Edebiyat eserlerini zengin bir dil bilgisi ve ona bağlı oluşan üslup edebi yapar.
Bu nedenle Türk dili, Türk edebiyat tarihi eserleriyle öğrenilmelidir.
Edebiyat millet olmanın en temel göstergesidir. Sözlü ve yazılı edebiyat ürünleri, toplumların sosyokültürel yapılarını her yönüyle tespit eder ve tanınmalarını sağlar. Edebiyat ürünleri vasıtasıyla toplumların milli şuurları hissedilir.
Savaşlar, göçler ve tabii afetler, toplumun yaşam biçimindeki değişiklikler, aşk ve doğadaki güzellikler edebiyata etki eden olaylardır. Toplumların tarihsel süreçte oluşmaya başlamasıyla beraber o toplumun duygu ve düşünceleri, tarihsel eylemleri, sanatsal ürünleri ve psikolojilerinin takip edilmesinde edebiyat ürünlerinin etkisi oldukça önemlidir. Böylece mevzubahis milletin edebiyatı aynı toplumun başta sosyoloji ve tarihiyle iç içe girmiştir. Sanat ve din birlikte ve ayrı ayrı tarihsel, toplumsal ve işlevsel olarak ifade edilir. Sanat tarihi, din tarihi gibi. Edebiyatlarını oluşturabilmiş milletlerin de edebiyat tarihleri son derece geniş bir yelpazeye sahip olmakla birlikte kendine has üslubuyla kültür dünyasının estetiğini meydana getirir.
Edebiyat ve Tanzimat
Türk edebiyatında “edebiyat” kavramı Tanzimat’tan sonra kullanılmaya başlanmıştır. İlk defa Şinasi bir yazısında “lenn-i edeb” terimini kullanır. Daha önceleri “şiir ve inşa (nesir)” olarak ifade edilirken Şinasi, “iyi ahlak öğretme amacında ortaya konulan ürünler” diye edebiyatı tanımlar. Ve bu şekilde edeb öğretenlere de “edib” adı verilir. Edebiyat kelimesi, edebiyat dünyamızın üstad-ı ekremi olarak bilinen Recaizade Mahmut Ekrem’in bir eserine “Talim-i Edebiyat” adını koymasıyla birlikte yaygınlaşır.
Edeb kelimesinden türetilen edebiyat terimini ilk defa kimin kullandığı bilinmemektedir. Edeb öğreten kişi olan edip isminin ise Edip Ahmed’e erken dönem Türk edebiyatında verilmiş olması ilginçtir. “Atabetü’l Hakayık” adlı eserin yazarı olarak bilinir. 12. asırda aruz ölçüsü ve dörtlüklerle yazılan eser “gerçeklerin eşiği” anlamını taşır. Edip Ahmed bu eserini Karahanlı beylerinden olan Muhammed Dad’a sunmuştur. Ahlaklı insan olmanın yollarını, ahlak ilkelerini açıklamış ve çeşitli öğütlerde de bulunmuştur.
“Hibetü’l Hakayık” olarak da bilinen eserde Edip Ahmed; dünyayı, insanı, Yaradan’ı bilmenin akıl (bilim) yoluyla olabileceğini izah eder. Kaşgar diliyle, Uygur harfleriyle
Dev eser ve yazarı
Türk edebiyatının başyapıtlarından biri de “Kutadgu Bilig”dir. Eseri Yusuf Has Hacib yazmış, 1079’da Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Han’a sunmuştur. “Mutluluk veren bilgi” anlamını taşıyan eser, insanlara
dünyada mutlu, adaletli, saadetli olmaları için gereken yolları işaret
eder. “Atabetü’l Hakayık” gibi mesnevi tarzında yazılmıştır.
Bu dönem Türk edebiyatının bir başka dev eseri “Divanü Lugati’t - Türk” olup yazarı Kaşgarlı Mahmut’tur. Yusuf Has Hacib’in çağdaşıdır. Birlikte ortaya koydukları eserlerle Türk dili birliği için büyük katkı sağlamışlardır. İlk Türk haritacısı da sayılan Kaşgarlı Mahmut bu eseriyle Türk boylarının kullandığı ağızları tespit etmiş; Türk dilinin zenginliğini korumak ve diğer dillerin etkisinden kurtarmak için yüklendiği büyük sorumlulukla eserini meydana getirmiştir. Edebiyat eserlerini zengin bir dil bilgisi ve ona bağlı oluşan üslup edebi yapar. Türk dili, Türk edebiyat tarihi eserleriyle öğrenilmelidir. Aksi halde Türkçe gittikçe daha da fazla kısırlaşacaktır.