Tamer Karadağlı, sırf “Türk milliyetçisiyim” dediği için Devlet Tiyatroları Genel Müdürü olmasına karşı çıkanları mahcup edecek bir hamle yaptı.
Karadağlı’nın, Ankara Devlet Tiyatrosu’nun repertuvarına aldığı oyunlardan biri roman yazarlarımızdan Kemal Tahir’in ‘Devlet Ana’sı oldu. Karadağlı, oyunun yönetmenliğini de sol görüşlü bir isme Ayşe Emel Mesçi’ye verdi. Mesçi, Osman Özkan’ın oyunlaştırdığı, Türk Dil Kurumu ödüllü eserini sahneleyecek ekibin koreografisini de üstlendi. Tuluyhan Uğurlu’nun müziklerini yaptığı ‘Devlet Ana’nın kadrosu şu oyunculardan oluştu: İrfan Buzcu, Özgür Deniz Kaya, Ayşenur Yaman, Tunç Yıldırım, Tolga Tuncer, Erkan Alpago, Nejat Armutçu, Sercan Çelik, Özgür Cengiz, Fuat Çiğiltepe, Kutay Sungar, Ahmet Kılıç, Mehtap Öztepe, Barış Dizer, Çağrı Turan, Nusret Şenay, Yaseri Şahbudak, Halil İbrahim Begit, Oğuz İnce, Cihan Kaymak, Omid Dervishi, Begüm Sarp, Burcu Kahyaoğlu, Anıl Eroğul, Cihan Korkmaz, Nurefşan Binici, Mehmet Tahir Sertakan, Buğrahan Gülbek, Ekin Yeşer, İrfan Atav, Muhammed Çaydaşi, Talip Oğuzhan Yıldız, Ahmet Efe Gürses, Başak Güleç Gökalp, Petek Ocakçı, Sinem Sezgi, Furkan Çelebi Güllü, Selin Hasgül, Yağmur Savaşkan, Aylin Akın ve Arzov Kurbani.
Bir cinayet öyküsü ve Osmanlı Beyliği’nin devleşmeye doğru evrilen sancılı sürecinin anlatıldığı ‘Devlet Ana’nın 5 Mart Salı akşamı Cüneyt Gökçer Sahnesi’ndeki prömiyerinin biletleri satışa çıkar çıkmaz 50 saniyede tükendi.
Bu benim düğünüm, aile kutlaması değil!
İlk kez dünyaevine girecek genç kızın şayet ekonomik imkânları buna elverişliyse istediği gelinliği giymek, istediği gibi bir düğün yapma hakkı var mı?
Var...
Peki bu hak kullandırılıyor mu her gelin adayına?
Hayır...
İşte çocukların ailelerine itaat ettiği bir gelenekten gelen bir genç kızın, gelinliğinden düğün davetiyesine, davetli listesinden müziğe, düğün yerinden menüye her şeye kimin karar verdiğine dair sitem dolu sözleri:
“Evleneceğim kişiyi ben seçtim, ama düğünüme dair hiçbir şeye karışamadım. Hiç söz hakkım yoktu çünkü... Çocukların, büyüklerine ve ebeveynlerine itaat ettiği bir kültürde yetiştiğimden annemi memnun etmek için mecburen teslim oldum. Gelinliğimi de annem seçti, düğüne dair her şeye o karar verdi.”
Nesiller arasındaki hayata bakış farkının insanların hayatlarındaki en önemli olayları bile ne denli etkilediğini anlatan bu öykü çok tanıdık değil mi?
Anneler ve kızları arasında yaşanan düğün savaşlarını anlatan yazı dizisinden bir kesitti bu...
Le Figaro’nun, “Bu benim düğünüm, aile kutlaması değil” başlıklı yazı dizisinin ilk bölümünde 28’indeki genç kızın 60 yaşındaki annesine dair anlattıkları bazı sorunların ne denli evrensel olduğunun göstergesi.
Otoriter anneler sadece bizde değil, birçok millette var demek ki!
GÜNÜN SÖZÜ: “Bir insanın en büyük sermayesi, büyük bir servet değil mükemmel bir karakterdir.” (Robin Sharma)