Ali Canip Olgunlu

Ali Canip Olgunlu

alicanipolgunlu@gmail.com

Tüm Yazıları

Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının 19 Mayıs 1919’da attıkları adım, cumhuriyetimizin kuruluşuna giden yolculuğun başlangıcıdır

Tarihsel takvim içerisinde ulus bilincimizi hatırlatan ulusal heyecanımızı bir kez daha uyandıran birçok olayın yıl dönümleri vardır. 19 Mayıs 1919, cumhuriyetimizin kuruluşuna giden yolda ilk adımdır. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının birlikte attığı bu adımın öncesindeki planlamalar ve sonrasında Ankara’ya, 23 Nisan 1920’ye kadar gidilen yolda neler yaşandı? Bu haftaki yazımızla 19 Mayıs 1919-23 Nisan 1920 aralığında bizler de bu kahramanlarla birlikte yürüyeceğiz.

Haberin Devamı

 

Birinci Dünya Savaşı’nın kaybedilmesiyle imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması uyarınca tüm ordular terhis edilir, silahlar teslim edilmeye başlanır. Osmanlı generalleri bulundukları cephelerden İstanbul’a çağrılır. Mustafa Kemal, Suriye’den geldiğinde işgal altında bir başkentle karşılaşır. İstanbul Boğazı’nda demirleyen İtilaf Devletleri zırhlılarına bakarak, iç geçirir ve yaverine dönerek, “Geldikleri gibi giderler” der.

Osmanlı’nın yenilmesi, ülkenin parçalanması anlamına gelmektedir. Savaş öncesinde İngiliz ve Fransızların yaptıkları paylaşıma, İtalyan ve Yunanlar da dâhil olur. Mustafa Kemal’ in İstanbul’a gelişinden 16 Mayıs 1919 ‘a kadar geçen altı ay, kurtuluş hazırlıklarını yaptığı zaman dilimidir. Şişli’deki evini bir karargâh olarak kullanır. Vatanın kurtuluşunu planlarken bir an önce Anadolu’ya gitmek gerektiğine karar verir. Ancak Boğaz veya kara yoluyla İstanbul dışına çıkmak mümkün değildir. Samsun ve civarında başlayan kargaşayı öne süren İngilizler, asayiş sağlanamazsa o bölgeyi işgal edeceklerini bildirir. Mustafa Kemal, bunu Anadolu’ya geçmek için fırsat olarak görür ve göreve talip olur. Padişah Vahdettin’in tanıdığı başarılı bir komutandır Mustafa Kemal. Görev iznini almakla yetinmez; yetki alanını, güç ve sınırlarını güçlü hale getiren maddeleri yazar. 9. Ordu Müfettişi olarak sivil ve askerî organlara emir verme ve uygulama yetkileriyle donanmış olarak Samsun’a gitme iznini Sadrazam Damat Ferit ve akabinde Padişah Vahdettin onaylar.

Haberin Devamı

Samsun’a yolculuk

15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgali derin üzüntü ve endişe yaratır. Mustafa Kemal, seçtiği kurmay heyetiyle Samsun’a gidişini erkene alır ve Bandırma vapuruyla yola çıkar. İngiliz subayı Benet’in şüphe ve ikazlarına rağmen padişahın güvendiği biridir diye Benet, gerekli vizeyi vermek zorunda kalır. Bandırma vapurunda Hüsrev Gerede, Rafet Bele başta olmak üzere, yetkin bir genç Osmanlı general ve subayları, Mustafa Kemal ile ilk adıma doğru yola çıkar. Üç günlük bir yolculuktan sonra Samsun’a çıkılır. Durum ümitsizdir ve Samsun güvenli değildir. Mustafa Kemal böbrek ağrılarını bahane ederek Havza’ya geçer. Havza’da İzmir’in işgalini protesto eden miting düzenlenmesini sağlar ve bu İngilizler tarafından İstanbul hükümetine bildirilir. Mustafa Kemal için halkın mitinglerdeki kararlılığı ve heyecanı, düşüncelerini gerçekleştirmesi için son derece önemli bir motivasyon olur. Havza’dan Amasya’ya gider.

Haberin Devamı

Kurtuluş yolu

Buradan yayımladığı Amasya Genelgesi, Millî Mücadele’nin başlatıldığı anlamını taşır. Genelgede ilk kez ulusal egemenlikten bahsedilir; bu aslında bir ihtilal bildirgesidir. İstanbul hükümetini aciz ve yok saymaktadır. Genelgeyi bizzat Mustafa Kemal, yaveri Cevat Abbas’a yazdırır ve imzaya açar. Kendisine verilen geniş yetkileri aşarak millî bir sorumluluk alır. Kurtuluş Savaşı’nın gerekçesi ve yöntemlerini belirlemeye yönelik bu genelgenin devamı Erzurum bölgesel kongresi, nihayeti ise Sivas genel kongresi olacaktır.

19 Mayıs 1919’da başlayan kurtuluş yolu mücadelesinin fikri ve askerî tüm hazırlıkları 23 Nisan 1920’de Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla tamamlanır. Samsun’a başarılı bir Osmanlı generali olarak çıkan Mustafa Kemal, Erzurum’da 8/9 Temmuz 1919 gecesi askerlikten istifa ettikten sonra artık sivil olarak cumhuriyete doğru yol alır ve İstiklal Savaşı’nı gerçekleştirir. Bu, Fransızların 1789, Rusların 1917’de yaptıkları gibi bir halk ayaklanması değildir. Mustafa Kemal’in cesaretine, öngörüsüne yardım ve destek veren fikir ve silah arkadaşlarıyla birlikte gerçekleştirdiği organize bir başarıdır.