OKUL ve evlerde son günlerde giderek yoğunlaşan bir sohbet konusu var: Şiddet ve argo.
Öğretmen ve anne - babaların bu tedirginliğinin kaynağı ise öğrenciler. Kendilerini bir gün Rambo, bir gün İnek Şaban, bir gün de maymun adam olarak gören çocuk ve gençlere, artık ne anne - babalar, ne de öğretmenler söz geçirebiliyor...
Çocuklarımızı, ağzı bozuk birer cavanar haline, ne veliler, ne de öğretmenler getirdi. Tek sorumlu var o da: televizyonlar.
Çizgi filimlerde şiddetten geçilmiyor. Sinema filimleri ve parodiler ise şiddetin, erotizmin, her türlü düzeysizliğin ve Türkçeyi adeta katleden argo konuşmaların bir demeti haline geldi.
Şiddet konusunda öteden beri bir şikayet vardı. Geçen yıl Yüzyıl Işıl İlköğretim Okulu ile bu konuda bir hayli mücadele verdik. Yazılı ve görsel medya kuruluşları bir bir ziyaret edilerek bu konudaki duyarlılık dile getirildi. Etkili de oldu. En azından kan revan görüntüler ve şiddet içerikli filmler azaldı.
Çeşitli okullardan bir grup öğrenci ve velinin bu yılki hedefi ise argo. Yani velilerin söylemiyle insanların yüzünü kızartan ve Türkçeyi yozlaştıran abuk subuk konuşmalar...
Veli ve öğretmenler, öğrencilerin Kemal Sunal ve Levent Kırca benzeri sanatçılardan çok etkilendiklerini, bu yüzden bu tür film ve programların öğrencilerin ayakta olmadıkları saatlerde yayınlanmasını istiyorlar.
Bu konuda bazı okullar geniş çaplı bir kampanya için şimdiden hazırlıklara başladı. Bu zincire daha pek çok okul ve velilerin de katılması bekleniyor.
Umarız giderek yükselen bu ses, gerekli yerlere kadar uzanır ve gelecek nesiller şiddet ve argo belasından biraz olsun kurtulurlar.
Argonun yayılmasında en etkili kaynaklardan biri de radyolar. Her ne kadar eskisi kadar ağzı bozuk olmasalar da, hala çok sayıda "ağzı bozuk" programcı, çocuk ve gençleri yönlendirmeye devam ediyor.
Argonun gelip yayıldığı bir başka mekan ise öğrenci servisleri. Öğrencilerin yeni öğrendikleri argo kelimeleri ve şakaları ilk uyguladıkları mekan olan servisler, küçüklerin büyüklerden etkilendiği ve taklit ettiği ilk durak oluyor. İkinci durak ise kantinler. Servislerden sonra her türlü şamatının sergilendiği kantinler de gözden ırak, gır gır adı altında her türlü düzeysizliğe zaman zaman da olsa ev sahipliği yapıyor.
Özetin özeti: Batılı toplumlar, özellikle televizyonların yarattığı bu kaosun sancılarını yıllarca önce yaşadılar ve çocuklarını kollayıcı önlem getirerek bu belalardan kurtuldular. İzlemesinler, dinlemesinler, taklit etmesinler işin en kolay yanı. İş işten geçmeden daha ciddi önlemler bekliyoruz! Ama RTÜK'ten değil...
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr