Patara doğumlu Aziz Nikolaos’tur asıl adı. Güzel huylu ve cömerttir. Sonradan betimlenen figürü gibi tombul değil, aslında az yediğinden zayıftır. Yeni yıla Noel Baba etrafında örülen kutlamalarla giriliyorsa biz Anadolulular onun asıl kimliği ile kutlamalar yapmalıyız
Anadolu’nun ulu çınarlarından biri de “Noel Baba” diye bilinen Aziz Nikolaos’tur. M.S. 4’üncü yüzyılın ilk çeyreğinde Patara’da doğan Nikolaos, babasından kalan tüm mal varlığını, fakir fukaraya dağıtarak kısa sürede tüketir. Kendi isteklerine değil, ihtiyaç sahiplerine mal varlığını dağıtmakla ilahi cömertlik güzelliğiyle süslü, güzeller güzeli bir insan olarak ün salar tüm Akdeniz şehirlerinde. Erken Hristiyanlık döneminde Anadolu’yu ve tüm dünyayı şereflendiren bu güzel huylu, cömert ve iyi insan, İsa peygambere iman eder ve hacı olmak için Kudüs’e doğru gemiyle yola çıkar. Hac dönüşünde, dönemin Likya bölgesi sınırlarında kalan ve doğduğu şehir olan Patara’ya çok yakın Myra antik şehrine (Demre) yerleşir ve din insanı olarak cömertliğini, sevgisini, yardımseverliğini başta denizciler ve çocuklar olmak üzere herkese saçmaya devam eder. En değerli ve güzel yardım, gizli yapılmış olanıdır. Nikolaos, din insanı kimliği altında gizli-saklı yardımlarına devam eder ki, vuslatından sonra bu cömertliği ona “Aziz” payesi kazandıracaktır.
Kemikleri Bari’deki kilisede
Aziz Nikolaos, doğallıkla asıl şöhretini vefatından (vuslatından) sonra elde eder. Özellikle gemiciler, Demre (Myra) kıyılarından geçerken, onun anıt mezarına uğrayarak şefkat ve dualarını talep ederler. Özellikle Akdeniz sahillerinde boy gösteren Cenevizli gemiciler için, Aziz Nikolaos’u ziyaret etmek, âdeta bir dinsel ritüeldir. Yüzyıllar boyu halk arasında yayılan birçok mucize örgülü anlatılar neticesinde M.S. 11’inci yüzyılda, Aziz Nikolaos’un mezarı açılır ve fani bedeninin kemikleri, Barili denizciler tarafından Bari’ye taşınır (kaçırılır). Kısa süre sonra Venedikliler ile Aziz Nikolaos’un kemikleri üzerine mücadele başlar. Uzun mücadeleler sonrası Anadolu’nun bu cömert, güler yüzlü Aziz’inin mezarı Bari’de kalır ve lahit mezarı üzerine görkemli bir kilise inşa edilir.
Anadolu’nun Noel Babası iken Likya’nın ormanlarından rengini almış yeşil bir uzun elbise giyer. “Derviş, Aziz” meşrepli olduğu için sürekli perhiz ettiğinden ötürü zayıftır. Öyle ya din insanı bilmelidir; aç insan varken tok olunamaz. Ve kısa seyahatlerini eşeğiyle yapar. Peki, ne oldu da Noel Baba’mız, aslından çok uzak bir fiziki görünüme büründü? Cevabı: Coca Cola’dır. Bu içecek piyasaya sürüldüğünde hedef kitle çocuklardı. İsveçli bir ressam, Kuzey Avrupa mitlerindeki “Sinterclas” adlı bir figür ile Saint Nikolaos’un menkıbevi anlatılarını birleştirerek kırmızı beyaz kıyafetli, tombul, beyaz saç ve sakallı bir prototip yarattı. Renkleri şirin bir tiplemeyle reklam amaçlı piyasaya sunuldu. Aziz’imizin eşeği altından alındı, yerine dokuz geyikli bir filo konuldu. Her bir geyiğe ayrı isimler verildi. Yani kapitalizm Nikolaos’un etinden sütünden nemalanma peşindeydi ve başarılı oldu. Oldu olmasına da, olan Nikolaos’a oldu.
Azizler, âşıklar ölmezler elbette! Anadolu’nun Nikolaos’u seyreder ne hale getirildiğini ve aşağıdakilere, “Ben bu adamı tanımıyorum” der... Tıpkı Hazreti Mevlânâ’nın, “Ben, bu anlattığınız, resmettiğiniz insanı pek tanımıyorum” dediği gibi. Ve daha nice tarihi portrenin başına geldiği gibi…
Selam olsun Noel Baba’ya! Noel Baba, bizim hemşehrimizdir. Şayet günümüzde her yeni yıla onun kimliği etrafında örülen kutlamalarla giriliyorsa en fazla biz Anadolulular onun asıl kimliği ile kutlamalar yapmalıyız.