Ali Canip Olgunlu

Ali Canip Olgunlu

alicanipolgunlu@gmail.com

Tüm Yazıları

“Bir” vahdet-i mevcut ve vücut iken “iki” zıtlıkların birbirleriyle olan ilişkisini gösterir. “Üç” ise din ve birçok mistik öğretide türlü şekil ve sembollerle güçlü bir yer edinmiştir.

Bir” yaratılma eylemini gerçekleştiren yaradanın varlığının işareti olmakla birlikte başlangıcı gösterir. “Bir”; ilimdir ve malum olanlarla “iki” doğrudan bağlantılıdır. Mükemmel olan yaradan mükemmeliği gereği var olmaya başladığında tüm vahdetini rahmet şeklinde yarattıklarına bağışladı; ve mahlukat vücud buldu. Zat’ı gereği tüm yarattıklarından farklı olan sadece isim ve sıfatları vasıtasıyla malumlarıyla belirginleşti.

Haberin Devamı

“Bir” vahdet-i mevcut ve vücut iken “iki” zıtlıkların birbirleriyle olan ilişkisini gösterir. “Üç” salt gerçekliğin ifadesi olan “bir” ile birbirine mutlak ihtiyaç duyan zıtlıkların mükemmel toplamı olarak anlam bulur. Bu ve benzeri birçok nedenden dolayı “üç” sayısı her din ve birçok mistik öğretide türlü şekil ve sembollerle güçlü bir yer edinmiştir. İndra-varuna-mitra, brahma-şiva-vilnu, baba-oğul-kutsal ruh gibi üçlemeler ilk akla gelenlerdir.

“Dört”, yön ve taraf ile işaret dilinde belirginleşir. Dört İncil yazarı, dört imam gibi figürler inancın dünyanın dört bir tarafına ses ve sözlerle ulaştırmasını gösterir. Elbette Anadolu kültür dairesi içerisinde yönlerden doğu “kızıl”, batı “mavi”, kuzey “kara”, güney ise “ak” renkleriyle gösterilir, isimlendirilir.

“Beş”, yaratılmış olanların yaratıcılık vasıflarının toplamı olan “üç” ile dişil öğelerle yüklü “iki”nin toplamından ibarettir. Bu bağlamda hermofrodit bir sayı olarak özellikle mitolojinin kendine mahsus sembol dilinde anlam bulur.

“Altı”, Hz. İsa’nın çarmıhta kalmış olduğu saat dilimi ile Hristiyan inanç dairesinde uğursuz sayı olarak karşımıza çıkar. Bu nedenle de Hristiyanların tabutları altı köşeli olarak şekillenmiştir.

“Yedi” hava, toprak, su ve ateş olan yeryüzü ile güneş, ay ve yıldızlardan ibaret olan gökyüzünü bünyesinde toplayan sayıdır. Antik çağ tapınakalarının merdiven basamakları sayısı bu nedenle yedi ile sınırlandırılmıştır. Meryem Ana’nın mavi ve kahverengi kıyafetlerinin sayısal toplamı da “yedi”yi karşılar. İslam dairesi de bu sayıya oldukça güçlü anlamlar yüklemiştir. Safa ve Merve dağları arasında oğlu İsmail’e su arayan Hacer yedi defa bu dağlar arasında gidip gelmiştir. Nihayetinde ise zemzem suyuna kavuşmuşlardır. Hurufi inancında insanın yüzünde bulunan (gözler, burun delikleri, ağız ve kulaklar) yedi deliğe atıflarda bulunulmuştur. Öte yandan ney enstürmanı üzerinde yedi delik açılmıştır ve antik çağ enstürmanı olan lir üzerine de yedi tel konulmuştur.

Haberin Devamı

“Sekiz”, vaftiz teknelerinin köşegen sayılarında karşılık bulurken; doğu kardeşleri mistik topluluğunda sekizin her bir köşesi insanlarda bulunması arzu edilen hikmetleri gösterir. Bunlar; şefkat, merhamet, sır saklama, sabır saaadet, doğruluk, cömertlik ve adelettir.

“Dokuz”, Orta Asya kaynaklı Türk Şaman inanç dairesinde Tanrı Ülgen’in yaşamış olduğu gök katını gösterir. Bu nedenle özellikle Bektaşi tekkelerinin meydan evlerinin tavanları dokuz kat olarak yapılmışlardır.

Haberin Devamı

On, on iki, on üç, otuz üç, kırk ve 1001 sayılarıyla haftaya görüşmek üzere, iyi pazarlar...