Oktay KKTC’den, Yunanistan, AB, ABD ve NATO ülkelerine net ve sert mesajlar verdi. Yunanistan’a “Aklını başına al” diyen Oktay, NATO ülkelerine de “Uyanın artık biz rahatsızız” çağrısı yaptı... Yunanistan’ın adım atmaması halinde adaların egemenliğini sorgulamaya başlayacaklarını vurgulayan Oktay, Avrupa’ya gaz taşınmasının da Türkiye’siz hayata geçirilmesinin zor olduğunu kaydetti...
GİRNE - Ege’deki adaların silahlandırılması, Yunanistan’ın oyunları, AB’nin taraflılığı, NATO üyelerinin terörle mücadeledeki iki yüzlülüğü dış politikada önemli gündem maddeleri.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ile KKTC ziyaretinde bu gündem maddelerini konuştuk. Oktay Yunanistan’a, AB’ye, ABD ve NATO ülkelerine net ve sert mesajlar verdi. Yunanistan’a “aklını başına al” diyen Oktay, NATO ülkelerine de “uyanın artık biz rahatsızız” çağrısı yaptı. Oktay, Yunanistan’ın adım atmaması halinde adaların egemenliğini sorgulamaya başlayacaklarını açıkladı. Oktay Avrupa’ya gaz taşınmasının da Türkiye’siz hayata geçirilmesinin zor olduğunu kaydetti. Oktay’ın açıklamaları şöyle:
YUNANİSTAN RAHAT DURMUYOR: (Adaların silahlandırılması) Kıbrıs’ta gündem sakin değil. Sebeplerinden biri de her zaman olduğu gibi Güney Kıbrıs Rum yönetimi tarafında Yunanistan’ın ısrarla rahat durmaması, ısrarla farklı oyunlar peşinde koşuyor olması. Yunanistan’ın Ege ve 12 Adalar başta olmak üzere bölgede yaptığı tüm oyunların aslında bir benzerini zaten sürekli Kıbrıs’ta yaşıyoruz. Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın AB’yi kendi dış politikalarına esir ediyor olmaları birçok şeyi etkiliyor AB-Türkiye ilişkileri açısından. Biz ısrarla AB’ye bu iki konuyu birbirinden ayrıştırın diyoruz. AB gözü kapalı sadece birtakım tutar tavrı içinde. Bu yanlış bir politikadır.
RAHATSIZ EDİCİ: Ege adalarının silahsızlandırılması diye bizim ısrarla üzerinde durduğumuz ve Yunanistan’ın ‘böyle bir şey yok zaten nerden çıktı, bu adalar zaten benim, istediğimi yaparım’ konusundaki yaklaşımı AB’nin de bu yaklaşımın arkasında duruyor görüntüsü vermesi, ciddi derecede rahatsız edici Türkiye açısından. Burnumuzun dibinde adalar var ve ölümüne silahlandırıldığını düşünün. Türkiye açısından bir güvenlik sorunu. Hele bir de bunu on iki mil iddiaları ile sürekli gündemde tutan ve denizden yapamadığını havadan yapmaya çalışan Yunanistan. Buna karşın bizim sessiz sakin durma şansımız yok.
RIZA GÖSTERMEYİZ: 100 yıldır sabreden bir Türkiye var. Önce işgal, arkasından Lozan’daki bazı hakların arkasına sığınma. Lozan silahsızlandırılmasını şart koşar. 1946’daki anlaşmalar da bunu gerektiriyor. Ama bugün bunları yok sayıp uluslararası anlaşmaları kendi çıkarlarına göre yeniden yorumluyor olmak ve Türkiye’nin de buna rıza göstermesini bekliyor olmak bu tek kelime ile saftilliktir. Türkiye’nin buna rıza göstermesi mümkün değildir.
NE YAPTIĞIMIZ BELLİ: Yapacağımız şey ve yaptığımız şey budur. Ya Yunanistan biran önce aklını başına alır başkalarının dolduruşuna gelmez. Yani 1900’lerin başında yaptığını ve bizimde istiklal mücadelesindeki sonuçta ne yaptığımız bellidir. Kendi topraklarımızı, kendi egemenliğimizi, kendi toprak bütünlüğümüzü korumak açısından. Bu da yüz yıl milletler tarihinde çok uzun dönemler değildir aslında. Kıbrıs olayını yaşadık o da daha yakın bir hafızadır.
KABUL ETMEYİZ: Yunanistan’ın aklını başına almasını biz ısrarla temenni ederiz ama bununla birlikte başkalarının dolduruşuna gelmemesi konusunda da uyarırız. Dolduruşa getirenler bir sıkıntı olduğunda yarın arkasını ilk boşaltacak olanlar da onlardır. İyi komşuluk ilişkilerini önde tutmak zorundadır. 600 km uzaktan gelip hemen yanı başımızdaki 2 km dibimizdeki Meis adasında burnumuzun dibinde ‘sen benim hava sahamı işgal ettin, etmedin’ ve de bizim hava sahamızı işgal edecek şekilde bu kadar agresif bir yaklaşımı Türkiye olarak kabul etmemiz mümkün değildir.
YANLIŞTA DİRENMESİN: Ya silahsızlandırılacaktır bu adalar yoksa bunların egemenliği sorgulanmaya başlayacaktır. Türkiye olarak bunu yapacağız. Bunu sorgulayacağız. Egemenliğin sorgulanması nereye kadar giderse. Bu Yunanistan’a bağlı bir olay ve AB’nin de bu yanlışı görmesi gerekiyor. Bu yanlışta direnmemesi gerekiyor. Yani hakkaniyetli bir boyutta olaya yaklaşması gerekiyor. ‘Yok 3 mil senin, ana karadan 3 mil sonra başlar benim haklarım’ gibi bir olay kabul edilir gibi bir şey değil. Türkiye buna rıza gösteremez, göstermeyecektir.
SEN KİM OLUYORSUN?: Kıbrıs konusunda da AB yanlış yaptı. 46 yıldır sabrediyoruz. Çözüm bulunabilir adada diye. Hani şimdi azınlık falan diyorlar ya Türklere, ya kardeşim azınlık diye bir şey yok. Adanın asıl sahibi Türklerdir. Sürekli oyunlar oynandı. Bugün masada ne var? ‘Efendim biz güven artırıcı önlemler sunduk’. Çayın taşı ile çayın kuşunu vurmak. ‘Maraş’ı bize ver Ercan Havalimanı’nın kullanımına müsaade edelim’. Maraş kimin? Kuzey Kıbrıs’ın. Ercan Havalimanı kimin? Kuzey Kıbrıs’ın. Sen kim oluyorsun? Bu nasıl bir zihniyettir. Bu nasıl bir ukalalıktır. Nasıl had bilmezliktir.
OYUNLARDAN VAZGEÇ: Sürekli oyunlarla yeni şeyler denemenin bir anlamı yok. Oyunlardan vazgeç. Konuşacağınız yer Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti’dir. Konuşursunuz, iki egemen eşit devlet olarak, haklar eşit olarak ve adanın kaynaklarının da adil şekilde paylaşımının sağlanabileceği bir yapıda bir çözüm aranabilir. Yani daha somut alanlarda işte bu hidrokarbon kaynaklarının paylaşımı olabilir, elektriktir, sudur benzeri konularda somut işbirlikteliklerini değiştirebilecek şekilde tedbirler, önerilerle. Türkiye bunlara açıktır.
YENİ TEKLİFLER OLABİLİR: Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de bunlar için çalışıyor zaten. Bunlarla ilgili her zaman yeni önlemler yeni teklifler gelebilir. Tüm alanlarda olabilir daha somut iş birlikteliği. Paket olarak açıklandığı zaman göreceksiniz. Ama daha somut iş birliği alanlarından bahsediyoruz. Güven böyle oluşur. Hidrokarbon kaynaklarını gerekirse bu bir çatışma alanı değil aslında birlikte hareket alanı olabilir, barışın sembolü olabilir. Savaşın veya çatışmanın değil. Türkiye olarak biz diyoruz ki bir komisyon oluştururuz. Nerede kiminle arayacağını da burası karar verir ve birlikte aranır. Ve adanın gelişmesine burada ki insanların refahına bir vesile olur bu.
