YÜZ binlerce ailenin heyecanla beklediği üniversite sınav sonuçları açıklandı. Kazanamayanlar matem içinde. Kazananların hepsinin sevinçten havaya uçtuklarını söylemek ise biraz zor. Çünkü, yarıdan fazlası, istedikleri bölüme giremedikleri için daha şimdiden gelecek yılın hazırlıklarına başladı.
Sınav yarışına 1.5 milyona yakın öğrenci başvurmuştu. Bunlardan ilk 5 tercihine, yani en çok istedikleri bölüme girenlerin sayısı 10 bini geçmez. Anlayacağınız, YÖK Başkanı'nın hesaplamalarına göre sınav için haracanan bir milyar dolar (273 trilyon lira) ve gençlerin onca çabası, sadece 10 bin kişiyi sevindirmek için. Yeni sınav sistemi bu savurganlığı önleyecek mi? Daha fazla genç istediği bölüme girecek mi? Hep birlikte göreceğiz.
Bu arada, dershane konusunda nasıl bir tavır izlenmesi gerektiğine yönelik pek çok soru geliyor. Sanıyorum bu konu daha uzun süre tartışılmaya devam edecek.
ÖSYM ve YÖK'ün tek sınav konusundaki açıklamaları kesin. YÖK Başkanı "Biz artık bilgi hamalı öğrenciler istemiyoruz. Bilgiye nasıl ulaşabileceğini bilen öğrenciler arıyoruz. İnternet kanalıyla her türlü bilgiye, en kısa sürede ulaşılabilen bir çağda hala öğrencilerin kafasını bilgiyle doldurmak eğitim adına cinayetidir ve biz bunu istemiyoruz" diyor. Üniversite rektörleri de bu görüşte. Onlar da bilgi yükü altında ezilmiş yorgun öğrenciler değil, algılama ve yorumlama gücü yüksek öğenciler istiyor. ÖYS'nin kaldırılıp, ÖSS'de ısrar edilmesinin nedeni de bu.
ÖSYM ve YÖK, tek sınavın, içerik olarak ÖSS'nin aynı olacağını ısrarla söylüyorlar. Durum böyle olunca iki yıl, hatta bir yıl bile dershaneye gitmenin hiçbir anlamı kalmıyor. Dershanelerin daha önceki uygulamalarına bakıldığında bin saatlik kurslarda ÖSS için en fazla 150, 200 saat ayrılıyordu. Geri kalan sürenin tamamı ÖYS'ye yönelikti. Şimdi ne olacak? Kurs süresini 200, 300 saate mi indirecekler, yoksa öğrenciye bilgi bombardımanına devam mı edecekler?
Bu konuda dershaneler tam bir telaş içinde. Doğal olarak branş öğretmenlerinin çoğuna ihtiyaç kalmadı. Onların yerine hızlı düşünme yeteneğini geliştiren, muhakeme gücünü artıran, hızlı okumayı öğreten, rehberlik konusunda yönlendirici öğretmenler gerekecek. Kısa sürede bu değişimi gösterebilecekler mi merak ediyoruz. Öğrenci ve veli olarak dershane seçiminde sizin de önem vereceğiniz konu, bu hususlar olmalıdır.
Bu arada vakıf ve yurtdışı üniversitelerinden pis kokular gelmeye devam ediyor. Siz siz olun YÖK'e danışmadan bu üniversitelerden birine kayıt yaptırmayın. Örneğin YÖK'ün defalarca açıklama yapmasına karşın KKTC'deki üniversiteler 120 puanın altındaki öğrencileri 4 yıllık fakültelere almaya devam ediyorlar. Aynı şekilde kesinlikle tanınmayacağı açıklanan Yakındoğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi de öğrenci alıyor. Türkiye'deki vakıf üniversiteleri de boş kontenjanlarını doldurabilmek için öğrencileri yatay, dikey geçiş canbazlığı ile kandırmaya çalışıyor. İleride mağdur olmamak için, üniversitelerin size söylediklerinden çok, YÖK'ün sesine kulak vermenizi öneririz.
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr