İlle de eğitim diyoruz ama nasıl bir eğitim sorusuna yeterince kafa yormuyoruz.
Diplomalı sayımız, 50 yıl öncesine göre neredeyse 50 kat arttı.
Peki, yaşam kalitemiz, üretim performansımız aynı oranda arttı mı, işsizlik oranları azaldı mı?
Keşke evet diyebilseydik...
Aslında bu çok önemli sorunun cevabını çok uzaklarda aramayalım. Pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da Atatürk’e kulak verelim:
“Eğitimdir ki bir milleti ya özgür, bağımsız, büyük ve yüksek bir toplum olarak yaşatır ya da esirlik ve yoksulluğa terk eder.”
Mustafa Kemal için çocuklar, gençler ve onların eğitimi çok önemlidir. Yaşamı boyunca da hep öyle kalmıştır.
Keşke onun bu hassasiyetini, ondan sonra da aynı şekilde koruyabilseydik.
Eğitimin kazanımları?
Sınav için eğitim mi yoksa yaşam için eğitim mi?
Eskiden bir söz vardı: “Hiç eğitim gören ile görmeyen bir olur mu?” diye.
Eğitim görenler hep bir adım öndeydi. Şimdilerde ise sanki tam tersi yönde bir algı söz konusu.
İşsizlik nedeniyle “Keşke bu kadar emek, zaman, para harcamasaydım” diyenlerin sayısı o kadar çok ki söyleyecek söz bulamıyorsunuz…
İşte bu noktada kendimize şu soruyu soralım:
Eğitim ne işe yarar?
Cevabı çok zor bir soru!
Örneğin, okula başladığınız ilk günden bugüne eğitim size neler kazandırdı?
Daha da önemlisi, aldığınız eğitimin ne kadarı işinize yaradı?..
Eğitim, bir kazanımlar bütünüdür.
Örneğin, size bilgi ve donanım kazandırır.
Yeni arkadaşlar edindirir.
İyiyi, kötüyü görmenizi sağlar.
Hakkı, hukuku, adaleti öğretir.
Hayata hazırlar.
Meslek öğretir.
Hayalleri gerçeğe dönüştürür.
Bu liste kişiden kişiye değiştiği gibi, eğitime bakış açısına göre farklılık da gösterebilir.
Örneğin, bir kişi hatta bir eğitimci çıkıp, eğitim insanların hayatını zindana çeviriyor diyebilir.
Kimileri daha da ötesine gidip, bazı eğitim modelleri, bırakın gelişmeyi, insanı köreltmenin ötesinde bir işe yaramıyor diye 4-5 seçenekli teste dayalı, sınav odaklı eğitim modellerini gösterebilir.
Derin bir konu ve cevabı zor sorularla dolu!
İsterseniz, fazla uzağa gitmeden bu soruyu direkt kendinize sorun:
Çoğumuz en az 16-17 yıl, hatta bazılarımız 20 yıllık bir eğitim-öğretim sürecinden geçtik.
Peki, elimizde diplomadan öte ne var ve o diploma ne kadar işe yarıyor?..
Diplomalı işsizlerin sayısına bakıldığında, diplomanın artık çok da fazla bir işe yaramadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Mesleki donanım konusunda da söylenecek çok fazla bir şey yok.
*Peki, iyi bir yurttaş, kendisiyle, çevresiyle barışık bir insan yetiştirebiliyor muyuz?
*Onun da ötesinde, mademki eğitim bizleri hayata hazırlayacak, karşılaştığımız zorlukları çözmemize yardımcı olacak bir süreç, peki o donanımı kazandırıyor mu?
*Hayallerimizi geliştiriyor ve gerçeğe dönüştürüyor mu yoksa hepten köreltiyor mu?
*Dost ve arkadaş mı kazandırıyor yoksa en yakın arkadaşlarımızı bile bize rakip yaparak, başarımızı, onun başarısızlığı üzerine inşa ederek aramıza kara kedi mi sokuyor?..
*İyiyi, doğruyu, hakkı, hukuku, adaleti mi öğretiyor yoksa hasta olmadan rapor almayı, çalışmadan sınıf geçmeyi, hormonlu notlarla üniversiteye girmeyi ve vasat olmayı mı?..
Bitmeyen senfoni
Eğitime yönelik bu tartışmalar yüzlerce yıldır sürüyor ve her ne kadar galibi açık ara eğitim, öğretim, bilim gibi gözükse de durum hiç göründüğü gibi değil!
Bu konuda kendimizi tekrar etmenin ötesine geçemiyoruz. Yanlışta ısrar ederek zaman kaybetmeye devam ediyoruz.
Örnek mi istiyorsunuz; sınav odaklı eğitim, hantal müfredat programları, istihdam ve üretim odaklı eğitim değil diploma odaklı eğitim, mutlu eden değil mutsuz eden projeler, öğretmen yetiştirme sistemi ve en önemlisi de sayısal artışın kalitenin önüne geçmesi!..
Özetin özeti: Ne olur, artık eğitime şaşı bakmaktan vazgeçelim, çocuklarımızı sınav köleleri olmaktan kurtaralım.