Bir insan şayet kendisinde beğenmediği bir huyunu, olası kusurunu değiştirebilmişse o insan mucize gerçekleştirmiş sayılır
Kimi filozof ve bilgeler tarafından söylenmiş öyle sözler, tarif edilmiş öyle kavramlar vardır ki, tüm çağlar boyunca insanlığa hem öğüt hem de ders niteliğindedir. Bir şeyi tarif ve tanımıyla bilmek ayrıdır; o şeyi yaşayarak öğrenmekse başka bir eylemdir. İster filozof ister bilge olsun, her bir düşünce insanı, yaşayarak öğrenen ve akabinde bu öğrendiklerini bir öğreti biçiminde dile getiren can yolcularıdır. Keza vaaz ettikleri şeyleri önce kendileri yaşarlar akabinde yeniden bir başka halde vaaz etmeye devam ederler. Kusur, günah, erdem, cömertlik, tevazu, hoşgörü gibi birçok kavram, yaşanmadan dile getirilemez. Kusur işlemeyen biri kusurun ne olduğunu nasıl bilebilir veya cömert olmayan biri maddenin geçiciliğini nereden öğrenebilir?
Heraklitos, Pisagor, Yunus, Mevlânâ ve daha nice bilge, yaşamları boyunca hem yaptıkları hatalardan öğrendiler hem de gerçekleştirdikleri ulvi eylemler sayesinde yükseldiler. Bir insan şayet kendisinde beğenmediği bir huyunu, olası kusurunu değiştirebilmişse o insan mucize gerçekleştirmiş sayılır. İnişler, düşüşler ne denli sert olursa bu düşüşlerden elde edilen dersler sayesinde de kişi o denli arınır; akabinde de arındırmak için söylevler verir.
Bu hafta hayatımıza yön veren bazı söz kümeleri ile kendi mucizelerimizi gerçekleştirmek için filozof ve bilgelerden yardım alalım.
Aydınlanma nedir? İnsanın suçlusu olduğu suskunluğundan çıkışıdır.
Sevilebilir olan, hayatın mükemmel olmayan yaşlarıdır. Mükemmellik özendirir, sıradanlık sevdirir. Mükemmellik disiplin gerektirir, sıradanlık eğlence ve kısmi bir özgürlük sağlar.
Manen doğum aslında bir unutuluşun başlangıcıdır. Uyku gibi; kimileri uykuda rüyasını hatırlar kimileri hatırlayamaz.
Vicdanın sesi Tanrı’nın sesidir; Tanrı ile konuşmak istiyorsan vicdanına konuş. Akabinde de hem yasa bürün hem de zafer nidaları at!
İnsanlar arasında yaşamak zor bir sanattır. Bu sanatı icra ederken çok kırılırsın. Sen sen ol kristal gibi olmaya bak. Keza kristalin kırılganlığı zayıflığından değil zarifliğindendir. Zarafetini kaybettiğin an sen de kırmaya başlarsın. Unutma! Kalp kırmamak önemlidir ama daha da önemlisi kırılmamaktır. Zayıflıktan kırılanlar ile zarafetinden dolayı kırılanlar arasında çok fark vardır.
Duyarsan unutursun, görürsen hatırlarsın cancağızım; sadece yaşarsan bilirsin.
Işık verebilmek için yanmaya tahammül edebilmelisin.
Uygarlık düşünen insanın başarısıdır. Düşünme eyleminin bir ürünüdür. Uygarlık düşünmekle başlar, gelişir ve yaşar. Bu bağlamda en büyük düşmanı yasaklardır.
Kâmil insan hakikati savunmaz; onun içinde yaşar.
Edep; edep ya huu dememektir. Bu tanımın tarifine giderken kusurlardan yaşayarak kurtulursunuz.
Kimileri tarif eder, kimileri tarife gider; kusur ve değerlerle haşır neşir olanlar ise zamanla tarif edilirler.
Madde ile mananın dengesi; nereden geldiğini bilip ve nereye gideceğini bilirken geçtiğin yolun güzelliklerini yaşamaktır.
Sonsuzluk nedir? Uzun bir zaman dilimi değildir. Tüm geçici düşüncelerin kesildiği bir şimdi ve burada boyutudur.
Ruhun makamı dış ile iç dünyaların karşılaştığı yerdir.
l Dinleyen, dinlenen ve derlenen bilir ki biz ikna edemeyiz sadece meşrebimizce söyleriz. Söz hakikatin neticesidir. İnsanı çeken haldir. Ve söz insanın değeri kadardır. Sözün değerini sözden anlayan bilir.
Her insanın kendisi, kendisi için bir derstir.
Doğduğun zaman sen ağlarken herkes gülüyordu. Öyle bir yaşam sür ki, öldüğünde herkes ağlarken sen mutluluktan gülebilesin.
Sırrı bilmek ayrıdır, sırrı yaşamak ayrı. Hayy diyelim bu bir başka olan sonbaharda ve sırrı artık kana kana yaşamaya başlayalım...