çok büyük bir yüzdesi ile iktidarda kalmıştır!...” Dün onunla sarılıp öpüşen bütün liderler şimdi bu, seçimle işbaşına gelmiş insanı kaderi ile başbaşa bırakıyorlar...
Yapayalnız!..
Bu Mısır olayından öğrenilmesi gereken dersler var.
* Öncelikle, seçimler demokrasinin vazgeçilmez unsurudur, ama yeterli değildir. Başka?
* Bağımsız basına, medyaya gereksinme vardır.
* Bağımsız yargıya gereksinme vardır.
* Güçlü muhalefete gereksinme vardır.
* Özgürlüklere gereksinme vardır.
Bunlar yaralandığı zaman seçilmiş olmak milli iradeyi temsil için yeterli değildir. Bir gün milyonlar sokaklara dökülür. Ve bütün dünya, seni kucaklayan bütün dünya liderleri, dahası benim dediğin kendi ordun, kendi parlamenton, kendi elinle seçtiğin yargıçların, milletvekillerin, korkutup sindirdiğin bakanların seni tek başına kaderinle baş başa bırakırlar!
Ama belki de oyun bitmedi! Hüsnü Mubarek’in ekranlardaki o solmuş yüzü ve titreyen sesi, doğrusu bana, birkaç numarasını daha sergilemeden sahneden inmeye henüz niyetli olmayan bir artist izlenimi verdi değerli okurlarım!