EĞİTİM - Sen, yani Eğitim Bilim ve Kültür Emekçileri Sendikası, 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü protesto ediyor. Protestoyla da kalmayıp kutlayanları da eleştiriyor. Sanki onlar "kutlanmasın" deyince, tüm kamuoyu arkalarından gidecekmiş gibi... Eminim yanıldıklarını bugün bir kez daha görecekler...
İnsanlar ve kurumlar, yüzde yüz haklıyken, ancak böylesi yanlışlarla haksız duruma düşebilirler. 24 Kasım'a karşı çıkmak, Eğitim - Sen'e ne kazandırır ki, böyle bir çatışma içerisine giriyorlar. Anlamak mümkün değil...
İlla da bir eylem yapacaklarsa, illa da bir tepki koyacaklarsa, bu 24 Kasım Öğretmenler Günü için değil, yaz - boz tahtasına döndürülen eğitim sistemimiz, öğretmen yetiştirme yöntemimiz ve yoldan geçenin öğretmen yapıldığı çarpık anlayış olmalıydı.
Eğitim - Sen, Öğretmenler Günü'nün 24 Kasım'da kutlanmasını, 12 Eylül'ün bir dayatması olarak görüyor. Onun için karşı çıkıyor. Oysa 24 Kasım, Atatürk'ün Millet Mektepleri Başöğretmenliği'ni kabul ettiği gün. Askerlere, özel bir gün olarak 24 Kasım'ı seçtikleri için kızmak yerine, belki de kutlamak gerekir.
Büyük Atatürk, bir daha hayata gelseniz, ne olmak isterdiniz, sorusuna, gönlünde yatan mesleğin öğretmenlik olduğunu bugünkü gibi yine bir 24 Kasım'da söylemişti. O yüzden 24 Kasım yanlış değil, doğru bir gün...
Eğit - Sen'in bu tavrı, radikal dincilerin tavrıyla ortak yönler taşıyor. Onlar, Batı'ya kızıp lanetler yağdırırken, ürettiklerini kullanmaktan hiç gocunmuyorlar. Eğitim - Sen'ciler de askeri yönetime kızıp, alkışlamaları gerekenleri protesto ediyorlar.
Eğitim - Sen, oldu olacak öğretmenevlerinin kapatılması için de kampanya başlatsın. Çünkü onlar da 12 Eylül döneminde açıldı. Dahası aynı dönemde başta okul ve yurt olmak üzere binlerce öğretim kurumu da hizmete girdi. Oldu olacak onlar da kapatılsın. Belki içleri rahat eder...
Eğitim - Sen, bugüne kadar eğitim adına pek çok doğru işe imza attı. Ama performansını eğitimden çok örgütlenme konusunda harcadı. Dernekleşme, sendikalaşma hep eğitimin önüne geçti. Kafamda hep şu sorunun oluşmasına neden oldular: Bunların amacı eğitimin, öğretmenin, okulların iyişleştirilmesi mi, yoksa örgütlenme mi?..
Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yapılan protestoda atılan sloganlar şöyle:
Sadaka değil, eğitime bütçe. Cezalar sürgünler geri alınsın. Paralı eğitime hayır. Toplu sözleşme hakkımız, grev silahımız. Söz, yetki, karar çalışanlara.
İçinde daha iyi eğitime, öğretmenin yeniden saygınlığa kavuşmasına ilişkin tek bir slogan yok...
Daha fazla demokrasi, daha fazla örgütlülük, yönetenlere karşı daha fazla özerklik, elbette hepimizin ortak arzusu. Ama bunu yaparken, siyasilerin öğretmeni pazarda limon satar duruma düşürmesi gibi, protesto adı altında polisten dayak yer duruma getirmeyelim.
Öğretmenler ayak altına alınıp dayak atılacak, görüşlerini dile getirdiler diye hapse atılacak kişiler değil, elleri öpülesi baş tacımızdır. Bu yüzden, iki Eğitim - Sen yöneticisini 18'er ay hapisle cezalandırmak, en az onların 24 Kasım'a karşı çıkmaları kadar yanlıştır.
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr