Ali Canip Olgunlu

Ali Canip Olgunlu

alicanipolgunlu@gmail.com

Tüm Yazıları

Sümela Manastırı, Meryem Ana’nın vuslat günü kabul edilen 15 Ağustos dolayısıyla dikkatleri üzerinde topluyor

Doğu Karadeniz Bölgesi, Antik Çağ öncesi Aksinos (misafir sevmeyen deniz) olarak bilinirken, akabinde Öksinos (misafir seven deniz) adıyla da anılır. Karadenizli bir coğrafyacı olan Strabon ise Doğu Karadeniz’e Pontus (deniz) ismini verir. Bölgenin her dönem önemli ticari ve dini merkezi Trabzon’dur. Başta Sümela ve Kızlar manastırları ile Ayasofya Camisi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk Köşkü olmak üzere birçok dini, askeri ve ticari anlamda mimari esere sahip olan Trabzon, Kommenes Krallığı ve Yavuz Sultan Selim’in şehzadeliği dönemlerinde de dikkat çekici bir merkezi şehir konumundadır. Şehir merkezine bir saatlik mesafede bulunan Sümela Manastırı, ağustos ayında bulunmamızdan ötürü bu haftaki konu başlığımızı oluşturuyor. Rum Ortodoks Kilisesi, 15 Ağustos tarihini, Meryem Ana’nın vuslat (ölüm) günü olarak kabul eder. Ve son yıllarda çıkarılan özel izinle her yıl bu tarihte Sümela Manastırı’nda ayin düzenlenir.

Haberin Devamı

İmge mabedi

Sümela “üç ruh” anlamını üstlenir. “Baba-Oğul ve Kutsal ruh” üçlemesini karşılar. 1200 metre rakımdaki Karadağ’ın sarp gövdesi üzerinde, bir mağaranın iç mekânı değerlendirilerek MS 4’üncü yüzyılın son çeyreğinde inşa edilen yapı, başlangıçta küçük bir mağara-kilise durumundaydı. Bu mütevazı kilise, şimdiki önem ve görkemine, Kommenes Kralı 3’üncü Aleksi (1349-1390) döneminde kavuşur. Gerek kilisenin ilk kuruluş öyküsü gerekse de Aleksi ve ardından gelen diğer kralların Manastır’a yükledikleri manevi önem, Sümela’yı sıradan bir manastır olmaktan çıkararak kutsal bir imge mabedi haline getirir.

Meryem Ana adına kurulan ve yüzyıllar içinde günümüzdeki görünümüne kavuşan Manastır, ayazması (kutsal su), ikonları ve hediye edilen birçok el yazması eser, şamdan, testi ve kupalar ile zaman içerisinde son derece zengin bir birikime sahip olur. Bir anlamda; hem Meryem Ana’nın maneviyatı ile kutsal bir inziva yeri, hem de sahip olduğu kıymetli eşya ve süslemelerle yüzyıllar boyunca dikkatleri üzerinde toplar. Trabzon ili Maçka ilçesi sınırlarında kalan Manastır, Altındere Milli Parkı içerisindedir. Karadağ’ın Meryem’i adıyla da bilinen Manastır; kütüphane, mutfak, ayazma, keşiş odaları, fırın ve ana kilise bölümlerinden oluşan bir kompleks yapı topluluğudur. İç mekânın sizde yaratacağı manevi imge gücü, yapıya dışarıdan bakınca insanda bıraktığı hayret duygusu kadar güçlüdür. Son derece sarp bir dağın orta noktasında bulunan bir mağara, zaman içerisinde yine son derece görkemli bir dini yapı haline getirilmiştir. Sümela Manastırı gibi etkileyici yapıların yapılış nedenlerine duyulan merakı iki ana faktör hemen cevaplar: “Can korkusu ve inanç.”

Haberin Devamı

Fatih Sultan Mehmet, 1461 yılında Kommenes Krallığı’na son verdiğinde, tıpkı İstanbul’da olduğu gibi bölge Hristiyanlarını inançlarında serbest bırakır; çeşitli imtiyazlar vererek onları bir anlamda korumasına alır. Bu durum tüm hanedanlık boyunca devam eder. Fatih’in torunu Şehzade Selim Trabzon’a atanır. Hatta burada doğan evladına Süleyman adı verilir ki, ileride Kanuni Sultan Süleyman olarak büyük bir şöhrete sahip olacaktır. Bu bağlamda Yavuz Sultan Selim, Trabzon şehzadesi iken sık sık Sümela Manastırı’na gider. Hatta Şehzade Selim, geçirdiği bir hastalığında, çareyi Sümela Manastırı rahiplerinden bulur. Teşekkürünü ise Manastır’a som altından beşer metre yüksekliğinde hediye ettiği şamdanlarla ifade eder. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile Yunanistan arasında yapılan mübadele koşullarında Manastır ahalisi bölgeyi terk eder. Yunanistan’a giden muhacirler, Veria şehrinde Sümela adlı bir kilise kurarak, Anadolu’daki hatıralarını devam ettirir.