TÜRKİYE’SİZ OLMAZ: (Avrupa’ya gaz taşınması) Türkiye’nin içinde olmadığı bir projenin hayata geçirilmesinin mümkün olmadığını biz hâlâ görüyoruz ve bunu zaten taraflarla konuşuyoruz. Taraflarda bizimle konuşuyor zaten bu konuyu. Bu bizim gerek İsrail ile gerekse de bölge ülkeleriyle görüştüğümüz konular.
MARAŞ’TA NE YAPILACAK?: Kapalı Maraş canlandı. 500 bini geçmiş ziyaret edenlerin sayısı. Maraş’la ilgili mülk sahibi olan Rumların bölgeye ilgisinin arttığını görüyoruz. Şimdi ileri adımların atılma safhasıdır. Hayalet şehir orada yaşanan sıkıntıların resmidir aslında. Bir canlı müze gibi. Belki o şekilde kullanılsa milyonlarca turistin gelebileceği bir yer. Rumların, Kıbrıs Türklerine neler yaptığının canlı şahididir Maraş. Belki o şekilde değerlendirilebilir. Burası barışın sembolü olacak şekilde, mülkiyet haklarına riayet edilecek şekilde ileri adımlar atılarak değerlendirilmelidir. Hayalet şehir olmaktan kurtarılmalıdır. Kuzey Kıbrıs burayı 100 yıl daha boş mu tutacak? (Bu haliyle korunup turizme açılması mı planlanıyor? sorusu üzerine) O olursa aslında muhteşem olur, güzel olur. KKTC’nin her türlü çalışması var. Olursa biz sonuna kadar destek veririz. Bizim hedefimiz hayalet şehir olmasından ziyade ekonominin canlandığı refahın canlandığı ve barışa katkı sağlayan bir şehir.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay KKTC ziyaretinde Milliyet’e konuştu.
‘Türkiye’nin boş laflara karnı tok’
İSVEÇ VE FİNLANDİYA: Madrid zirvesi bizim için kritik bir tarih değil. Şimdi sizin güvenliğinize göz dikmiş terör örgütlerine sonuna kadar destek veren ülkelerin bizim sınırlarımızı, güvenliğimizi koruması diye bir şey veya bu konuda ki hassasiyeti düşünülebilir mi? Yani bunun böyle olacağını düşünürsek biraz safça hareket etmiş oluruz. Bu saflığı biz bir defa yaptık. Yunanistan ve Fransa’da yaptık. Yarın İsveç ve Finlandiya konusunda da aynı saflığı göstersek, ‘ama biz size söz vereceğiz’. Yunanistan ve Fransa olarak da söz vermiştiniz, ne oldu? Türkiye’nin bu tür boş laflara karnı tok diyoruz. Aslında biz diğer üyelere de bir mesajı iletmeye çalışıyoruz.
UYANIN ARTIK DİYORUZ: Uyanma zili, çağrısı gibi düşünün. Uyanın artık biz rahatsızız, bunu size anlatmaya çalışıyoruz. ABD’ye de bunu anlatmaya çalışıyoruz. Böyle bir müttefiklik anlayışı olamaz. Yani sadece ben senin güvenlik çıkarlarını düşüneceğim ama karşılığında sen benimkini yok sayacaksın. Böyle bir şey olmaz. Terör örgütlerini destekleyeceksin, sınırlarımızdan bize saldırmasına göz yumacaksın, silah yardımı yapacaksın ve biz buna ses çıkarmayacağız. Yetmedi NATO şemsiyesi altında birlikte olduğunuz ülkelerin size karşı ambargo koymasını ne ile izah ederseniz. Bu kabul edilebilir bir şey mi? (Yazılı tarih aşamasına gelindi mi? sorusu üzerine) Türkiye’nin endişelerinin anlaşıldığı aşama diyelim biz buna. Ama bizi tatmin edecek somut ileri adımlar, henüz o aşamaya gelinmiş değil.