Kültürel ve medeniyet dinamikleriyle ulaşabildiği her yeri renklendiren Anadolu için keşkelerin azaldığı bir yıl olsun
Kültürel gelişimini tamamlamış ve bu seviyeyi nezaket, zarafetleriyle özenle devam ettiren toplumların siyasi, ekonomik, sosyal hayatlarında, düne ait keşkeler yoktur veya çok azdır. Ne gün içinde bir kaygı taşırlar ne de yarınlara yönelik bir endişe. Keza dünden gelen keşkeler yoksa yarınlara yönelik endişeler de olmaz; böylece gündelik yaşam verimli, eğlenceli geçer ve yarınlara sürekli güzel hatıralar, hikâyeler taşır. Bütünsel anlamda birlikteliğin bütün imkânlarını kullanabilen toplumlarda millî, kültürel, inançsal, geleneksel pek çok âdet ve ritüeller vardır ve bunlar her zaman çok renkli bir şekilde kutlanır. Kutlamak kutsal olanı anmak anlamındadır.
Bir topluluğun kutsalları olmalıdır. Ve bu kutsallar yüzlerce hatta binlerce yıl öncesinden günümüze kadar o halleriyle muhafaza edilerek taşınmalıdır. Başta Avrupa, Afrika olmak üzere ve kısmen bazı Asya ülkelerindeki toplulukların yüzlerce yıl öncesinden özenle koruyarak getirdikleri ve günümüzde anma, etkinlik, bayram, festival gibi organizasyonlarla kutladıkları kutsalları, medeniyetin önemli göstergelerindendir.
Medeniyet kelimesi çoğul olarak sadece Anadolu’da kullanılır, kullanılabilir. Âdet basit pratiklerdir, gelenek onun yatayda kabul görmüş halidir; kültür millîdir, ancak medeniyet milletler arasıdır. Anadolu coğrafi olarak doğusu ve batısındaki tüm yerleri etkilemiş kültürel ve medeniyet dinamikleriyle ulaşabildiği her yeri renklendirmiştir. Günümüzde ise renk kattığı her yer rengârenk ama kendisinin renkleri solmuş halde. Anadolu deyince ne yazık ki o kadar çok keşkem ve buna bağlı olarak endişem var ki! Bu yeni yılda azalsın keşkelerimiz, endişelerimiz.
Ah keşke!
Keşke Nevruz, Anadolu’nun her yerinde resmî ve millî bir bayram olarak tüm ritüelleriyle kutlanabilse.
Keşke Antik Çağ Anadolu’sunun kültür merkezleri olan tiyatrolarda Sofokles’in oyunlarından biri sahnelense.
Keşke Hıdırellez’de, martavallar okuyabilsek, gül ile bülbülleri buluşturabilsek.
Keşke Assos’ta “Aristo” adında bir lise açabilsek.
Didim’de “Thales” bilim enstitüsü kurabilsek.
Eskişehir’de “Yunus Emre Kâmil İnsan Dergâhı” açabilsek.
Konya’da “Hazreti Mevlânâ Mesnevi Okumaları” mektebini inşa edebilsek.
Kars’ta Malakanlar’ımızdan kalan bir değirmen veya konak, onların hatırasına “etnografya müzesi” olarak düzenlenebilse.
Uşak’ta Pepuza Antik Şehri’nde Hazreti İsa’nın evrensel mesajları tüm dünyaya dinletilebilse.
Gaziantep’te Mitra Tapınağı’nda Mitra kültünün ritüelleri yapılabilse.
Ayvalık’ta, Şeytan Sofrası denilen cennetten âdeta bir köşe olan yerin adı “Apollon Tepesi” olarak değiştirebilse ve aynı yerde her yıl 24 Aralık’ta Nardugan Bayramı’nı kutlayabilsek.
Amasya’da, hat sanatının ustaları adına “Hat sanatı enstitüsü” açabilsek.
Tokat’ta astronomi biliminin ilk rasathane örneklerinden biri müze olarak düzenlenebilse.
Çorum’da, Hattuşaş’ta Hitit medeniyetinin birçok dinsel ve kültürel ritüelleri, o dönemin disiplini içinde ziyaretçilere aktarabilse.
“Nasrettin Hoca Enstitüsü” açılsa ve neyin ne olduğu tatlı tatlı, neşeli neşeli öğretilse.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri ezberletilmekten öte, tüm milletin aklına ve gönlüne yerleştirilebilse.
Merhabayı öğrenmek
Merhaba demeyi öğrenelim artık ve böylece kültürel mirasımızın tüm değerlerine bizim diyerek sahip çıkalım. Aşk diyelim ve böylece de Yaradan’a ilişkin tüm nimetlere şükredelim. Merhaba derinleştirir aşk yükseltir. Bütünsel anlamda derinleşebilirsek ve yükselebilirsek alabildiğine genişleriz ve mükâfat olarak hiçbir zaman keşke demeyiz, endişe duymayız. Hepimiz için keşkesiz ve endişesiz bir yıl olsun. İsteyin Yaradan’dan; ama unutmayın ki istediğiniz, istemenize bağlıdır.