Borsa endeksi dolar bazında hesapla oldukça düşük seviyede. Bu durum yüksek potansiyele işaret ediyor. Fakat dikkat edilmesi gereken önemli noktalar var. Öncelikle akşam kafanızı yastığa koyduğunuzda nasıl bir finansal pozisyon ile rahat uyuyacaksanız, o enstrümanlara yatırım yapın
Son zamanlarda Borsa İstanbul’a iltifat artmış durumda. Bunun neden olduğuna önceki yazımda değinmiştim. Temel sebebinin de “yüksek negatif reel faiz” nedeniyle getiri arayışı olduğuna değinmiştim.
Borsanın bir önceki günün üzerinde kapatmasını başarı olarak sunulmasını anlamadığımı öncelikli olarak belirteyim.
Borsayı 1986 yılından bu yana takip eden birisi olarak nominal rekorlarla çok da fazla ilgilenmem. Asıl takip edilmesi gereken dolar bazındaki endekstir. Zira dolar bazındaki endeks, kurdaki hareketleri de ihtiva eder.
Dolar ne gösteriyor?
Dolar bazındaki endeks geçtiğimiz Cuma günü 1.67 dolar seviyesinden kapandı. Borsa İstanbul tarihi boyunca 2007 Kasım, 2010 Ekim ve 2013 Mayıs’ta üç kez 5.10 dolar seviyesini test ederek “üçlü tepe” yaptı. Bu açıdan bakıldığında Borsada rekor kırılmıyor.
Londra-İstanbul arasındaki “swap köprüsünün tahrip görmesinden sonra, yabancılar bu piyasaya gelmekte istekli görünmüyorlar. MSCI endeks yaratıcısı şirketin uyarısı da bunu bizlere hatırlatmıştı!
Potansiyeli yüksek
Dolar bazındaki endekse bakıldığında 2013 yılına oranla yüzde 67.25 ucuzlamış bir borsamız var. Şirketlerimiz dünya ölçeğinde değer kaybetmişler yani.
Kafayı yastığa koy ve rahat rahat uyu
Gerek yeni, gerekse de eski hisse senedi yatırımcıları için; Finansal Okuryazarlık Derneği (FODER) “FODER’den Hisse Senedi Yatırımcılarına Tavsiyeler” başlığı ile bazı hatırlatmalar (https://www.fo-der.org/foder-hisse-senedi-yatirimci-tavsiye/ ) yapmış. Ben onların bazılarını kendime göre yorumlayarak ve de kendi tecrübelerimi de paylaşarak ayrı bir liste yapmak istiyorum.
Yatırımla ilgili bence ilk kural: Akşam kafanızı yastığa koyduğunuzda nasıl bir finansal pozisyon ile rahat uyuyacaksanız, o enstrümanlara yatırım yapın!
“Tüyo” ile ilgili görüşlerimi yukarıda paylaştım. “Kendi tüyonuzu, kendiniz yaratacak” kadar Temel (Bilanço, sektör analizi), Teknik (110’dan fazla tekniğin hepsini öğrenmeniz gerekmiyor ama…) Analizi öğrenin. Bunu yapacak imkânınız yoksa aracı kurum ve portföy yönetim şirketlerinin raporlarını takip edin.
Portföyünüzde sadece hisse senedi olmasın. İlla hisse senedi olacak diyorsanız da farklı sektörlerden 4-5 hisseyi geçmeyecek sayıda hisse belirleyin, ilgili şirketleri yakından tanıyın, takip edin.
İlk başlarda Kredili Hisse Senedi alımı (Açığa Alım) yapmayın, kendi tasarruflarınız çerçevesinde yatırım yapın. Yeterince tecrübe kazanana kadar (En az iki-üç kez baştan belirlediğiniz maksimum razı olacağınız kayıp seviyesine yakın (aman hepsini kaybetmeyin, sahada kalmanız şart!) kayıplardan sonra) kaldıraçlı işlemlerden (Açığa Alım, Foreks v.b.) kesinlikle kaçının.
Mutlaka “Zarar Kes” (Stop Loss) ve “Kâr Cebe Yakışır” (Take Profit) seviyelerinizi; hisse senedi yatırımlarınıza başlamadan önce belirleyin. Take Profit seviyesine gelinip (veya hızlı geçildiğinde) eğer kârınızı cebe koymuyorsanız, bu seviyeyi yeni pozisyon başlangıç seviyesi olarak kabul edin, yeni Stop Loss seviyenizi buna göre belirleyin ki her halükârda kazancınız olsun.
Herhangi bir seviyeden “uzun vadeli yatırım” yapılmaz! Bir başka deyişle tüm tasarruflarınızı tek seferde, ne tek bir hisse senedine ne de bir hisse portföyüne yatırmayın. Uzun vadeli yatırım, periyodik dönemlerle (aylık, 3 aylık v.s.) fiyata bakmaksızın, eş/benzer miktarlarla önceden belirlemiş olduğunuz portföye düzenli alımlarla olur. Uzun vadeli yatırım prensibini bu şekilde uygulayacaksanız;
Bedelli sermaye artışlarını kaçırmayın, eğer sermaye artırımına katılmayacaksanız (Yeterli paranız olmayabilir) sermaye artışı tarihinden önce hissenizi satın.
Temettü gelirinizi de ya ilgili şirketin hisse senedine, ya da elinizdeki portföyün dağılımına göre yeniden hisse senetlerine yatırın. (Bileşik Getiri)
Birikimlerinizin makul, olası düşüşlerde sizi rahatsız etmeyecek bir miktarını hisse senedi yatırımlarına ayırın.
Her gün, her an piyasada olmanıza gerek yok. Hele ki anlık veri sağlayıcı bir sisteminiz yok ise; dakikalık, saatlik, günlük alım-satımlardan mutlaka kaçının.
Nasıl çalıştığını, iç dinamiklerini iyi bilmediğiniz, anlamadığınız (En iyi ve en güvendiğiniz uzman dahi tavsiye ediyor olsa da) özellikle türev ürünlerde işlem yapmayınız. Hele kaldıraçlısını hiç yapmayın!
Bireysel Emeklilik Sistemi’nde olun. Cari faiz ortamında; hiçbir enstrümanda, birikimlerinize Devlet Katkısı kadar düzenli ve yüksek getiri bulmanız zor. Arzu ederseniz yıl içinde yatırım tercihlerinizi fonlar aracılığıyla değiştirebilirsiniz.
Piyasaları anlayana kadar, profesyonellerden yardım alın. İster aracı kurum, ister fon (Özellikle Borsa endeksini az çok taklit eden Borsa Yatırım Fonları- ETF), ister portföy yönetim şirketi olsun onların tecrübelerinden istifade edin. (Bırakın onlar çalışsın. Bu arada kişisel tasarruflarım için ben bile öyle yapıyorum. Arkasında sadece onlara güvenmem değil, basında yazı yazıyor olmamdan dolayı, tarafsızlığımı koruyabilme çabası da yatıyor!) Ödeyeceğiniz komisyonlar; kendi başınıza alacağınız riskler ve olası kayıplarınızın yanında çok küçük kalacaktır.
Bu son maddeyi sıkça tekrarlıyorum(uz). Geçtiğimiz hafta Dünya Gazetesi’nde Hakan Güldağ ile yapmış olduğumuz söyleşide de tekrar vurgulamıştım.
Bir başka web sitesinde de aynı söyleşi yayınlanmış ve altına oldukça ilginç bir yorum gelmiş: “Sallama Ağaoğlu! Profesyonel yatırımcıların söylediği kağıtlar gitmedi. Örnek bankalar, havayolları… Ama yan kağıtlar uçtu. Siz yardımı küçük yatırımcıdan alın bence.”
Buna iki piyasa özdeyişi ile yanıt vereyim:
1 Açgözlülük öldürür! (Greed Kills)
2 Hay’dan gelen, Huy’a gider! (Easy comes, easy goes)
Siz siz olun (bana göre) insanoğlunun tarih boyunca tedavi edilemeyen en büyük sosyal hastalığı olan “açgözlülüğe” kapılmayın! Sürdürülebilir reel getiri her zaman en makbulüdür.
Peki yine de yatırım yapmayalım mı borsaya?
Tabii ki yapılabilir. Hele ki teknik analiz diliyle (!) bakıldığında dolar bazında yüzde 200 yukarı potansiyeli olan bir borsamız varken…
Ancak bu potansiyele ulaşabilmek için çok temel şeylerin değişmesi gerekir.
Küçük yatırımcılar...
Diğer yandan; önceki yazımda da belirtmiş olduğum üzere TSPB’nin verilerine göre borsaya gelen yeni bireysel yatırımcıların, hisse senetlerine yatırdıkları tutarların görece olarak (kendileri için büyük ve önemli olsa da) düşük miktarlardan oluştuğunu ortaya koyuyor. Bunlar bireysel olarak yurt dışında bir hesap açıp, yabancı hisse senetlerine yatırım yapamazlar. (Yurt dışındaki aracı kurumlar, bu miktarlar için hesap açmayı kabul etmeyecekleri için!)
SON