Düne kadar savaşların seyrini değiştiren İHA’ları, SİHA’ları “Uzaktan kumanda edilen oyuncak teknolojisinin ürünleri bunlar” diye küçümseyenler bugün de aynısını dünyada alanında ilk olan Türkiye’nin en büyük savaş gemisine yapıyor.
1.400 asker, birçok SİHA, helikopter, tank ve askeri zırhlı araç taşıyabilen, 30 yataklı askeri hastanesi olan çok amaçlı amfibi hücum gemisi TCG Anadolu için, “Yukarıdan atılacak iki bombayla işi biter” diyecek kadar gözü dönmüşler bile var. İktidar karşıtlığı gözlerini öylesine karartmış ki ülkelerinin milli çıkarları umurlarında değil artık.
Oluşturmaya çalıştıkları algı uğruna yalana başvurmaktan, olmayanı olmuş gibi göstermekten utanmıyorlar.
Gerçek ortaya çıktığında ne yüzleri kızarıyor ne de özür diliyorlar.
Düne kadar, “Ortada ne fabrika var, ne de araba” diye yerli otomobille alay edenler, TOGG satışa çıkınca yaptıkları yanlıştan döndü mü?
Ne gezer!
Yalan rüzgârı
İnsanların projeye güvenip 177 bin kişinin ön sipariş vermesine rağmen hâlâ “TOGG’lar İtalya’da üretilip gemilerle Türkiye’ye getiriliyor” yalanıyla insanları kandırmanın peşindeler.
Merkez Bankası’na beş yıl başkanlık yapmış Durmuş Yılmaz’ın attığı tweet şu:
“Gelinen noktaya bakar mısınız? Bunlar MB’nın Kapalı Çarşıda satın aldığı fiziki dövizlerin taşındığı mobil kasalarmış. Kötü yönetim böyle bir şey işte. Piyasa düzenleyicisi olan para otoritesi sıradan bir piyasa oyuncusuna dönüşmüş.”
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, “TCMB, her gün Kapalıçarşı’dan resmi araçlarla döviz topluyor” iddiasını yalanladı, ama dünün bürokratı bugünün milletvekili Yılmaz’dan tık yok.
Ne özür diledi ne de iddiasını ispat eden bir kanıt sundu.
2,9 milyon kişinin görüntülediği yalanlanan o tweet hâlâ duruyor Durmuş Yılmaz’ın hesabında.
Ortak yanları çok
Çünkü o ve onun gibilerin amacı belli.
Yalanla, dolanla algı oluşturup kitlelerini inandırmak.
O yüzden gerçek umurlarında değil.
Bu kitlenin sırf Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iktidar ve AK Parti düşmanlığı yüzünden böyle davrandıklarını düşünenler yanılır.
Çünkü bir başka ortak özelliği daha var bu kitlenin.
Ezici bir çoğunluğu PKK’ya da “terör örgütü” demez.
Çağlayan’daki Adliye Sarayı’nı basıp Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ı makamında şehit eden Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol onlara göre “terörist”, üyesi oldukları DHKP-C de “terör örgütü” değildir.
14 Mayıs seçimleri yaklaşırken kendilerinden olmayanlara karşı dozajı artan büyüyen bu öfke, bu nefret, bu ötekileştirme nereye varacak ve nasıl son bulacak?
Sosyal medyadan her gün nefret tohumu ekenler, ne ektilerse onu biçeceklerinin farkında mı acaba?
Cinsiyetçi kahve menüsü
12 Grammy ödüllü şarkıcı Taylor Swift, Starbucks’ın menüsüne girdi.
Menü tabelasındaki müşterilere, “Taylor Swift’in eski sevgililerinden hangisisin?” diye soruldu ve ona göre sipariş vermeleri istendi.
Menüyü hazırlayana göre Taylor Swift menüsünde şarkıcının eski sevgilileriyle özdeşleşen kahveler şöyle:
Joe Alwyn: Yulaf sütlü sıcak chai
Harry Styles: Vanilyalı sıcak latte
Jake Gyllenhaal: Kafeinsiz Americano
Calvin Harris: Vanilyalı frappe
John Mayer: Karanlık kafe
Joe Jonas: Ejderha sürüşü
Tom Hiddeston: Londra sisi
Şarkıcının hayranları yapılanı cinsiyetçi bulup tepki gösterince Starbucks, onaylamadıkları “Taylor Swift menüsü”nün kaldırıldığını açıkladı.
Şarkıcıdan olaya dair bir açıklama gelmedi.
Müzik kariyeri ve kazandığı ödülleri dikkate aldığımızda bizde Taylor Swift ayarında bir şarkıcı yok. Türk şarkıcılar arasında Taylor Swift’ten daha çok eski sevgilisi olan ünlü çok.
Bu olay bizim ünlü kadın yıldızlarımızdan birine yapılsa ne olurdu acaba?
GÜNÜN SÖZÜ
“Unutma, sana ışık tutanlara sırtını dönersen, göreceğin tek şey kendi karanlığın olur.” (Rene Descartes)