İki çeşit travmalı insan vardır: Travmalarını yüzleşerek çözmeye çalışanlar ve yüzleşmeden kaçanlar. Travmayla yüzleşmek neredeyse çözmek anlamına gelir. Yüzleşmeyi ertelerseniz hayatı ıskalarsınız
Bu yazımda ilişkilerde travmaların etkisini gözler önüne sermek istiyorum. Bunu yaparken gerçek hayattan bazı örnekleri sizlerle paylaşmak yerinde olacaktır. Günlük yaşamda aldığımız en önemsiz görünen kararların bile çocukluk yıllarımızdan gelen bazı deneyimlerle ilgili olduğunu fark edemeyiz.
Örneğin ortaokul yıllarında sarışın bir kız tarafından aldatılan erkek, eğer bunu bilinçaltında travmaya dönüştürdüyse hayatı boyunca onu andıran kişilerden uzak durmayı tercih edebilir ve kumral kadınlar ilgi alanına girer. Ona nedenini sorsanız, “Ben kumral kadınları daha çok beğeniyorum” diyerek yaptığı seçimleri kısaca açıklar, ancak aslında şunu demek ister: “Ben sarışın kadınlardan tedirgin oluyorum.”
Her insan öyle ya da böyle çocukluk travması yaşamıştır, bu konuda pek istisna yoktur. Öte yandan iki çeşit travmalı insan vardır: Travmalarının farkında olup yüzleşerek çözmeye çalışanlar ve travmalarından kaçanlar. Yüzleşmek neredeyse çözmek anlamına gelir. Bir sorunla yüzleştiğinizde onun çözümüne başlarsınız ve hızlı yol alabilirsiniz. Öte yandan yüzleşmeyi ne kadar ertelerseniz hayatı o kadar ıskalarsınız.
İlişki koçu olarak on senedir yaptığım seanslardan ve bana yöneltilen sorulardan yola çıkarak travmalar konusunda ailenin belirleyici bir faktör olduğunu söyleyebilirim.
1 Aile varlığıyla veya yokluğuyla tüm hayatımızı etkiler
Seanslarımda ağırlıklı olarak kadınlarla çalışıyorum ve onlara ilişkileriyle ilgili yorum ve analizlerimi iletiyorum. Yıllardır değişmeyen bir yüzde var: Çalıştığım kadınların yüzde 70 gibi ciddi bir oranı çocukluğunda baba travması yaşamış. Örneğin babadan alınamayan sevgi, ilgi, şefkat, anlayış, destek ve benzeri eksiklikler, bu kadınlar için hayat boyu bir yük haline gelir. Kimileri bu durumla yüzleşirler ve terapi alarak bunu çözer. Kimileri ise baba nefretini karşı cinse yönelik genel bir nefrete dönüştürerek bir çeşit intikam duygusuna yönelir, hatta bazıları flört aşamasında bile onu tanımaya çalışan adama yönelik öfkeli bir tavırla erkek nefretini kusar.
2 Travmalı bir insanı biz değiştiremeyiz
Seanslarımda karşılaştığım bir diğer enteresan durum ise kabullenme eksikliği. Örneğin hayatınızda size gerçekten ilgi gösteren ve mutlu etmeye çalışan biri var; yani size değer verdiğini görüyorsunuz ancak bazen öyle agresif ve kaba davranıyor ki buna bir anlam
veremiyorsunuz. Daha da kötüsü, bunu basit bir öfke sorunu olarak görüyorsunuz. Erkeğin bu şiddete meyilli tavırlarının sizin için ne kadar riskli olduğunu göremediğiniz gibi onu tek başınıza tedavi etmeye çalışıyorsunuz. Böyle bir sorunla karşı karşıya olan bir danışan, benimle Hollanda’dan iletişime geçmişti ve kendisini partnerine karşı mesafeli olması konusunda uyarmıştım. Ancak, henüz 23 yaşında olduğu için tamamen hisleriyle hareket eden danışanım, partnerinin ciddi sinir hastalıkları olmasına rağmen ısrarla onunla görüşmeye devam etti ve seanstan aylar sonra yaralandığı bir fiziksel şiddet vakasıyla karşılaştığını bildirdi. O sıralarda görüşmediğini sanıyordum, ancak görüşmeye devam etmiş. “Neden mesafe koymadınız?” diye sorduğumda ise “Ben onu sevgimle düzeltirim diye düşündüm” yanıtını verdi. Travmaları sevgiyle tedavi edemezsiniz!
Birlikte olduğunuz insanda ciddi rahatsızlıklar görürseniz mutlaka bir uzman terapiste başvurmasını söyleyin ama bu sırada siz onu tedavi etmeye çalışmayın.