Üniversi- telerde, Fizik, Kimya, Matematik, Biyoloji, Psikoloji, Felsefe, Mantık, Sosyoloji ve daha pek çok bölüm kapatıldı ya da öğrenci sayıları minimuma indirildi. Çünkü öğrenci bulamıyorlarmış!
Peki niye?
Çünkü ülkemizde temel bilimlere verilen değer sıfır.
Yıllarca temel bilimler olmadan üniversite açılmaz dedik, her yere açtık, mezunları işsiz bıraktık, şimdi de hepten kapatıyoruz.
Peki, temel bilimler olmadan ilim, bilim, teknoloji, AR-GE, üniversite olur mu? Kesinlikle hayır!
O halde YÖK bunu bilmiyor mu? Bilmiyorsa iktidar bunun farkında değil mi? İktidar da görmüyorsa, muhalefet nerede?
İlim, bilim siyasetin umurunda değilse devlet nerede?
Onun da umurunda değilse, üniversiteler, bilim insanları, TÜBİTAK, TÜBA benzeri bilim kurulları, bilim kurumları bütün bu olup bitenleri görmez mi, bindikleri dalın kesildiğinin farkına varmazlar mı?..
Kelin merhemi olsa başına sürer misali, biz yetişkinler, bütün bu gelişmelerden haberdar değiliz ya da üç maymunu oynuyoruz ama gençler olayın fazlasıyla farkında.
İşte size bilim, bilim, bilim diyen bir gencimizin feryadı, umarız bu feryat, Ankara’da bir karşılık bulur!
YÖK ne yapıyor?
Ben Biyokimya’da yüksek lisans yapan bir mühendisim.
İçimden hep ikinci üniversite okumak geçiyor ama çocukluğumdan beri yakamı bırakmayan “şansızlık” şansına sahibim.
YÖK, geçen yıl “olağanüstü” bir karara imza atarak, birkaç üniversite hariç bütün üniversitelerin Fizik, Kimya, Biyoloji bölümlerini kapattı.
Hocaları ise ya ön lisans bölümlerine verdiler ya da odalarında pinekliyorlar.
Pinekliyorlar diyorum; çünkü öğrenci olmayınca “hocalık” olmaz.
Laboratuvara girip çalışsanız dahi öğrenci olmayınca o aşk, şevk olmuyor...
Lisans öğrencisi alımı olmayan bazı fakülteler tek tük mastır öğrencisi alıyor. Bu gidişle, birkaç seneye o da biter...
Tabii asıl mesele, bu alanların artık “rağbet” görmemesi!
Matematik, Fizik, Kimya ve Biyoloji’ye öğrenci gelmiyor, o zaman “dükkânı kapatalım” gidelim..
Böyle bilim olmaz, böyle bilim yapılmaz...
Günümüz teknolojisinin tamamı 3 bilim dalı üzerine oturur; Fizik, Kimya, Biyoloji. Bu bilim dalları da Matematiksiz olmaz elbette!
Siz, “Bunlara öğrenci gelmiyor” diyerek bölümleri mühürlerseniz, yeni Aziz Sancar’lar da yeni Fikrettin Hoca’lar da beklemeyin...
Elbette realist olmak lazım, her Fiziğe gelen, Nobel alacak diye bir kaide yok ama içlerinden birinin hatta birkaçının almayacağını kim garanti edebilir!
Taşra üniversitesi diye Atatürk Üniversitesi’nin Fizik bölümü kapalı ama Atatürk Üniversitesi’nden kendi alanında dünyaca ünlü bilim insanları yetişiyor. Mesela Fikrettin Hoca ile aynı dönemlerde Atatürk Üniversitesi’nde, Ziraat okumuş Bahri Karaçay Hoca, Nobel’i alabilecek birkaç Türk bilim insanından biri deniliyor.
Bilime hakarettir!
Adını şimdi hatırlayamadığım Bingöl Üniversitesi Kimya bölümünden genç bir akademisyenimiz gelecekte Kimya alanında dünyanın sayılı bilim insanlarından biri olacak.
Muhtemelen, yine Atatürk Biyoloji’den genç bir hoca daha kendi alanında şimdiden dünyanın en tanınmışları arasında.
Açın Fizik, Kimya, Biyoloji, Matematik bölümlerini, bırakın 8-10 öğrenci gelsin ama gelsin.
O bölümde kadrolu olan hocalar da daha istekle çalışır, belki bir öğrencisiyle el ele verir de ülkemizin bilimi için çok güzel işler başarırlar, bilemezsiniz ki...
YÖK neden inat ve ısrarla bu bölümleri kapalı tutuyor.
Temel Bilimler olmadan üniversite nasıl gelişecek, nasıl üretecek?
Açıkçası, halk eğitim kursuyla verilen kurs programlarını meslek yüksekokullarında “program” diye açıp, insanoğlunun bugüne kadar el ele verip belki de başardığı en büyük bilim alanı olan Fizik, Kimya, Biyoloji ve Matematiği kapatmak, bilime hakarettir...
YÖK inşallah bu yanlışından döner de ülke için iyi bir şey olur...
Aslında, bir şey değişeceğini, bölümlerin açılacağını hiç sanmıyorum ama bizimki göle maya çalmak...
Özetin özeti: Gençlerimizi böylesi bir umutsuzluğa sevk etmeye, hiç ama hiç kimsenin hakkı yoktur!