ÜNİVERSİTE giriş sınavı için geri sayım başladı. Yeni sisteme göre yapılacak tek aşamalı sınav, pek çok sorunu da beraberinde getirecek. Konuya duyarlı veli, öğrenci ve öğretmenler fazlasıyla tedirgin. Ne kadar başarılı olursa olsunlar, haklarının yeneceği kuşkusu içindeler. Onları rahatlatması gereken YÖK, ÖSYM ve MEB'den ise tek satırlık açıklama yok.
2 Mayıs'ta gerçekleşecek olan Öğrenci Seçme Sınavı'nda, hangi tür sorular sorulacağı konusunda hala her kafadan bir ses çıkıyor. YÖK ve ÖSYM'nin, "Daha önceki ÖSS'lerde ne sorulduysa, yine aynı tür sorular sorulacak" şeklindeki açıklamalarına karşın, nereden çıktığı belli olmayan söylentiler öğrencilerin kafasını karıştırmaya yetiyor.
Bu konuda YÖK ve ÖSYM'nin mi, yoksa öğrencileri daha çok çalışmaya zorlayan dershanecilerin mi haklı olduğunu 2 Mayıs'ta göreceğiz...
İçerik konusundaki belirsizlik, en fazla ilk 10 bine oyanayan başaralı öğrencileri etkiliyor. Aileleri, öğretmenleri ve kurs hocalarının en büyük yakınmaları bu konuda. "Sınav kolay olacak açıklamaları, tempolarının düşmesine neden oldu. Kendi hallerine bıraksak hiç ders çalışmayacaklar. Halbuki geçen yıl cin gibiydiler. Başarısız olmalarından korkuyoruz" diyorlar...
Öğrecilerin çalışma heveslerini kıran konulardan biri de, ortaöğretim başarı puanı'nın hesaplanmasındaki yeni durum. Öğrenciler, "Ne kadar çalışırsak, çalışalım, dilediğimiz fakültelere girmek mümkün değil" diyorlar. Haklılar. Sıradan bir devlet okuluna giden bir öğrenci soruların tamamını da yapsa, aynı durumdaki Anadolu lisesi, fen lisesi ya da kolejde okuyan öğrencilerin yüzlerce sıra gerisinde kalacak. Çünkü o okulların ÖSS ortalaması, kendilerinden 3 - 4 kat fazla öğrenci mezun eden klasik liselerden çok daha yüksek. Bu da ne kadar başarılı olursa olsun adayın kazanma şansını azaltıyor.
Şaşkın, üzgün, kırgın olan bir başka kesim ise meslek liseliler. Önümüzdeki ay yapılacak Milli Eğitim Şurası'nda YÖK tarafından gasbedilen haklarının yeniden alınması için çaba gösterecekler. Meslek lisesi öğrencileri de, ne kadar çok soru yaparsa yapsınlar, yarışa hep birkaç yüz bin kişinin ardından başlayacaklar.
Yeni üniversite sınav sistemi, daha önce de deflarca yazdığımız gibi bazı eksikleri olmasına rağmen öncekiden daha iyi. Ama zamanlaması yanlış. Bu yüzden herkesin alkışlayacağı sistem en ağır şekilde eleştiriliyor.
YÖK, ÖSYM ve MEB, tüm eleştirilere kulaklarını kapayarak, "biz yaptık oldu" dayatmasını sürdürüyor. Tepkinin bugüne kadar çok yoğun olmamasının nedeni adayların çoğunun hala durumdan haberdar olmaması. Ama sonuçlar açıklandığında kıyamet kopacaktır.
İşte bu noktada önemli olan olayların kriz noktasına gelmeden çözülmesidir. 16. Milli Eğitim Şurası, bu konudaki son fırsattır. Şurada da bu konudaki şikayetlere kulak tıkanırsa, kriz geliyorum diyecektir...
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr