YÜKSEKÖĞRETİMİN, daha doğrusu gençliğin sorunlarını günlerdir yazıyoruz. Üniversiteye giren, giremeyen, mezun olan hepsi bin pişman. Sorunlar çözülmez mi, elbette çözülür. Ama el birliğiyle...
Hemen her konuda şuralar, sempozyumlar, üst düzey toplantılar yapılıyor. Ama gençliğin sorunları bir türlü ele alınmıyor. Gençler perişan, aileler mutsuz, trilyonlar havaya gidiyor, üniversiteler dökülüyor, diplomalı işsizlerin sayısı her geçen gün artıyor ama, sorunla ilgilenen maalesef yok.
Gelecek hafta, Gençlik Haftası. 19 Mayıs da, gençlerin bayramı. Örneğin gelecek hafta içerisinde Cumhurbaşkanı Demirel, gençlerle ilgili tüm yetkilileri bir araya toplayarak, "Gençlerimizin moralini bozan sorunlara acil çözüm getirin" talimatı veremez mi?..
Bu toplantıya kimler katılabilir? Örneğin: Başbakan, parti liderlerinin tümü, Genelkurmay Başkanı, Milli Eğitim Bakanı, gençlikten sorumlu Devlet Bakanı, Çalışma Bakanı, Maliye Bakanı, DPT Müsteşarı, YÖK Başkanı, işçi, işveren, meslek odaları temsilcileri, Üniversitelerarası Kurul Başkanı, YURTKUR Genel Müdürü ve diğer üst düzey ilgililer...
Böyle bir toplantı, bir anlamda genişletilmiş bir Milli Güvenlik Toplantısı olacak. Olmalıdır da. Eğer, gençliğimizi, son yıllarda olduğu gibi serseri mayın haline getirirmeye devam edersek, nerde ne zaman patlayacağı belli olmaz! Kurumlar, bugüne kadar gençlikle ya hiç ilgilenmedi ya da öncelikle kendi çıkarlarını gözetti. Siyasi partilerden tutun, bakanlara kadar herkesin yaklaşımı böyle oldu.
Gerek aile, gerekse devlet için eğitilmemiş, işsiz güçsüz, bozuk moralli bir gençten daha büyük bir baş ağrısı olamaz. Ve bu gençlerden, bizde milyonlarcası var...
Gençliğin yükseköğretim ve istihdam sorunu, artık tek başına bir partinin ya da bir bakanlığın çözebileceği bir iş olmaktan çoktan çıktı. Kesinlikle üst düzeyde bir konsensüs gerikiyor. Gençlerin geleceğinin tartışıldığı bu zirvede örneğin şu konular tartışılabilir:
* Üniversite önündeki yığılma nasıl eritilir?
* Mesleğe yönlendirme ne zaman ve nasıl başlatılır?
* Dershanelere ve yurtdışına giden trilyonlar, nasıl sistem içine çekilebilir?
* Diplomalı işsizler yetiştiren fakülteler nasıl reorganize edilir?
* Askerlik kanununda ne gibi yeni düzenlemeler yapılabilir? Örneğin meslek yüksekokullarına ilişkin.
* Çağdaş ülkelerde olduğu gibi işverenlerin meslek adamı yetiştiren kurumların finansmanını sağlamaları nasıl gerçekleşebilir?
* İki yarıyıllı sistemden, üç yarıyıllı sisteme geçilemez mi?
* Akreditasyon ve yeterlilik sınavları ne zaman başlayacak?
* Politik amaçla üniversite açılması nasıl önlenir?
* Kredi ve burs sistemi geliştirilerek öğrenciler tarikatların ve diğer odakların kucağına düşmekten nasıl kurtarılır?..
Örnekler daha da artırılabilir. Önemli olan uzun vadeli, kalıcı kararların alınması ve uygulanması. Bu da ancak devlet zirvesiyle gerçekleşir...
Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr