DEĞERLİ okuyucularım, epey bir zamandır, artık dünyanın da Türkiye’nin de krizden çıktığını yazmaya hazırlanıyorum. Ama global ekonomideki olaylar buna bir türlü olanak vermiyor. Bir bakıyorsunuz Yunanistan’ın içine düştüğü finansman krizi haberleri geliyor. Arkasından Obama’nın bankacılık sektörü ile ilgili sözleri. Son olarak da “Standard&Poors” değerlendirme kuruluşunun Japonya’nın artan büyük borcunu dikkate alarak kredibilite notunda görünümünü olumsuz’a çekeceği uyarısı. Bunların her biri dünya borsalarını alt üst etmeye yetiyor.
Bu çalkalanmalardan herhangi birinin krize dönüşmesi ile, durulup tekrar istikrara dönüşmesi arasındaki çizgi çok ince. Böyle bir iki olayın üst üste gelmesi ile bankalar, sanayi ve hane halklarından birinde paniğin domino etkisi yaratacak kritik boyuta ulaşması, kolaylıkla yeni bir krize neden olabilir.
Bu beklenmedik panik riskleri hariç, dünyadaki ekonomik veriler ve hemen tüm uluslararası kuruluşların tahminleri global ekonominin toparlanma sürecine girdiği, yavaş da olsa yıllık büyüme rakamlarının artıda seyredeceği yönünde. Hiç şüphe yok ki bu gelişmede “baz etkisi” denilen matematiksel durumun da rolü var. Bu yıl sonundaki milli gelir geçen yılki kriz etkisi ile büyük oranda küçülmüş olan milli gelir rakamı ile kıyaslandığı için büyümüş gibi görülüyor. Hiç şüphe yok ki krizden önceki milli gelir seviyelerine dönmek için muhtemelen 2011’in sonlarını beklemek gerekecek. Tabi o da yeni bir panik dalgası yaratacak beklenmiyen bir olay ortaya çıkmaz ise.
Türkiye’deki rakamlar ise, ülkemizin de ancak 2010’un ilk çeyreğinde yeniden büyümeye geçeceğini gösteriyor. Henüz 2009 sonu büyüme rakamlarını görmedik. Ancak şunları biliyoruz:
1- Sanayide kapasite kullanımı artıyor. 2008 yılının aralık ayında Türkiye üretim kapasitesinin yüzde 64.7’sini kullanırken 2009 yılının aralığında kapasite kullanımı yüzde 69.7’ye yükselmiş. Yani sanayi üretimi artıyor.
2- Bu ilkbahar için tarımda da iyi bir ürün bekleniyor.
3- GSMH büyüme rakamlarını bir grafik ile vermek istiyorum. Ekonomi hala negatifte ama 2010 yılı birinci çeyreğinde büyümenin tekrar başlayacağını düşünüyorum
Merkez Bankası ise hafta başında para raporunu yayınladı. Enflasyondaki hafif kıpırdanmanın geçici olduğunu, çünkü bu yükselmenin A) Geçen yılki düşük enflasyonun yarattığı baz etkisinin, B) Vasıtalı vergilerdeki artışın, C) Gıda fiyatlarındaki artışın etkisi ile ortaya çıktığını vurguladı.
Bence önemli tehlike tekrar bir sıcak para girişi ile kurların düşmesi ve TL’nin yeniden değerlenmesidir. Böyle bir gelişme hissedilmekte olan olumlu ivmeyi durdurmaya yetebilir. Merkez Bankası bir önceki raporunda bu tehlikeyi faizleri aşağı çekerek engelliyeceğini söylüyordu. Bence sıcak paraya karşı çok daha etkili önlemler ile hazırlık yapılmalıdırlar. Bu konuya tekrar döneceğim değerli okurlarım.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024