Eğitimde fırtınalar esiyor. YÖK ve ÖSYM ise hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ediyor.
Üniversitelerde geçen yılın neredeyse 4 katı kontenjan boş kaldı ama nedense kimsenin umurunda değil!
Aylardır, hatta yıllardır öğrenciler okul yüzü görmedi, açıklanan öğretim yılı takviminde onca eğitim açığına rağmen okula gidilen gün sayısının tatillerden daha az!
En az üç beş ay, haftada altı gün eğitim yapılıp, ilk bir ayı önceki yılların eksik bilgileri için telafi eğitime ayırmak gerekirken, üstüne üstlük bir de ara tatil verildi!..
2021-2022 eğitim-öğretim yılı takvimine göre ilk ders zili 6 Eylül’de çalacak. 1’inci dönem ara tatili 15-19 Kasım, yarıyıl tatili 24 Ocak-4 Şubat, 2’nci dönem ara tatili ise 11-15 Nisan tarihleri arasında olacak. Karneler de 17 Haziran 2022’de dağıtılacak.
Kontenjan açıkları
Kontenjan dağılımının liselerde olduğu gibi üniversitelerde de adil ve öngörülü bir şekilde yapılmadığı bir kez daha ortaya çıktı.
Üniversite kapısı önünde 2.5 milyon aday varken neredeyse 250 bin kontenjan boş kalacak!
ÖSYM, her yıl yerleştirme sonuçlarıyla birlikte açıkladığı sayısal verileri neden hâlâ açıklamıyor?
Kaç kontenjan açığı var ve bunların alanlara göre dağılımı nasıl?
Hemen her aday gibi kamuoyu da bu detayları ayrıntılarıyla bilmek istiyor.
Kontenjan açığı, adaylar tercih etmediği için mi oluştu yoksa ilgili puan türünde yeterince aday olmadığı için mi tavan yaptı?
Barajı aşan yeterince aday yoksa bu kontenjanlar göz göre göre boş mu kalacak?..
Merak edilen konu çok fazla. Örneğin, geçen yıl 57 bin olan kontenjan açığı, bu yıl neden 195 bine çıktı?
Nerede hata yapıldı?
Kazanıp da kayıt yaptırmayanlarla birlikte bu sayı, 250 bine çıkarsa nasıl doldurulacak?..
Bu yıl, puanlar gibi sıralamalar da adeta çakıldı.
Puanlarda 70’e, sıralamada ise on binlere varan düşüşler gerçekleşti.
Tamam, sorular zordu ama bu kadar düşüş normal mi?
YKS sorularının bu kadar zor olmasının ölçme değerlendirme açısından doğru olmadığı iddiaları bu durumda haklılık kazanmış olmuyor mu?..
Bazı fakültelerin hiçbir ön araştırma yapılmadan açılmasına kim, nasıl izin verdi?
Tek tercih bile almayan programlar hiç araştırılmayacak mı?
Üç katı personel!
Peki, öğrencinin isyanına kim cevap verecek: “Fakültemize sadece 4 kişi yerleşti. 30 kişilik kontenjanı vardı. Bölüm adı Uluslararası Ticaret ve Lojistik. Fakültede tek bölüm var. 15 personel, 5 öğretim üyesi ve bir güvenlikçi görev yapıyor. Aylık masrafı 100 bin TL.”
Üniversite sayısı artmasın mı, elbette artsın ama milli servet de boşa gitmemeli.
Bazı vakıf üniversiteleri derin hayal kırıklığı yaşıyor!
Doluluk oranları dibe vuranlar var!
Devlet üniversitelerinde de durum farklı değil!
Bir kez daha ısrarla soruyoruz: Onlara bol keseden bu kadar kontenjanı kim verdi?
İlgili kurumlar, şimdi değilse ne zaman konuşacak?
Ne olur, artık şunu kabul edelim: Kontenjanlar, öğrenciler başarısız olduğu için değil başta sınav ve yerleştirme sistemi nedeniyle ve özellikle de öngörüsüzlük yüzünden boş kaldı.
Ve birileri, YÖK ve ÖSYM’ye, çocuklarımız adına mutlaka hesap sormalıdır!
Kontenjanın yarıdan fazlası ya da yarıya yakını boş kalan üniversitelere yapılan yatırımlar, boşuna değil mi?
Boş kalan yerlere, adeta diploma fabrikasına dönüşen yükseköğretim kurumları yerine üretime ve ihracata yönelik fabrikalar kurulsa daha iyi olmaz mı?
KDV oranı
Yüzde 8’lik KDV geçen yıl olduğu gibi bu yılda kayıtlar başlamadan yüzde 1’e çekilmeli ve veliler bir ölçüde rahatlatılmalıdır.
Velilerin, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da bu indirime fazlasıyla ihtiyacı olduğunu özellikle hatırlatmak isteriz...
Eğitim, öyle ya da böyle asla ticaret kapısı olmamalıdır!
Özetin özeti: Eğitime ve gençliğe destek, geleceğe yatırımdır! Emek ve kaynak israfı ise “vicdansız”lıktır!..