Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       TÜRKİYE'de hep kısır çekişmeler olmuyor. Sessiz sedasız, önemli sorunlar da masaya yatırılıyor. Bunlardan biri de önceki gün Ankara'da gerçekleşen Türkçenin zenginleştirilmesine ilişkin bir toplantıydı. Pek çok ilgili kurumun katıldığı toplantıda sorunlar bir kez daha dile getirildi. Hatta öyle bir hal aldı ki, "Biraz da çözüm üretilse" noktasına gelindi ve bu konuda en duyarlı kurumlardan ikisi olan Ankara Üniversitesi Dil Öğretim Merkezi TÖMER ile TRT'nin ortak programlar yapması kararlaştırıldı.
Dil zenginliği ile ülkelerin kültürel zenginliği birbirine paralellik sağlıyor. Dil de tüm canlılar gibi yaşayan bir varlık. Beslenmesi ve çoğalması gerekiyor. Ama heyhat...
İngilizcede 715 bin, Almanca'da 500 bin sözcüğe karşı Türkçede 50 bin sözcük var. Onun da pek çoğu kullanılmıyor. Yine bir başka araştırmaya göre ABD'deki bir ilköğretim 5. sınıf öğrencisinin anadil kitabında 90 bin sözcük yer alırken, bu sayı Türkiye'de sadece ve sadece 28 bin tane. İlköğretim 1. sınıflarda ise durumumuz daha da vahim. ABD'li bir çocuk okula 12 bin, Fransız 9 bin, Alman 4 bin, İtalyan 12 bin sözcükle merhaba derken, bizim çocuklar 6 bin sözcükte kalıyor.
Kavram öğretimi bazında bakıldığında da durumumuz pek parlak değil. Öğrendiği sözcükleri kavrama dönüştürme oranları büyük farklılıklar taşıyor.
Rakamların ötesine geçip, dildeki üretkenliğimize baktığımızda da karşımıza sevindirici tablolar çıkmıyor. Dilin zenginleşebilmesi için sürekli yeni sözcüklerin üretilmesi gerekiyor ki, bu konuda da çok yavaşız.
İşte bu noktada TRT / TÖMER işbirliği gündeme geliyor. Ortaklaşa gerçekleştirilecek bir yarışma programında, yabancı sözcüklere karşılık, Türkçe sözcükler üretilecek. Kazananlara da bilgisayardan, otomobile kadar büyük ödüller verilecek.
Türkçenin zenginleştirilmesi için beyin jimnastiği yapılan Ankara'daki toplantıda başka kararlar da alındı. Ne kadarı hayata geçecek hep birlikte göreceğiz. Ama şunun altını da çizmek gerekir ki, toplum, her konuda üretken olmadan dilde de üretken olamaz.
Alınan kararlar çerçevesinde ilköğretim okullarına Fonetik / Diksiyon / Konuşma adı altında dersler konulabilecek mi?.. Ayrıca, Türkçeyi doğru kullanma konusunda yeterlilik belgesi mecburiyeti ciddiyetle ele alınabilecek mi? Bu eğitimi kim verecek? Yeterliliği olmayanların mikrofon karşısına çıkmaları nasıl önlenecek?..
Bazı konular vardır ki, görünürde hiçbir sorun teşkil etmiyor gibi yaşamın içinde akıp gitseler de, ileride derin yaralar yaratırlar. Dildeki kısırlaşma da böylesi bir konu. Türkiye'de bir sorunlar sıralaması yapılsa, ilk 100 sorun arasına dildeki yozlaşma, kısırlaşma kesinlikle girmez. Girmediği için de duyarlı çevrelerin dışında çözüm arayışları olmaz. Ta ki duyarlı bir devlet adamı konuya el atıncaya kadar... Ama bugünlerde öylesini bulmak o kadar zor ki!..




Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr