Hiç tanımadığımız belki de hiç yüz yüze görüşme imkânımız olmayacak insanlarla günlerce yazışıyoruz ve onlardan en başta sadakat ya da bağlılık bekliyoruz. Oysa bu insanlar hayatımızda asla gerçek anlamda var olmadı
Dünya tarihinde uygarlık, her dönem çeşitli ilerleme yöntemleri aramıştır, fakat ileriye doğru atılan her adımın da bazı maliyetleri vardır. Biz teknolojik ilerleme sağlanan bir dönemi yaşıyoruz ve bu ilerlemeden en büyük zararı da insan ilişkileri görüyor. Bugünkü yazımda sizlere işte bu maliyetin görsel sanatlardaki yansımalarını aktarmak istiyorum. İnsan ilişkilerinde en büyük zararı “sadakat” kavramı gördü ve zedelendi, bu zararı ortaya koyan film ve dizilere bir göz atmaya ne dersiniz?
“Sadakatsiz” dizisinde başrolde Cansu Dere ve Caner Cindoruk var.
Yapay zekâyla aşk
Öncelikle 2013 yılında ülkemizde “Aşk” ismiyle gösterime giren yönetmen Spike Jonze imzalı filme bir göz atalım. Her zaman işlenen bir konu olmasına rağmen aşk bu filmde başka türlü ortaya konuldu. İnsanlığın belki de tarih boyunca en büyük teknolojik ilerlemeyi kazandığı böyle bir dönemde yalnızlığın bizi nasıl ele geçirdiğini dehşet içinde izledik. Öte yandan filmdeki ana karakter yapay zekâya sahip bir işletim sistemine âşık oluyordu; bizi dehşete düşüren de aynı şeyi yaşamaya ne kadar yakın olduğumuz gerçeğiyle yüzleşmekti. Yalnızlık insanları tamamen ele geçirmiş durumda ve bundan kurtulmanın yollarını sosyal medyada arıyoruz? Hiç tanımadığımız belki de hiç yüz yüze görüşme imkânımız olmayacak insanlarla saatlerce, günlerce ve bazen haftalarca yazışıyoruz ve onlardan en başta sadakat ya da bağlılık bekliyoruz. Oysa sanal âlemin bizlere getirdiği bu insanlar zaten yoktu ve hayatımızda asla gerçek anlamda var olmadı. Film bu durumu gözler önüne sermesi bakımından büyük bir etki yarattı.
Aldatma yolu
Ülkemizden vereceğim örnek ise sanırım çok daha çarpıcı olacaktır; çünkü bu dizi hem büyük olaylar yarattı hem de yeni tartışma alanlarını ortaya koydu, üstelik günümüzdeki en trend konulardan birini merkezine alarak evli bekâr herkesin hayatına dokundu. “Sadakatsiz” dizisinden bahsediyorum ve bu dizideki ana karakterlerin davranış biçimleri, söylemleri ve aralarında oynadıkları oyunlar, birçok seyircinin hayatına birebir dokunduğu için başarılı oldu. Kısaca özetleyelim:
Başroldeki Volkan Arslan karakteri, evliliğine rağmen gözü dışarıda kalan erkekleri tam anlamıyla yansıtıyor. Yetim büyümek ve geçim sıkıntısının onu hırslandırdığı görülüyor. Gerek YouTube videolarımda gerekse kitaplarımda, evli çapkın erkekler konusunda her zaman altını çizdiğim bir detay var; Böyle erkekler 30’lu veya 40’lı yaşlarında zenginlik elde ettiğinde, öncelikle eşlerinden boşanır ve eskiden yapamadıkları ne varsa bunları yapmaya çalışır. “Zamanında bazı şeyleri yaşayamamış olmanın ezikliği” onları rahat bırakmaz. Öte yandan gençlik yıllarında yeterince gezmiş ve macera yaşamış bir erkek için söz konusu yaşlarda en büyük lüks huzur ve sakinliktir. Dolayısıyla erkeklerde çapkınlık isteği deneyimle ters orantılıdır; ne kadar yoğun deneyim o kadar az macera isteği haline gelir. “Sadakatsiz” dizisinde bunu çok net olarak gördük. Gençliğinde maddi sıkıntılar yaşamış ve ne çevresine ne de topluma kendini kanıtlayamamış bir erkek, zenginleştikten sonra önce erkeklik güdüsünü harekete geçiren genç kız fantezisi peşine düşer. Yıllardır ertelediği erkeklik hormonu artık devreye girmiştir. Öte yandan, karısını sevmektedir zaten asıl mesele sevgisizlik değildir. Burası çok önemli! Evliliğinde aldatılan birçok kadın şuna takılır: “Acaba beni sevmedi mi?” Oysa bazı erkekler karısını sevmesine rağmen aldatır. O yaşa kadar hayatlarında asla gerçek bir erkek gibi hissetmedikleri için, erkek olduklarını en başta kendilerine kanıtlamak amacıyla aldatma yoluna gider. Bunu da genç bir kızla kanıtlamaya kalkışmalarının sebebi de çok açıktır: “Genç kızlar da beni beğeniyorsa ben çekici bir adamım!”
Bu yazıyı okurken bazı kadın okurlarımın aklından geçen soruyu duyabiliyorum: “Peki bir erkekte böyle bir özgüven sorunu olmadığını evlilik öncesi nasıl anlarız?”
Erkekleri test etmenin yolunu da haftaya bu köşeden sizlere aktaracağım, şimdiden iyi haftalar.