Ali Canip Olgunlu

Ali Canip Olgunlu

alicanipolgunlu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kybele, Frig medeniyetinden de eski çağlardan gelen ana tanrıça algısının inançsal düzeyde dile dökülmesi, belli kalıplarda yazıya aktarılması ve önemlisi de son derece kanlı bir şekilde ritüellerin oluşturulmasıydı

Kybele, ana tanrıçadan daha çok bir gizem diniyle ön plana çıkar. İnsanların inanç isteklerini doyurmak amacıyla ortaya çıkan gizem kültleri içerisinde Mitras ve Dionysos kültleriyle birlikte önem arz eder. Başta Kybele ve Mitras gizem dinlerinin inananları için amaç, gizemlere eren insana kültün tanrısı/tanrıçasının yaşadıklarını duyumsatmak ve onu zorlu bir geçiş döneminden sonra tanrı/tanrıça ile bir olabilmenin büyük coşkusuna ermektir.

Kybele, Frig medeniyetinin kült tanrıçasıydı. Onu kayalıklar, yabani hayvanlar en iyi ifade eden göstergelerdi. Günümüzde Eskişehir, Kütahya ve Afyon bölgesini kapsayan coğrafya Frigya olarak anılırdı. MÖ 8’inci ve 7’nci yüzyıllarda üstün bir medeniyet olan Friglerin inanç sisteminin en zirvesinde ana tanrıça Kybele yer alırdı. Ve bu tanrıçanın kült merkezi Pessinus adlı şehirdi. Günümüzde Eskişehir’in Sivrihisar ilçesi yakınında bulunan bu antik şehir Kybele’ye adanmıştı. Kybele, Frig medeniyetinden çok daha eski çağlardan gelen ana tanrıça algısının inançsal düzeyde dile dökülmesi, belli kalıplarda yazıya aktarılması ve en önemlisi de son derece kanlı bir şekilde ritüellerin oluşturulmasıydı.

Kybele’nin gizemi



Cinselliğe karşı çıkışın izleri

Mitosa göre Kybele, âşık olduğu Attis’den karşılık bulamayınca gururu kırılır ve Attis’i çılgına çevirerek üreme bölgesini kesmesine sebep olur. Attis kan revan içerisinde hayatını kaybeder. Bu mitosta Kybele’den daha çok Attis ön plandadır. Bir hadım olayıyla ilintilendirilmiştir ve cinselliğe karşı çıkışın ilk izleri görülür. Kybele rahipleri, her yıl Kybele’nin kültü bir çam ağacının altında toplanır, düzenledikleri ayinlerde, kendilerinden geçer ve ulaştıkları cezbe halinin en doruk noktasında ise üreme bölgelerini kesip ağacın dibindeki toprağa gömerlerdi. Böylece toprak ana Kybele döllenmiş olurdu. Rahiplerin bu cinselliklerinden vazgeçişlerini Kybele, hayvanlarıyla egemen bir konumda izlerdi.

Kybele’nin insanlardan uzak bir edası yoktu; halk ellerini kayalıklara ve onu ifade eden siyah taşlara sürerek isteklerde, yakarışlarda bulunurdu. Attis gibi kendilerini hadım ederek ona kanlı kurban sunarlardı.

Kybele kendi toprağında

Öte yandan Attis zaman içerisinde ilkbahar tanrısı motifine bürünür. Her yıl yeniden doğuyor diye Kybele’yi simgeleyen bir heykel nehre taşınır ve yıkanırdı. Burada, kutsal rahip ve kutsal rahibe kavramı görülür. Tanrıça için cinselliklerini feda etme inancı semavi dinlerden Hristiyanlığa taşınır. MÖ 204 yılında Romalılar, onun bir kült simgesi olan “siyah taşı” alarak Roma’ya götürürler. Elbette zaman içerisinde Roma devlet dininin dünyevi bireysel yapısına bu inanç ve diğer gizem dinlerinin kendilerine yabancı olduğunu anlar ve yasaklarlar.

Çam ağacı da bu kültün sembollerinden en önemlisidir. Kybele önceki ana tanrıçalar gibi bereket veren bir güçten ziyade onu kontrol eden bir güçtür. Toprağın döllenmesi, eş deyişle işlenmesi gerekmektedir.

Çatalhöyük’te karşımıza çıkan doğurgan ana tanrıça, Kybele adıyla cinselliğin kontrolüne evrilir. Daha sonra ise bu ana tanrıça modeli, Efes’te Artemis olarak bol göğüslü görünümüyle besleyiciliğine dikkatleri çeker.

Anadolu’dan yurt dışına götürülmüş yüzlerce kültürel miras eserlerinden biri olan Kybele heykelinin yeniden ait olduğu yere getirilmesi dolayısıyla bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Tanrı ve tanrıçalar yaratmış olan Anadolu’dan, Kybele özelinde “merhaba!”