Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       OKUL heyacanı bütün yurdu sardı. Kayıtların ardından öğretim kurumları da eylülün ilk haftasından itibaren bir bir açılmaya başlayacak...
Kayıtlarla birlikte, her yıl olduğu gibi "zorunlu bağışlar" yine gündemde. Son günlerde telefonlarımız en çok bu yüzden çalıyor. Velilerden çoğu ağlamaklı. 50 milyon, 100 milyon isteniyor. Bu parayı nasıl ödeyeceğiz sıkıntısı içerisindeler...
Bir yandan çocuklarının okumasını istiyorlar, öte yandan onlara daha iyi eğitim olanağı sunamamanın çaresizliğini yaşıyorlar. Anne, baba olarak yoksulluğun acısını belki de ilk kez böylesine ağır yüreklerinde hissediyorlar.
Bırakın özel okulları, iyi bir devlet okulunuda okumanın maliyeti de, çok ama çok yüksek. Bu yükün altından kalkabilecek belki yüz binlerce aile var. Ama yüz binlerce aile de var ki, 3 - 5 milyon lirayı bile ödeyecek güçte değil. Veliyi zorunlu bağışa zorlayanların en azından bu ayrımı yapmaları gerekir. Ama maalesef pek duyarlı oldukları söylenemez.
Okulların devletten aldıkları ödenekle ayakta kalmaları mümkün değil. Veli katkısına mutlaka ihtiyaçları var. Ayrıca yerel yönetimlerin, Batılı ülkelerde olduğu gibi kendi ilçelerindeki öğretim kurumlarına ekonomik destek sağlamaları da olmazsa olmaz bir kural. Ama bir türlü mesafe kaydedilemiyor.
Zorunlu bağış konusunda Milli Eğitim Bakanlığı'nın tutumunu ise anlamak mümkün değil. Kamuoyuna karşı, bırakın zorunlusunu, kesinlikle bağış söz konusu değil mesajı verirken, okul müdürlerine bildiğiniz gibi davranın şeklinde destek veriyorlar.
Okul müdürleri veliyle bakanlık arasında sıkışmış durumda. Bu kadar da para istenir mi diye hangi okul müdürünü arasak, dertli mi dertliler. Veli gibi onlara da hak vermemek imkansız. Okulların açılmasına üç hafta kaldı. Sağlıklı bir öğretim ortama için yüz milyonlarca lira gerekiyor. Ama bakanlıktan beş kuruş para gelmiyor. Bağış konusunu velinin isteğine bıraktığımızda da, en varlıklısı bile elini cebine atmıyor. Eğer biz de boşversek, olan çocuğa oluyor diyorlar...
8 yıllık kesintisiz eğitimin ilk uygulaması bu yıl gerçekleşecek. 5. sınıfı bitirenler, bu yıl 6. sınıfa gitmek zorunda. Bu konuda yasal zorunluluk gereği velileri, çocuğunuzu okula göndermezseniz, sizi hapse atarız gibi korkutma yerine özendirici tedbirlerin alınmasında sonsuz yarar var. Örneğin, yoksul ailelere, bırakın zorunlu bağış istemeyi, ekonomik destek sağlanmalı. Zaten Anayasa gereği ilköğretim zorunlu ve parasız. Yani bir ölçüde 8 yıllık eğitimin finansmanını devlet sağlamak zorunda. Bu aşamada devlet sadece parasız eğitim olanağı sunmakla yetinmeyip o yaş kuşağındaki tüm çocukların okula gitmelerine de olanak sağlamalıdır. Önlük, kitap, pabuç alamıyorsa onları da vermelidir. Hatta yakınında okul yoksa taşımalı eğitim örneğinde olduğu gibi gerekirse servis ücretini de ödemelidir.
Yoksa cehaletin faturası, bugünkünden çok daha ağır olur...




Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr