Sevgili Okurlar,
Bu hafta ramazan ayına girmiş bulunmaktayız. Yapılan çalışmalar belirli sağlık problemleri olmadığı sürece oruç tutmanın ruh ve bedende yeniden canlanma zamanı olabileceğini gösteriyor. Ancak uygun şekilde yapılırsa. Yanlış uygulandığında ise iyi olmaktan daha fazla zarar verebiliyor. Bu yüzden iftar ve sahurda doğru beslenmenin nasıl yapılacağını öğrenmek çok önemli.
Ramazan ayı beslenme alışkınlıklarımızı kırmak için harika bir fırsat olabilir. Özellikle sahurda vücudumuzu yüksek glikozlu yiyeceklerle doldurmak yerine, tam tahıllar ve yüksek lifli gıdalar gibi besin açısından zengin ve düşük kalorili daha sağlıklı yiyecekler seçmeliyiz. İftarda da sıvı miktarını ve kan şekerini yavaşça yükseltmek önemlidir. Ayrıca beslenme şekli değiştiğinden sindirim şikayetleri ile de karşılaşmaktayız. Bağırsak florasını bu dönemlerde desteklemek, hem bu şikayetlerin ortadan kalkmasını hem de bağışıklık sistemini destekleyip hastalıklara karşı daha dirençli olmasını sağlamak için en iyi yöntem.
Probiyotikler sindirim sistemimizde doğal olarak bulunan “dost bakteri”lerdir ve sindirim sistemini düzenlemeye, bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı olur. Esas
Cildimiz tüm vücudumuzu kaplayan, vücudun en ağır ve en büyük organıdır. Yetişkinde yaklaşık olarak 4 kg ağırlığındadır ve 2 m2 yüzey alanına sahiptir.
Cildimizin başlıca 4 ana görevi var;
• Isı dengesini sağlama
• Duyuları algılama
• Metabolik değişimler
• Organizmayı dış etkenlerden koruma
Cildimiz doğduğumuz andan itibaren bizim için çalışmaya başlar ancak işlevini tam olarak yerine getirebilmesi, yapılanması 2-3 yıl gibi bir sürede tamamlanır. Bebek cildi yetişkin cildinden farklıdır. Bu farklar genel hatlarıyla şöyledir;
Sevgili Okurlar,
Kentsel hayatın beraberinde getirdiği hareketsiz yaşam tarzı, kötü ve hızlı yeme, besin değeri düşük ve en önemlisi liften yoksun beslenme; gaz, kabızlık gibi birçok sindirim problemine sebep oluyor. Liften yoksun beslenmek sadece bağırsak sorunlarına sebep olduğu zannedilse de aslında birçok diğer hastalıkla da ilişkili. Gelin birlikte göz atalım.
Lif nedir?
Lif, bitkisel gıdalarda bulunan sindirilemeyen karbonhidratlardır. Diğer karbonhidratların (sofra şekeri ve nişasta gibi) aksine, lifler sindirim sistemimiz tarafından sindirilemez ve emilemez ama kalın bağırsaklarımızdaki faydalı bakteriler tarafından kullanılır ve bizler için faydalı maddelere dönüştürülürler.
Posalı gıdaların sağlığımız için faydalı görevleri vardır. Su tutarak doygunluk hissi oluşturma, bağırsak hareketlerinin düzenlenmesi, kabızlığın önlenmesi ve kalın bağırsağımızdaki probiyotikleri besleyerek bağırsak florasının düzenlenmesi bu faydalı görevlerden sadece birkaçıdır.
LİF NE İŞE YARAR? (NEDEN LİF TÜKETMELİYİZ?)
Sevgili Okurlar,
Mevsim geçişleri özellikle yaz ve kış aylarından sonra bahar dönemine geçişte, insan vücudunda çeşitli değişikliklere neden olmaktadır. Hava sıcaklıklarındaki bu ani değişkenlik vücut direncini oldukça düşürmektedir. Bu dönemde gribal enfeksiyonlar daha sık görülür. Basit soğuk algınlığı şeklinde kendini göstermeye başlayan semptomlar özellikle çocuklar, yaşı ilerlemiş kişiler, sık seyahat edenler, yoğun iş temposunda çalışanlar, hamileler ve kronik hastalığı olan risk altındaki kişilerde ciddi sonuçlar doğurabilir.
• Stres,
• Yetersiz uyku,
• Dengesiz beslenme,
• Mevsim geçişlerindeki hava değişiklikleri,
• Mevsimine uygun kat kat giyinmek yerine terletecek veya üşütecek kıyafetlerin giyilmesi,
Sevgili Okurlar,
Kış mevsimini geride bıraktığımız bugünlerde, her ne kadar hastalık mevsimini de geride bırakıyoruz diye düşünsek de aslında bu mevsim geçişinde soğuk algınlığı ve grip enfeksiyonlarına daha açık hale geliyoruz. Hele bir de düşük bağışıklık sisteminiz varsa hastalık sezonu sizin için hâlâ bitmemiş demektir.
Nezle, grip, zatürre gibi enfeksiyonların sebebi olan virüsler damlacık yolu dediğimiz, hasta kişilerle aynı ortamda bulunmakla kolaylıkla bulaşabilmektedir. Kalabalık şehirlerde kapalı alanlar, toplu taşıma araçları, okullar ve alışveriş merkezleri gibi toplu halde bulunulan alanlar enfeksiyonun yayılması için en uygun ortamlardır.
Özellikle havaalanları ve uçak seyahatleri bu virüslerle en kolay karşılaştığımız yerler. Şimdiye kadar farkına varmamış olabilirsiniz ama uçuşlardan sonra grip ve soğuk algınlığına yakalanma oranı son derece yüksek. Bunun en büyük sebebi ise uçakların yeterli havalandırma sisteminin olmaması ve farklı ortamlardan gelen 300 kişiyle saatlerce uçmak zorunda kalıp herkesle aynı havayı teneffüs etmekten kaynaklanıyor.
KORUNMAK İÇİN
Korunmak için bulunduğumuz ortamı sık sık havalandırma, günde 1-2 saat açık alanda kalma, el
Sevgili Okurlar,
Omega-3 sağlıklı bir yaşam için her yaştan bireyin temel ihtiyacı. Vücut için gerekli olan ama vücutta üretilemeyen ve mutlaka dışarıdan alınması gereken yağ asitleri. Çünkü hamilelikte bebeğin beyin ve göz gelişimi için annenin yeterli miktarda DHA almasının önemli rol oynadığı çalışmalarda gösterilmektedir.
ÇOCUKLARDA:
• Bedensel ve zihinsel gelişime destek olmada,
• Beyin fonksiyonlarının gelişmesinde,
• Öğrenme kapasitesinin arttırılmasında,
• Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozulduğunu engellenmesi,