EĞİTİMDE en etkili yöntem, sizce hangisi? Ödül mü yoksa ceza mı?..
Eğitim dediysek illa da okuldaki eğitim değil. Evdeki eğitim de çok önemli...
Örneğin öğretmenseniz sınıf içi otoriteyi nasıl sağlıyorsunuz? Ya da anne - babaysanız, evdeki düzeni neyin üzerine kurdunuz? Sevginin mi, korkunun mu?..
Türk eğitim sisteminde, sınıf içi otoriteyi sağlamada geleneksel yöntem hiç tartışmasız dayak ya da not silahı. Eskiden falaka vardı, şimdi dayak.
Şiddete dayalı cezalandırma yöntemi, son yıllarda medyada tartışılır hale gelince, öğretmenler artık dayak atmaktan korkar hale geldi. Çocuklarını "eti senin, kemiği benim" mantığıyla öğretmene teslim eden velilerin sayısı da yok denecek kadar azaldı...
Ama çocukların haylazlığı bitmiyor. Aksine televizyondan kaptıklarıyla, iyice ele avuca sığmaz oldular. İşte bu aşamada, cezayla ödüllendirme arasında ikileme düşen öğretmen ve anne - babalara büyük görevler düşüyor.
Çağdaş eğitim sistemlerinde ceza, çoktan kendisini tarihin tozlu raflarına bıraktı. Şimdi varsa yoksa, ödüllendirme. Temel felsefe öğrencinin bilmediklerini, başaramadıklarını değil, yeteneklerini ve bildiklerini değerlendirmektir. Oysa bizde öğrencinin başardıkları değil, hep başaramadıkları dikkate alınarak cezalandırılır. Bu cezalandırma sürecinde en önemli silah nottur. Bazen sınıfta bıraktırır, bazen de okuldan attırır.
Öğretmenlerimiz nedense her öğrencinin başarılı olabileceği bir alanın olduğunu genelde unuturlar. 10, 15 derten geçen bir öğrenci, dünyanın hiçbir yerinde tek dersten kaldı diye eğitim sisteminin dışına itilmez. Ama bizde çok kolay itilebiliyor. Örneğin, ABD üniversitelerinde atılma yok. Öğrenci aldığı kredi çerçevesinde bir başka bölüme kayabiliyor. Yani amaç öğrenciyi kazanmak olunca, her türlü kapı açık bırakılıyor. Ha bu tembellik mi getiriyor? Kesinlikle hayır. En umutsuz öğrenci bile başarılı olabileceği bir alanın bulunduğunun farkına varıyor ve ona dört elle sarılıyor.
Bütün bu aşamalarda rehberlik ve motivasyon çok önemli. Öğrenciyi tanıyıp eğitimini ona göre yönlendirmek, işte en büyük ödüllendirme yöntemlerinden biri...
Ödüllendirme deyince aklınıza öyle kocaman kocaman armağanlar gelmesin. Bazen gönülden kopan bir teşekkür ya da aferin, öğenciler için en büyük ödül olabilir. Saçını okşadığınız, sorununu paylaştığınız ya da defterine bir yıldız kondurduğunuz öğrenci için o gün diğerlerinden çok farklı olur.
Ödülün dozajı iyi ayarlanmadığında öğrenciler ve özellikle de çocuklar tarafından çok iyi sömürüldüğünü de hatırlatmakta yarar var. Bilinçli olarak olmasa da her zaman daha fazlasını isteyeceklerini ve bir süre sonra ödül olma niteliğini yitirebileceğini de sakın aklınızdan çıkarmayın!
Cezaya gelince, eğer mutlaka vermeniz gerekiyorsa, şiddetini mümkün olduğunca azaltmanızda yarar var. Örneğin en çok sevdikleri televizyon konusunda kısıtlamalar getirebilirsiniz. Ev içi otoritenin sağlanmasında anne ve babalara da önemli bir uyarım var: Sakın ola birinizin koyduğu kuralı, bir diğeriniz yok saymayın!..
Evet bugün ödül günü. Verin ve değişimi görün!..
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr