Ali Canip Olgunlu

Ali Canip Olgunlu

alicanipolgunlu@gmail.com

Tüm Yazıları

Toplumların inançsal temele dayanan birçok ritüeli vardır. Anadolu coğrafyasını binlerce yıldan günümüze kadar yurt edinmiş birçok etnik ve dinsel toplumlar içerisinde de inadırıcılığını koruyan yüzlerce ritüel ve davranış biçimi bulunmaktadır. Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgeleri ritüel çeşitliliği açısından diğer bölgelere göre daha zengin örneklere sahiptir. Bunun temel nedeni ise etnik ve dinsel çeşitliliklerin bu bölgelerde daha fazla olmasındadır.

İnsanoğlu tarih boyunca (yüksek benliği anlayabilen azınlıklar haricinde) neye ihtiyaç duymuşsa onu yaratmış, neyi yaratmışsa da onu her zaman şekillendirmiştir. Şekil; yüksek benliğe hitap eden sözler içerisinde mutlaka bir şeydir. Bununla beraber, şekil kimine göre hiçbir şeydir lakin hiçbir şeyin de şekilsiz olmadığı kabul edilmelidir. Öte yandan ve genel anlamda neyin ne olduğu önemlidir; kimi zaman ise neyin ne olmadığı da en az ne olduğu kadar önem arz eder.

Haberin Devamı

Ritüeller uygulanırken kullanılan söz, davranış ve sembollerin dili bizim için açıklayıcı donelerdir. Uygulayıcılar arasındaki sırlı dil kendilerinden olmayan gruplara karşı bir önlemdir. Bu sır ve sırlanmanın da temel sebebi siyasi, dini baskı ve korkulara dayanır. Çağdaş dünyada ise büyük ölçekli siyasi, dini baskı ortamı olmadığı için toplumların ritüel dillerini anlamak geçmişe göre çok daha kolaydır.

Kadim şehir Antakya ve çevresi bize son derece ilginç örnekler sunar. Bunlardan bir tanesi Halika’dır. Halika; çocuğu olmayan ailelerin şayet bir çocukları olursa o çocuğun saçlarını 3, 5, 7,veya 11 yıl kesmeyeceklerine dair söz vermeleri anlamına gelir. Çocuğu olduğunda adamış olduğu yıl kadar çocuğun saçlarını kesmezler. Süre tamamlandığında saçlar kesilip terazide tartılır. Saçların ağırlığında belirlenen maddi bir bedelle yoksullara yardımlarda bulunulur.

Seçilmiş, “kuyruklu” çocuklar

Dinler tarihinde, arzu edilen çocuğa sahip olunduktan sonra o çocuğun bütün bedeni veya bedeninden bir parçasının kutsal kabul edilen bir varlığa adandığına dair örnekler görülür. Antakya bölgesinde bulunan kimi gruplar, bebek doğar doğmaz, doğrudan ve büyük bir merakla bebeğin ensesinde saç olup olmadığına bakar. Şayet çocuğun ensesinde bir tutam saç varsa bu çocuğa “kuyruklu çocuk” denir. Kuyruklu doğan çocukların özel, seçilmiş çocuklar olduğuna inanılır.

Haberin Devamı

Doğu Anadolu’da ise bebek doğar-doğmaz tuzla bütün vücudu ovulur, yıkanır. Böylece çocuk hem al karası adı verilen kötü huylu (üç harfli) yaratıklardan korunur hem de terlediğinde kokmaması sağlanmış olur.

İç Anadolu bölgesinin Konya şehri kırsallarında ise “yılancık ocakları” görülür. Yılancık kadınları birer şifacı kimliğindedir. Tıpkı “baksı”lar gibi... Bu kadınlar hastayı önlerine sırtüstü yatırır. Akabinde ellerindeki yılan derisini hastanın bütün vücudu üzerinde dolaştırırlar. Hastalığın derecesine göre azalıp yükselen bir inlemeyle yılan derisi hastalıklı alanı tespit eder ve tedavi; seans sonrası yapılan telkinlerle belirlenir.

Adak ve tedavi kökenli tüm ritüellerde doğaya yönelik bir tecrübe, deneyim izleri hakimdir. Doğum, ölüm, düğün, tarihsel ve tabiat takvimleri başta olmak üzere adet, gelenek, ritüel ve adak Anadolu’nun kültürel çeşitliliğinin en temel göstergelerindendir. Renk, sayılar ve kimi şekillerle yaşatılan bu inançsal davranış biçimleri kendi disiplinleri içerisinde korunmalıdır.