Tıpkı ofis çalışma düzeninde olduğu gibi koronavirüs krizi sonrasında eğitim sistemleri de dijitalleşecek. Asıl olan uzaktan eğitim olacak, fiziki eğitim daha çok tamamlayacak.
Geçtiğimiz yılın sonbaharında kızımın yüksek eğitim alternatiflerini değerlendirmek ve de ‘nasıl bir yerdir’ diye görmek için Kanada’ya gitmiştim. Öyle güzel okullar gördüm ki, Benjamin Button misali küçülüp, o okullarda okumayı istedim. Göl kenarında, orman içinde doğa ile iç içe çok güzel okullardı.
‘Mali yükü kaldırabilir miyim’ diye düşünürken, araya koronavirüs krizi girdi. Salgına karşı alınan birçok önlemin ilk adımlarından birisi okulların fiziki eğitime kapatılmasıydı. Çocuklarımız eğitime evden, internet üzerinden devam etmeye başladılar.
Halbuki yeni dönemde bu üniversiteler değil binler, yüzbinlere bu eğitimi verebilir olacaklar. Teknoloji ve yeni eğitim teknikleri buna izin verecek.
Cyborg Üniversite gerçek oluyor!
Sorarım sizlere, diyelim ki Türkiye’nin en iyi üniversitesinden mi mezun olmak istersiniz yoksa iStanford veya MIT & Google’dan mı? Ya da işverensiniz, hangisini işe almak istersiniz?
Üniversiteler arasında zaten rekabet vardı, ancak bu rekabet önümüzdeki dönemde çok daha fazla artacak ve Galloway’in tanımıyla “Cyborg Üniversiteler” açık ara önde olacaklar. Lokal üniversitelerin bu rekabetteki şansları da git gide azalacak. Paul Krugman bile video ders veriyor ve bunu herkese açık bir platformda yapıyor. Amaç öğrenmekse artık video üzerinden eğitim ile çok fazla derse ulaşma imkanı ortaya çıkacak.
Üstelik bu eğitim klasik sınıf/bina eğitimine göre çok daha ucuz olabilecek. Öğrencilerin barınma, ulaşım sorunları / maliyetleri ortadan kalkacak. Öğrenciler kıtalararası uçmak zorunda kalmayacak, yurt / barınma dertleri kalmayacak. Kendilerine daha çok zaman kalacak, hobiler geliştirip, bunlara zaman ayırabilecekler.
Tek disiplin yok
Üniversitelerin bulundukları şehirlere sağladıkları ekonomik katkı önemli ölçüde azalacak. Belki de on yıllar öncesinden geçilmesi gereken bir eğitim sistemine bu virüs krizi sayesinde hızla geçilecek. Bu rekabette kimlerin önde olacağı belli de geride kalanlar bununla nasıl başa çıkacaklar o belli değil! Dünya üniversite liginde ilk 500’e üniversite dahi sokamayan Türkiye olarak, yeni dönemde nasıl bir yol izleyeceğimize daha şimdiden hazırlık yapmalıyız.
Farklı avantajlar
Bu dönemin öğrenciler adına farklı avantajlar getireceğine de inanıyorum. Artık yeni dünyanın çoklu disiplinli eğitim gerektiren dünyasına, farklı alanlardan dersler alarak hazırlanabilecekler.
Mimarlık okuyan birisi sosyoloji veya antropolojiyi de eğitiminin içine katabilecek, yazılım okuyan birisi muhasebe ve pazarlamayı da aynı anda öğrenebilecek. İlla ki tek disiplinle yetinmek zorunda kalmayacak. Hatta hobilerini de çok daha fazla çeşitlendirebilecek. Onları da videolar üzerinde öğrenip, kendisi evinde, spor salonunda veya doğada kendisi deneyimleyebilecek.
Yeni nesil çok farklı olacak, çooook...!