Nuri Bilge Ceylan ve filmi için bir gün
Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Kuru Otlar Üstüne’ filmi Türkiye prömiyerini 30. Adana Altın Koza Film Festivali’nde yaptı.
76. Cannes Film Festivali’nde Merve Dizdar’a ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülü kazandıran ve Türkiye’nin 96’ncı Akademi Ödülleri’ne aday adayı seçtiği filmi 29 Eylül’de vizyona girince İstanbul’da izlemek yerine festivalde seyredip ve beş saat sonra aynı yerde film ekibinin basın toplantısını takip etmek iş icabı bana daha cazip geldi.
Altın Koza Film Festivali’nde insanların parayla bilet alıp izledikleri tek film ‘Kuru Otlar Üstüne’ydi. Çünkü Ceylan, biletlerden gelecek paranın depremzedelere bağışlanması şartıyla festivale gönderdi filmini.
Filmin gösterildiği beş salonun biletleri 150 liraydı, büyük salonun ise 300 liraydı.
Çünkü pahalı bilet alanların film sonunda oyuncularla sohbet imkanı vardı.
Festivalin basın danışmanı Bircan Silan’la birlikte Sheraton Otel’den çıkarken tesadüfen karşılaştığımız Nuri Bilge Ceylan’a basının, ‘Bizim için ayrı bir seans mümkün mü?’ talebini ilettik. Sağ olsun Ceylan bu isteği yerine getirmese festivalin davetlisi basın mensuplarının çoğu izleyemeyecekti filmi.
3.17 saatlik yapıntı!
Basına özel gösterim için salona girdiğimizde 09:00 olan saat çıktığımızda 12:30’du. 3 saat 17 dakikalık filmin 13:30’da başlayacak prömiyeriyse 17:00’de bitecekti. O sıcakta otele dönmek yerine klimaların çalıştığı 01 Burda AVM’de vakit geçirmeyi tercih ettim.
AVM’de 10 bin 800 adım atmak kolaydı ama basın toplantısının yapılacağı salona girmek kolay değildi. Filmi yarı fiyatına diğer salonlarda izledikten sonra büyük salona girmek için kapıya doluşanlar arasından içeri girmek ve içeride yer bulmak kolay değildi.
Sabahleyin bize, “Arkadaşlar, saat 17:00 gibi burada olursanız, ön üç sırayı size ayıracağız” diyen SİYAD Başkanı ve oturumun moderatörü Esin Küçüktepepınar’ın sözü yalan olmuştu!
Tesadüflerin eseri
Merve Dizdar, Deniz Celiloğlu, Musab Ekici, Ece Bağcı, Ahmet Erdem, Şenocak Cindoruk, Savaş Özbilir, senarist Ebru Ceylan ve yapımcı Mediha Didem Türemen’le birlikte basının ve seyircilerin karşısına çıkan Nuri Bilge Ceylan soruları yanıtladı. 50 dakika süren toplantıda sinema filmini “yapıntı” diye adlandıran Ceylan’ın söylediklerinden aldığım notlar şunlar:
“Filmin çıkış öyküsü, aslında tesadüflerle oldu her şey. Ben okul işlerinden kurtulmak istiyordum. ‘Ahlat Ağacı’nı birlikte yazdığımız Akın (Aksu), Doğu’da yaptığı askerlik sırasında günlük tuttu. Onları verdi, okudum ancak film yapmayı düşünmedim önceleri. Sonra yapsam mı, duygusu geldi. Herhalde yapmam dedim.”
‘En uzun senaryom’
“Yazdığımız en uzun senaryo oldu. ‘Kış Uykusu’ 163 sayfaydı, bu 250 sayfayı buldu. Senaryodan atmayı çok sevmiyorum. Belki de en büyük özürlüğüm bu. Senaryodaki her şeyi çekmek büyük masraf. Başka taraflardan kısıp her şeyi çekmeye karar verdim.”
“O kadar çok şey çektik ki beş saatlik malzeme çıktı. Sonra çektiğiniz her şeyi beğenmeyip atıyorsunuz. En çok para harcadığımız sahneler filme girmedi. Mesela final böyle değildi. Filmin sonu Merve’de bitiyordu Deniz’e döndük. Kader!”
“Sadece filmlerde değil, günlük hayatta da alıntı yapmayı seviyorum. Eğer bir tartışma içindeysem kazanmak için her şeyi yaparım. Niye yapmayayım? Okuduğum, bildiğim her şey benim malım sayılır. Bir konuyu aydınlatmak için niye alıntı yapmayayım? Konuyu aydınlatacak bir söz aklına gelirse söyler, tezini güçlendirirsin. Filmlerimdeki karakterler de öyle konuşsun istiyorum.”
Filmi nasıl bulduğumu merak edenler olursa diyeceğim şudur:
3 saat 8 dakikalık ‘Ahlat Ağacı’ gibi 3 saat 17 dakikalık ‘Kuru Otlar Üstüne’yi uyumadan ve sıkılmadan izledim ve beğendim.
GÜNÜN SÖZÜ
“Cahil insanlar kendilerini mükemmel görmeye, zeki insanlar ise yeteneklerini hafife almaya eğilimlidir.” (Albert Einstein)