Her muhabir, bir binanın taşıyıcı elemanlarından dikey olanının “kolon”, yatay donatının “kiriş” olduğunu bilmeyebilir... Ancak muhabir, kiracının şikayeti üzerine İstanbul’daki bir binanın sağlam olup, olmadığını haber yapmaya gidiyor ve “Kolonun sadece betonu değil, pasın çürüttüğü demir bile elle böyle ufalanıyor” diyorsa bu olmaz. Çünkü ufaladığı taşıyıcı kolon değil, kiriş...
Basın mensubu, bilgisinin olmadığı konularda ahkâm kesmek yerine, sözü işin uzmanına vermeli; tıpkı CNN Türk muhabiri Merve Tokaz’ın Gaziantep İslahiye’de yaptığı gibi...
Tokaz, depremin yıktığı, ağır hasar verdiği ve hiçbir şey yapmadığı yan yana üç binadan kameraman Mehmet Onur’un çekeceği görüntüler üstüne ahkâm kesmek yerine işi ehline bıraktı.
CNN Türk muhabiri, oraya getirdiği Gaziantep Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden Prof. Dr. Abdulkadir Çevik’e yan yana üç binada depremin etkilerinin niye farklı olduğunu sordu.
Üç farklı sonuç
Çevik, bina hasarları üzerinde birçok faktörün etkili olduğunu; özellikle, zemin koşulları, beton kalitesi ve demir donatı işçiliğine dikkat çekti.
Kameramanın yakın plan çekim yaptığı yıkılan, ağır hasar alan ve hiçbir şey olmayan üç binada da deprem yönetmeliğine uygun olarak nervürlü demir kullanıldı.
Buna rağmen biri tamamen yıkıldı...
Çünkü zemini sorunlu, projesinde hata, imalatında eksikler vardı.
Yıkılmayan, ama ağır hasarlı altı katlı yeni binanın 1.5 metrelik perde kolonunun patlamış olmasına dikkat çeken öğretim üyesi, bunun sebebini ise şöyle anlattı:
Kusurlu işçilik
“Nervürlü demir ve hazır beton kullanılmış, taşıyıcı gücü yüksek perde duvar yapılmış, ama demir donatı işçiliği hatalı... Donatılar patlamış. Perde duvar patlamakla kalmamış, donatılarda burkulma meydana gelmiş. Perde duvar fonksiyonunu kaybetmiş. Sebeplerinden biri etriye dediğimiz donatıları bir arada tutan demir sargı, gerekli mesafelerde yapılmamış. Etriyeler arasındaki mesafe çok fazla. Aslında tam orta noktaya bir etriye atılması gerekirdi. O atılmış olsaydı belki bu burkulma meydana gelmeyecekti. Hasar gören binalarımızdaki en büyük sebeplerden biri işte bu kusurlu etriye işçiliği.”
Gaziantep Üniversitesi İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi, aynı sırada yapımı süren üç katlı binanın depremlerden hiç etkilenmemesinin sebebini, çok güzel statik proje uygulaması ve imalatına bağladı.
İnşaatın “İ”sinden anlamayan herkesin, depremin yıktığı ve yıkamadığı binalar arasındaki farkın yanı sıra kolon, kiriş, perde duvar, etriye ve nervürlü demir nediri çok kolay anlayabileceği bir haber.
İstanbul’daki haberi yapan da, İslahiye’dekini yapan da televizyon muhabiri, ama biri şovmen diğeri haberci.
Tebrik ediyorum muhabir Merve Tokaz ile kameraman Mehmet Onur’u…
Helal olsun bu liselilere!
Depremin vurduğu 11 ilimizde yaşayan depremzedelerin yaralarını sarmak için toplumun her kesimi keşke Ankara’daki Cezeri Yeşil Teknoloji Meslek ve Teknik Anadolu Lisesi yönetimi ve öğrencileri gibi duyarlı olsa.
Müdür Mustafa Aydın’ın, “Bölgede enerji ihtiyacı olacağını hissettik” diyerek, okulda imalatına başladıkları proje, solar enerji bankı...
Öğrencilerin gönüllü çalıştığı taşınabilir enerji banklarında, üzerindeki güneş paneli sayesinde elde edilen elektrik aküye depolanıyor.
Depremzedeler banklarda oturup cep telefonlarını veya tabletlerini şarj edebiliyor. Taşınabilir enerji bankları akşamları sokak aydınlatması olarak da kullanılıyor.
Okul yönetimi ve öğrencilerin hedefi, şimdilik Adıyaman’da 100, Hatay’da 50 olan solar enerji bank sayısını 500’e çıkarmak.
Helal olsun bu projeyi hayata geçiren okul yönetimine ve gönüllü olarak çalışan öğrencilere!
GÜNÜN SÖZÜ
“Sadece bedenleri, şekilleri, görüntüleri sevenlere ne yazık. Ölüm her şeyi yok edecek. Ruhları sevmeyi deneyin.” (Victor Hugo)