Ali Canip Olgunlu

Ali Canip Olgunlu

alicanipolgunlu@gmail.com

Tüm Yazıları

Antik Anadolu’nun kültür-sanat merkezleri amfiteatrlarda, Romalıların gelmesiyle gladyatörlerin kanlı kılıçlarının sesleri yankılandı 

Helenlerin dünya uygarlığına bir armağanı olan o zamanların “tiyatro” alanlarına, şimdilerde antik tiyatro diyoruz. Buralarda, antik tanrılara adanan tragedyalar sahnelenmeye başlanır ilkin. Antik tiyatro, böylece tragedya (trajedi) ve komedi gibi türleriyle hem eleştiren hem de eğlendiren bir görev üstlenir. Görsel, sahne ve işitsel sanatın temelleri buralarda atılır. Helen kültürü üzerine çöreklenen Roma ise amfiteatr ile tanıştırır Anadolu’yu. Ve bu amfiteatrlarda, gladyatörlerin kıyasıya çarpıştığı arenalar vardır. Ve kültür ve sanat, yerini barbarlığın, vahşetin kanlı ayak izlerine bırakır. Son günlerde açıklanan kazı sonuçlarına göre, bu ayak izlerinin Adana’daki Anavarza Antik Şehri’ne kadar uzandığını görüyoruz.

Haberin Devamı

Amfiteatr, yarım daire bir yamaca yerleştirilen bir yapıdadır; bu antik Roma mimarisinde giderek, yerini, çevreleyen bir planla inşa edilen yapılara bırakır.

Amfiteatrdan collesiuma

M.S. 72 yılında İmparator Titus Flavius, Kudüs’ü yerle bir edip Süleyman Tapınağı’nın hazinesini Roma’ya götürür ve bu hazineyi harcayarak Roma şehrinde collesiumu inşa ettirir. Julius Sezar ise M.S. 80 yılında ölen babası ve kızının onuruna collesiumda seçtirdiği kölelerden ölümüne bir oyun düzenler. Zamanla halkı oyalamak, eğlendirmek, dert ve sıkıntılarını düzenlenen dövüşlerle oyalamak gibi görünürdeki sebeplerin yanı sıra aslında bir ölüm sonrası anma geleneği olan bu durum, “Gladyatör” adı verilen savaşçıların ölümüne dövüştüğü bir vahşi eğlenceye dönüşür.

Gladyatör, bir bakıma kılıç ustası anlamına gelir. Latince kökenlidir. “Gladio/Gladyo)” hançer ile kılıç arasında kesici ve vurucu bir silahtır. Arenada ölümüne çarpışana da, bu gladyoları üreten loncaya da “Gladyatör” adı verilir.

Julius Sezar ile başlayan bu dövüşler her yıl nisan, temmuz, eylül ve kasım aylarında düzenlenirdi. Bilinenin aksine her dövüş bir savaşçının kesin ölümüyle sonuçlanmazdı. Her on dövüşün sadece iki ya da üçünde bir dövüşçü hayatını kaybederdi. Çünkü iyi bir gladyatör yetiştirmek hem zaman hem de pahalı bir süreçti ve gladyatör okulu sahibi yatırımcılar sermayelerini öyle kolay kolay kaybetmek istemezlerdi. Gladyatörler de eğitilirlerken ölümcül darbe vurmamak için birbirlerine özen gösterirlerdi. Dövüşlülerin farklı kategorileri vardı; kullandıkları silahlara göre. Mızrak, kılıç, ağ gibi silahların hangisini tercih ediyorlarsa ona göre benzer silahlarla dövüşürlerdi.

Haberin Devamı

Anadolu’da gladyatörlerin ayak izleri

Eli kanlı Ares

Gladyatörler başlangıçta köle ve esirlerden seçilseler de zamanla o denli ilgi gördü ki, özgür kişilerden de gladyatörler yetiştirildi ve onları “doktor” denen kişiler eğitirdi. Köle bir gladyatör, çok başarılı ve ünlü olabilmişse ki zor bir durumdu bu, ama kendisine tahta kılıç verilerek özgürlüğü armağan edilirdi. Başta İmparator Commodus olmak üzere -Senatoda skandal olarak görülse de- birkaç imparator da arenada dövüşmüştü. Kazanan gladyatöre palmiye yaprağı verilirdi. Her bir oyunun başlangıcında gladyatörler, arenada “Selam Sezar, ölmek üzere olan seni selamlar” diye imparatorun önünde diz çökerdi. Nadir olmakla birlikte imparator, halkın kaybeden gladyatörün ölümünü arzu etmesine onay vererek başparmağını aşağıya indirirdi ve galip gelen gladyatör, yaralı olana son ölümcül darbeyi indirirdi.

Haberin Devamı

Sonunda ayaklanırlar

Anadolu’da, Burdur Kibyra ve Adana Anavarza antik şehirleri başta olmak üzere pek çok yerde gladyatörleri hatırlatan frizler görülür. Ludus adı verilen okullarda yetiştirilen gladyatörlerin sayısı zamanla on binleri bulur ve Roma’nın             

yüz yıllarca eğlenmesine neden olan bu savaşçılar, sonunda Spartaküs önderliğinde ayaklanarak Roma İmparatorluğu’na çok zor zamanlar yaşatır.

Arenalarda sadece gladyatörler birbirleriyle değil vahşi hayvanlarla da dönüştürülmüşlerdi. Bunun için on binlerce hayvan avlanır ve arenada öldürülmeleri izlenirdi. Sadece İmparator Titus zamanında 11 bin hayvan arenada öldürülmüştü.

Eli kanlı Ares’in çocukları olan Romalılar, ellerinden kanı hiç temizleyememişlerdir.