Her şey ‘Zeytin Ağacı’nın ikinci sezon galasında Seda Bakan’ın dizideki oyuncular için, “Herkes birbirini az da olsa eskiden tanıyordu” demesiyle başladı.
Araya giren Tuba Büyüküstün, “Ben seni de Boncuk’u da (Yılmaz) tanımıyordum, sen de beni tanımıyordun” dedi.
Dizinin oyuncularından Rıza Kocaoğlu ve Boncuk Yılmaz’ın gerilimi azaltmak için ettikleri laflar bir işe yaramadı, tartışma; Büyüküstün’ün “Seda, sus artık” demesiyle bitti!
Mevzu sosyal medyada büyük yankı uyandırdı.
Büyüküstün’e eleştiri yağdıran sosyal medya ahalisinin hafızası sağlam, eli uzun! Anında bulup yayınladılar Büyüküstün’ün iki yıl önce Bakan’a sarılmalara doyamadığı videoyu.
Birkaç saniyelik olay iki gün boyunca X’in gündemindeydi.
‘Salın gitsin ya!’
Sosyal medyada Seda Bakan’ın seveni çok, Tuba Büyüküstün’ün ise seveni pek yoktu. Büyüküstün yorumlara şu açıklamayla yanıt verdi: “İnsanlar duran trene taş atmazlar ki, daima hareket eden trene taş atarlar. Dünden bugüne yargılayabilmek, hakaret edebilmek, nice kalpleri kırabilmek, rencide etmekle başardılar sanıyorlar, ama hiçbir şey cevapsız kalmıyor bu dünyada. Başarınızı ve dostluğunuzu göremiyorlar, göremezler de. Siyah kalpleri sebepsiz nefretle dolu. Ve sonunda haklı sizsiniz, salın gitsin ya!”
İnsan hiç mi özeleştiri yapmaz!
‘Zeytin Ağacı’nın galasındaki vücut dili ve sözlerinden sonra insanların gösterdiği tepkiyi ‘Meyve veren ağaç taşlanır’ diye anlatmak varken, ‘tren taşlama’ ne?
Birinde mecazi bir anlam, diğerinde kamu malına zarar vermek ve vandallık var!
“Siyah kalpleri sebepsiz nefretle dolu olanları salın gitsin” demek bir sonuç üretmez. Ancak ‘siyah kalpliler’ oyuncu için, “Salalım gitsin” derse işte o sonuç üretir.
‘Ağır Romantik’in galasında “Biz çekerken çok eğlendik” diyen Onur Tuna’ya inat, “Çekerken çok eğlendik. Umarım izleyenler de bunu hissederler klişelerine girmeyeceğim” diyen Tuvana Türkay’ın dört yıldır esamesi okunuyor mu?
Psikolojik analiz
Uzman Psikolog Yeşim Akıncı’dan Tuba Büyüküstün’ün vücut dili ve söylediklerini analiz etmesini istedim, şunları yazdı:
“Seda Bakan, rol arkadaşlarıyla ilişkilerini anlatırken, Tuba Büyüküstün, daha konuşmanın başında vücut dili ve mimikleriyle hazımsızlığını, tahammülsüzlüğünü belli etti.
Gözünü yere sabitledi (S. B. konuşurken cevabı düşünme) ardından gözünü devirdi (Kişinin bir durumu veya başka bir kişiyi beğenmediğini, hoşlanmadığını veya uygunsuz bulduğunu gösterir), yukarı baktı (tahammülsüzlük) ve başını sağa kırıp, kendinden destek aldı, harekete geçti ve lafı kesti.
Boğaz kısmında boğumlanan hazımsızlık ve kıskançlık hissi, ses tonunun çatlamasına, kelimelerin atik ve hızlı çıkmasına, iki yıl öncesinden sarmaş dolaş videosu olduğu halde ‘Seni tanımıyordum’ iki kere üst üste ‘Sus Seda’ diyerek üstünlük sağlamaya çalıştı. Gülerek toparlamaya çalıştı, ama kendi tuzağının içine düşmüş oldu.
İnsanların davranışları düşündüklerinden, düşündükleri ise duygularından kaynaklıdır.”
GÜNÜN SÖZÜ
“İnsanın gelişimi bir trene benzer. Kendini aşan insan garından, haddini aşan ise rayından çıkmış gibidir.” (Robin Sharma)