Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Hemen her gün onbinlerce servis aracı, onbinlerce kilometre yol katediyor. İçlerinde mini minnacık öğrenciler dolu. Sabahın köründe, daha gün doğmadan yollara çıkıyor, akşamın alaca karanlığında evlerine dönüyorlar.
Fabrikada çalışan işçiler, memur anne babalar, öğretmenler, özel iş sahipleri, esnaf bile bu kadar eziyet çekmiyor. Kim sabahın 6'sında kahvaltı etmeden yollara dökülüyor? Kim gık demeden sanki çekilesi bir cezaymış gibi böylesine bir eziyeti kabulleniyor?.. Sadece ve sadece mini minnacık öğrenciler...
Başta anne - babalar, öğretmenler, yöneticiler, psikologlar, doktorlar olmak üzere kime sorsanız, "Olmaz böyle şey. Bu yanlış hemen düzeltilmeli" diyor. Ama bu arada kanayan bu yara kronikleşerek devam ediyor.
Haber bültenleri ve gazeteler dün Edirne'de yaşanan servis faciasıyla doluydu. 20 kişilik servise tıkış tıkş doldurulan 38 öğrencinin geçirdiği kazanın kanlı görüntüleri yürek parçalıyordu. 6'sı oracıkta yaşamını yitirdi. Onlarcası da yaralı. Hepsine acil şifalar diliyoruz...
Krizden sonra sorunları masaya yatırma alışkanlığımız bu kez de kendini gösterdi. Bugüne kadar öğrenci ve servis konusuna duyarsız ne kadar kurum, yayın organı ve uzman varsa hepsi ahkam kesmeye başladı. Bu arada devlet büyükleri de ortaya çıkıp "Servis sorunlarını biliyoruz. Önlem paketi hazır. En kısa zamanda uygulamaya konulacaktır" yönünde demeçler verirlerse hiç şaşırmayın.
Bu işin en büyük kabahatlısı veliler de, yine kendilerini haklı gösterebilecek bir dizi mazeret ileri sürüp "Herşey çocuklarımızın iyiliği için. Ne yapıyorsak onlar için" diyeceklerdir.
Milli Eğitim yetkilileri ise lütfen hiç konuşmasınlar. En az veliler kadar onların da bu facida sorumluluğu var. Hemen her alanda olduğu gibi bu konuda da müthiş duyarsızlar. Umarız son kaza akıllarını başlarına getirir. Getirmek de zorunda. Çünkü servis konusu bugüne kadar sadece büyük kentlerin bir sorunu olarak algılanıyordu. Oysa taşımalı eğitimin yaygınlaşmasıyla kırsal yörelerde de binlerce servis aracı dağda, bayırda öğrenci taşımacılığı yapıyor.
Önceki yıllarda İstanbul için yapılan bir araştırma vardı. Servis ücretlerine harcanan para İstanbul'un yatırım bütçesinden daha fazlaydı. Ayrıca, veliler servis için harcadıkları paraları en yakınlarındaki okullara harcamış olsalar, onca eziyetle gittikleri okullardan daha iyilerini yaratabilirlerdi. Ama pek çok ciddi çözüm önerisi gibi bu araştırmanında üzerinde durulmadı.
Türkiye'nin yoğun gündemi içinde servis sorunu birkaç gün sonra yine unutulup gidecek. Ama hiç olmazsa şu günlerde ciddi bazı yaptırımlar uygulamaya konulabilinir. Örneğin:
* Kemer takma zorunluluğu mutlaka getirilmelidir.
* Koltuk sayısının üzerinde öğrenci bindirilmemelidir.
* Yoculuk bir saati geçmemelidir.
* Koloriferi, kıliması olmayan araçlara servis izni verilmemelidir.
* Hostes zorululuğu getirilmelidir.
* Çok erken saatlerde olmamalı ve geç saatlere sarkmamalıdır.
* Her sokakda olmasa bile her mahallede, her ilçede cazibe merkezi okullar yaratılmalıdır.




Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr