Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la Pakistan’a giderken verdiği söz, Star Haber Genel Yayın Yönetmeni Nazlı Çelik’in başına iş açtı. Her şey, ekipteki basın mensuplarından Posta yazarı Hakan Çelik’in, uçakta sigara kontrolü yapan Erdoğan’ın, Çelik’ten sigarayı bıraktığına dair yazılı taahhüt aldığına dair yaptığı haberle başladı.
Çelik, deniz seviyesinden binlerce kilometre yüksekte ve Türkiye’den çok uzakta verdiği bu sözün bu kadar takipçisi olacağını hesap etse dönüşte sosyal medyadan şu paylaşımı yapar mıydı?
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan gezisi dönüşü uçakta sorularımızı yanıtladı. Münbiç’ten referanduma, ‘Karargâh rahatsız’ manşetine pek çok konuda yaptığı çok önemli açıklamaların ayrıntıları bu akşam 19.00’da Star TV’de.”
Çelik’in amacı, hazırlayıp sunduğu Star TV Ana Haber’in reytingini artırmaktı. Ancak yapılan yorumlardan anladığım o ki takipçileriyle Çelik’in amacı uyuşmadı. Çünkü takipçileri, Erdoğan’ın gündemdeki konularda neler söylediğinin değil, Çelik’in sigarayı bırakıp bırakmadığının peşinde.
Bu saatten sonra Çelik, sözünde durmazsa, takipçileri anında fotoğrafını çekip, ihbar ederler onu...
BU MESAJLARI ANLAYAN VAR MI?
Referandum için geri sayım
“Kamera arkasında yaptıkları kurguyu izleyiciye gerçek gibi sunan, evlendirmeyen evlilik programları için yolun sonu görünüyor” yazımın mürekkebi kurumadan, gerçekler ortaya çıkmaya başladı.
TBMM’de evlilik programları araştırmak için kurulan alt komisyonun ilk tespiti, benim ısrarla üstünde durduğum gibi oldu.
Komisyon adına ilk açıklamayı yapan Canan Candemir Çelik, “Evlilik programlarında, kurgulanmış senaryolar izleyiciye sunuluyor” dedi.
Şimdiye kadar o programlarda, “İzleyeceğiniz diyaloglar kurgudur” diye seyircisini bilgilendiren oldu mu?
Hayır...
Yıllardır seyircileri kandıranlar için hesap günü geldi.
SURVIVOR’DAKİ ÜN-LÜ-LER
Survivor 2017’de yarışan “Ünlüler”, takımlarının isim hakkını verdi ve “Ün-lü-ler” olarak üçe bölündü.
2016’da “Adalet ve Merhamet” konulu uluslararası kısa film yarışması düzenleyen Çekmeköy Belediyesi, bu yılki etkinliğin konseptini “İhanet ve Direniş 15 Temmuz” olarak belirledi. 19 Ocak’ta başlayan yarışmaya şimdiden yüzlerce başvuru oldu.
Dün sabah bir araya geldiğimiz Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, ilkini geçen yıl düzenledikleri yarışmaya 26 ülkeden 700 civarında film katıldığını söyledi.
Bu yıl yarışmaya katılıp, dereceye girenlere toplam 112 bin lira para ödülü dağıtacakları açıklayan Poyraz, şunları söyledi:
“Her şeyi çabuk unutan bir toplumuz. Belediye olarak demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçen hain darbe girişimini unutmamak ve unutturmamak için bu yılki yarışmamızın konseptini ‘İhanet ve Diriliş’ olarak belirledik.
Geçen yılki yarışmayı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde düzenlemiştik. Dereceye girenlere ödüllerini Sayın Cumhurbaşkanımız vermişti. Bu yıl da niyetimiz finali 13 Temmuz’da yapmak ve ödülleri yine Sayın Cumhurbaşkanımıza verdirebilmek.
Yarışmaya katılan kısa filmlerin değerlendirmesini yönetmenler Mustafa Şevki Doğan, Mesut Uçakan, sosyolog Erol Erdoğan, oyuncular Turgay Tanülkü, Hakan Boyav, gazeteciler Metin
“Müzik piya- sasına ben yön veriyorum…”
Biraz düşünün ve tahminde bulunun; kim söylemiş olabilir bu sözü?
Yazdığı sözler, yaptığı besteler veya çıkardığı albümlerle müzik dünyasına yön veren bin kişilik liste yapsanız bile aklınıza gelmeyecek biri isim söyledi bunu.
Ayşe Hatun Önal’ın Ömür Sabuncuoğlu’na verdiği röportajda söylediklerini şaşkınlıkla okudum. Mankenliği bıraktıktan sonra şarkıcılığa başlayan ve elektronik müziği seçen Ayşe Hatun Önal’ın hakkını teslim etmem lazım.
“Çeksene Elini”yle yaptığı çıkış, Ricky Martin’le düeti süperdi. Amma ve lakin, müzik dünyasında yaptıklarıyla ekol olan Sezen Aksu, Orhan Gencebay gibi isimler dururken Önal’ın, “Türkiye’de elektronik müziğin bu kadar patlamasına sebep olan kişiyim” cümlesini “Müzik dünyasına yön veriyorum” diyerek bitirmesi şaşırtıcı…
Zayıf ve de uzun boylu olan Önal, kendini ‘Dev aynası’nda görünce demek ki ortaya çıkan tablo bu.
Ayşe Hatun Önal’ın yaptığı müzikte başarılı olduğunu söyleyene rastladım, ama “Müziğin yeni Ayşe Hatun Önal’ı ben olacağım” diyeni duymadım daha…
LERZAN’DAN ‘MUTLU’SU YOK!
Yılmaz Erdoğan’ı 12 yıl sonra BKM Sahnesi’ne çıkartan ‘Münaşaka’ adlı gösteriyi nihayet izledim. Şov dünyasında kalemini beğendiğim isimlerden biridir Erdoğan. O nedenle akıllı cep telefonlarına dair esprilerle başlayıp, içsel yolculuğunun onu nereye götürdüğünü anlatan oyununu çok, ama çok beğendim. Bir ara gülmekten karın kaslarımın ağrıdığını bile söyleyebilirim.
Sosyal medyadaki ilk selfie denemelerinden ortaya çıkan “Kulaksız Yılmaz Erdoğan” haberleriyle başlayan ‘Münaşaka’ yolculuğunda o kadar komik şeyler anlattı ki sanatçı, onları yazsam esprisi kaçar, o yüzden repertuvar değişir diye yapmayacağım bunu. Sadece Erdoğan’ın izleyenleri kahkahaya boğan esprilerini teğet geçerek anlatmaya çalışacağım.
Cannes’da yaşananlar
Cem Yılmaz’la birlikte oynadıkları ‘Son Umut’ filmi için ünlü aktör Russell Crowe’un BKM Mutfak’ta yetişen Metin Keçeci üzerinden kendisiyle nasıl temasa geçtiğini ve o filmin çekimlerinde yaşadıklarını öylesine mizahi bir dille anlattı ki Erdoğan, kahkaha krizine girmemek elde değildi.
Yılmaz’ın, Robert De Niro ile Cannes’daki tanışması, masalarına gelen Uma Thurman’ı nasıl öpeceğine dair kurduğu hayallerin nasıl suya düştüğü, oynadığı Nuri Bilge Ceylan’ın
"İzdivaçların perde arkası araştırılsın” yazım bir hayli yankı uyandırdı.
Aynı gün Esra Erol, “Bütün duygularıma tercüman oldu” deyip, ATV ekranında yazım için bana teşekkür etti.
Zuhal Topal’dan ise ertesi gün ilginç bir hamle geldi.
Fanları, sosyal medya hesaplarından bana o yazıyı Esra Erol’un yazdırdığı iftirasını atarken Topal da canlı yayında 21 yaşındaki gencecik masum kız (Hanife) ile uğraşanları önce kınadı, sonra Allah’a havale etti. Topal, ardından önce kaş göz, daha sonra sağ eliyle yazma işareti yapıp, “Biz biliyoruz onu yaptıranı. Oyuna gelme” dedi.
Hodri meydan Zuhal Topal.
Önce o sözlerle kastettiklerinin kimler olduğunu açıkla, sonra da iddianı ispatla.
İddiasını ispat edemeyene ne derler bilirsin bizde.
Zat-ı âliniz suya “bu” derken, ben gazetecilik yapıyordum.
Milliyet ve TÜRSAB’ın ortaklaşa düzenlediği “2017’de Turizme Bakış” toplantısı ve yemeği vardı dün, Beyoğlu’ndaki İstiklal Palas Oteli’nde... Milliyet’ten yazarlar, TÜRSAB yöneticileri ve turizmcilerin katıldığı yemekli toplantıda sektörün sorunları masaya yatırıldı.
Turizmin zor bir dönemden geçtiğini vurgulayan TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, “Girdiğimiz türbülanstan yara bere almadan çıkabilmemiz için devletin; cruise gemilerinden ‘yanaşma ücreti’ni kaldırması, SGK primlerini bir yıl ertelemesini, bankaların turizm sektörüne verdiği kredileri yeniden yapılandırmasını istiyoruz” dedi.
Yılda 1.5 milyon Türk’ün gittiği adalar için Yunanistan’ın vize zorluğu çıkarmaya başladığına dikkat çeken Ulusoy, adalarda tatil yapmak isteyenlere Bozcaada, Gökçeada ve Kıbrıs’ı önerdi.
Ukrayna ile yapılan pasaport yerine kimlikle seyahatten bu yaz 1.5 milyon, Rusya’dan ise 3.5-4 milyon turist beklediklerini vurgulayan Ulusoy, Türklerin “erken rezervasyonu” benimsediğini söyledi ve ekledi:
“Erken rezervasyon tuttu. 8 sene önce yılda 10 bin kişiyle başlayan erken rezervasyonun bugün ulaştığı rakam 5 milyon. Tatile çıkan 16.5 milyon Türk’ten erken rezervasyondan yararlananların oranı yüzde 35’e
Pazatesi akşamı TV8’de seyrettiğim “Survivor”da, “Gönüllüler” ekibinden Ogeday, “Ünlüler” takımından Adem Kılıççı’ya centilmenliğe sığmayacak bir hareket yaptı.
Dominik’te tanıdığım Ogeday bende, efendi, saygılı ve profesyonel bir sporcu izlenimi bırakmıştı.
“Survivor” öyle bir yarışma ki zamanla birçok insanın içindeki canavarı da çıkartıyor dışarıya...
Saniyenin bile önemli olduğu “sembol oyunu”nda Ogeday’ın rakip takımından Adem, puzzle oyununu bitirdi, parkuru geçip önde giden Volkan’a yetişmek üzereydi.
Ogeday, “Puzzle oturmadı... Oturmadı” diye bağırınca Adem, bir an için durakladı ve geri baktı. Puzzle’da bir sorun görmeyince yarışa devam etti, ama o sırada Volkan atışları tamamlayıp, sayıyı kazandı.
Ünlüler, “Sen niye karışıyorsun bizim puzzle’a” dediğinde Ogeday, “Ben oturmadı diye gördüm” dedi ama bu doğru değildi.
Çünkü, Adem’e bağırıp duraklatırken kıs kıs gülmekle yetinmeyip yanındaki Erdi’ye dokundu ve “Nasıl da kandırdım onu” dercesine kaş göz işareti yaptı.
Sunucu Alp Kırşan görmediği için bunu atlamış olabilir ama rejinin bunu es geçmemesi, Ogeday’ı uyarması ya da o oyundan diskalifiye etmesi gerekirdi.