Toprak ana “Anadolu” kaidesi üstündeki anıtlardan biri de Kız Kulesi’dir. Bizans kaynaklarında adı Damalis Kulesi olarak geçer
Kadim Anadolu coğrafyasındaki, dinî, sivil, askeri ve ticari birçok anıtsal kuleden her birinin anlamı ve güzelliklerinin yanı sıra tüm bu kültürel mirasımızı asıl değerli kılan Anadolu topraklarında yükselmiş olmalarıdır. Eş deyişle Anadolu, üzerindeki anıtsal yapıların kaidesidir. Anıt ne kadar özel olursa olsun, onu taşıyan, sergileyen kaidedir.
Toprak ana “Anadolu” kaidesi üstündeki anıtlardan biri de Kız Kulesi’dir. Bizans kaynaklarında adı Damalis Kulesi olarak geçer. Atinalı Komutan Kharis’in karısı Damalis’in mezarının Salacak’ta bulunmasından dolayı bu bölgeye Damalis, I. Manuel Commenus tarafından 12. yüzyılda yaptırılan kuleye de Damalis Kulesi denilmiştir. İstanbul Boğazı’nı kontrol altına almak amacıyla yapılan kule, gerek Bizans gerekse Osmanlı dönemlerinde sayısız söylencelere konu olmuştur.
Atın terkisinde kuledeki kız vardı
Kulenin isminin Kız Kulesi olarak anılmasına dair en güzel söylencelerden biri 8. yüzyıla aittir. Buna göre, İstanbul Araplar tarafından kuşatıldığında Seyyid Battal Gazi olarak bilinen Emevi komutan Abdullah, o zamanki adıyla Skuteri olan Üsküdar Tekfuru’nun sarayını basarak yağmalar. Bizans Tekfuru ise sarayı yağmalanmadan önce biricik kızını Damalis Kulesi’nde saklayarak Battal Gazi’nin eline geçmesini önlemek ister. Ancak Tekfur’un askerleriyle çarpışırken Damalis Kulesi’ne giden Battal Gazi, Tekfur’un kızını buradan alarak atının terkisine atar ve Üsküdar’dan (Skuteri) hızla uzaklaşır. Neticede Bizans Tekfuru Battal Gazi’nin askerleriyle savaşa dursun; kızı alan Battal Gazi, atıyla Üsküdar’ı çoktan geçmiştir.
Karantina merkezi de oldu
Arapların İstanbul’u kuşatma yılları olan 8. yüzyıla ait bu söylenceden yüzyıllar sonra, İstanbul Fatih tarafından fethedilince ahşap olan Kız Kulesi yıktırılarak yerine taştan yeni bir kule yaptırılır. Bu kuleye top ve asker yerleştiren Fatih, bu yolla İstanbul Boğazı’nı kontrol altına almayı hedefler.
1509’da meydana gelen ve “küçük kıyamet” olarak bilinen depremde büyük hasar gören Kız Kulesi’ni I. Selim 16. yüzyılda onartır. Ardından 1719 yangınında neredeyse tamamen yanan kuleyi, bu kez 1725 yılında Lale Devri’nin ünlü sadrazamı Damat İbrahim Paşa yeniden yaptırır.
19. yüzyıla kadar zaman zaman sürgüne gönderilen bazı askerlerin geçici ikametgâhı olan Kız Kulesi, 19. yüzyılda da koleraya yakalananlar için karantina merkezi olarak kullanılmıştır.
Cumhuriyet döneminde fener olarak kullanılan Kız Kulesi’nin üzerindeki sis düdüğünün Atatürk’ün Dolmabahçe’de hasta yatması nedeniyle Yeşilköy Fener Kulesi’ne götürüldüğü kayıtlardadır. 1960’larda Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanan Kule, günümüzde restoran olarak kullanılmaktadır.