“Camdaki Kız” dizisinde farklı yönleri gösterilen toksik ilişkiler, bağımlılık gibi bir ikilem barındırır: Ruhumuzu kemiren bu ilişkiden temelli kurtulmak mı yoksa tamir etmeye çalışarak, azimli ve güçlü olduğumuzu kanıtlamak mı?
Seyahatte olmam nedeniyle geçen hafta bu köşede yazı paylaşamadım; öte yandan sizlerden aldığım mesajlarda yazılarımdaki konuların okurlarım tarafından yakından takip edildiğini görmekten mutluluk duydum. Sizlerle etkileşimde olmayı seviyorum ve bu anlamda yine talebenize yönelik bu hafta köşemde “toksik ilişkiler” konusunda bilinmesi gerekenleri aktarmaya karar verdim. Dilimize “zehirli ilişkiler” diye çevirebileceğimiz kavram, insan ilişkilerinde gittikçe daha sık rastlanan ve insan ruhunu kemiren ilişki türünü anlatır. Günlük yaşamda ofiste, evde veya sürekli katıldığınız bir kursta farkına varmadan toksik ilişki yaşadığınız bir insan olabilir. Hani bir söz vardır ya: Bu mereti bırakmam lazım artık! İnsan bedenine ve ruhuna zarar veren bağımlılıklar için kullanılan bu tabir aslında toksik ilişkiler için de geçerlidir, onları arkanızda bırakıp yolunuza devam etmeniz gerekir.
Ebeveynin toksik etkisi
Bir örnekle açıklayalım: Çok izlenen “Camdaki Kız” dizisinde başroldeki Nalan karakteri ile bugüne kadar annesi olarak izlediğimiz Feride Hanım arasındaki gergin, stresli ve ruha zarar veren ilişki belki de en çarpıcı örneklerden olabilir. Şöyle ki; Feride Hanım’dan kaynaklı ve çocukluktan beri süregelen aşırı baskıcı ve korumacı ilişki, Nalan’ın psikolojisinde ömür boyu sürecek derin izler bırakır. Hayatıyla ilgili önemli kararları bir kenara bırakalım, havuza girmek veya sokağa çıkmak gibi en ufak kararlarda bile annesinin müdahalesine maruz kalan Nalan evlenmiş olsa bile halen zihninde annesiyle yaşamını sürdürmeye devam etmektedir. Oysa insanın belli bir yaştan itibaren bireyselleşmesi ve kendi ayakları üzerinde durabilmesi son derece önemlidir ve sadece bu şekilde hayatın akışına adapte olabilir. “Camdaki Kız” dizisinin izleyiciden tam puan almasının en büyük sebeplerinden biri de bu ve benzeri dramları yaşayan ve hayatında asla birey olamamış insanların kendilerinden bir parça bulmuş olmalarıdır.
Bu örnekte görüldüğü gibi toksik ilişki her zaman karşı cinsle kurduğumuz bir zehirli ilişki anlamına gelmez. Kimi zaman anne kız arasında veya baba oğul arasında bu tip ruhu kemiren ilişkilere rastlarız ve daha kötüsü çocukluk döneminde maruz kalınan zehirli sözler, cümleler veya davranışlar insanın yakasını ömür boyu bırakmaz.
Yaralarda birleşmek
Yine aynı diziden bir örnek daha verelim: Başrolde yer alan Sedat karakteri ise Nalan ile evlenirken muhtemelen aralarındaki benzer dramatik hikâyeyi fark etmiş olabilir. Çünkü nasıl Nalan annesinin gölgesinden çıkamamış bir karaktere sahipse Sedat da buna benzer şekilde babasının gölgesinde yaşamış bir erkek karakterini ortaya koyar. Dolayısıyla çocukluğundan beri toksik ilişki mağduru iki insan gün gelir nikâh masasında hayatlarını birleştirir. İşin ilginç yanı onları bu evliliğe yönlendirenler, onları zehirleyenlerle aynıdır. Bence bu noktada dizide çok önemli bir detay var: Nalan ile Sedat arasında toksik bir ilişki bulunmuyor! Onlar kavga ve gerginlik içeren, aslında bitmesi gereken ama bitiremedikleri bir evlilik yaşamazlar; çünkü onlar yaralarında birleşir!
Alışılmış toksik ilişki
Öte yandan, Sedat evliliği dışında bir ilişki yaşamaktadır, Cana isimli karakterle yaşadığı tutkulu ve gelgitler içeren toksik ilişkiye şahit oluruz. Muhtemelen Sedat bir yandan evinde kendisiyle aynı yaralara sahip olan eşiyle huzur ararken, hayatı boyunca alışageldiği toksik ilişkiyi sevgilisi Cana ile devam ettirir.
Ne kadar gariptir ki, bizler çocukluktan sahip olduğumuz yaraları bile korumaya çalışırız, aynen kabuk bağlayan yaraları bazen kanatarak kendimize eski acıları hatırlattığımız gibi. Bu durum, insanın ilişkilerde yaşadığı ikilemi de ortaya koyar: Toksik bir ilişki ruhumuzu kemirirken ondan temelli kurtulmak mı yoksa onu tamir etmeye çalışarak ömür boyu ne kadar azimli ve güçlü olduğumuzu önce kendimize, sonra dış dünyaya kanıtlamak mı?
Siz hangisini tercih ederdiniz?