Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       MARMARA İletişim Fakültesi'ndeki öğrencilerimle dün de yine güncel konuları tartıştık. Hatırlayacağınız gibi geçen hafta Levent Kırca ve RTÜK tartışmasını ele almış ve görüşlerini dile getirmiştik. Bu hafta da pek çok konunun yanı sıra YÖK'ü, tek basamaklı üniversiye giriş sistemini ve paralı eğitimi tartıştık.
Konular bir hafta önce verildiği için derse hazırlıklı geliyorlar. İlk haftalara kıyasla daha iyi durumdalar. En azından kantin sohbetlerinin ötesine geçip, farklı yorumlar getirebiliyorlar. Her ne kadar kendileri pek inanmasa da, eminim okul bitinceye kadar da dört dörtlük gazeteci adayı olacaklar.
Tek basamaklı üniversiteye giriş sistemini genelde olumlu buluyorlar. Ama zamanlamasının yanlış olduğunu, iyi anlatılamadığını ve lise 1'den itibaren başlatılması gerektiğinin altını çizdiler.
YÖK konusunda ise diğer tüm öğrenciler gibi önyargılılar. Başlarını ağırtan hangi konu varsa hepsinin sorumlusu olarak YÖK'ü görüyorlar. Örneğin yemek fiyatlarını bile YÖK'ün üzerine yıkıyorlar ki, bu çok büyük haksızlık. YÖK'ü, üniversite ve öğrencilerin başını ağrıtmak için kurulmuş bir kurum olarak algılamaları da, kafalarında yarattıkları öcünün bir sonucu. Evet YÖK öğrencilerin gözünde tam anlamıyla bir günah keçisi. Peki ama bu konuda YÖK'ün hiç kabahati yok mu?..
Tartışma ilerledikçe birleştikleri ortak nokta, YÖK'ün yapamadıkları oldu. Örneğin, akademik düzeyin yükseltilmesi ve yabancı dile ağırlık verilmesi konusundaki duyarsızlığına dikkat çekildi...
Nasıl bir eğitim konusunda ise görüşler yine farklıydı. Parasız vasat eğitimle kısa yoldan diploma sahibi olmak isteyenler de vardı. Paralı ama daha iyi eğitim isteyenler de. İşte bazı görüşler:
Banu Atakul: Üniversite sadece eğitimle ilgili bir kurum değil. Öğrencinin sosyal açıdan da kendini geliştirdiği bir kurum olmalı. İçinde spor alanları, sohbet edebileceğimiz yerler, her türlü bilgiye ulaşabileceğimiz kütüphaneler, internet bağlantısı bulunan bilgisayarlar da gerekiyor. Paralı eğitimle bunlar sağlanacaksa okey...
Banu Şahin: Eğer Türkiye'de kalkınma, çağdaşlık, bilim adına bir şeyler yapılacaksa, paralı eğitime evet. Yeter ki üniversite bitirmenin bir anlamı olsun.
Ceyda Günsür: Karşılığını ödemek koşuluyla, devletten sağlanmış burs desteğiyle paralı eğiteme evet. Her şeyi devletten bekleyen, geleceği için çırpınmayan gençliğe hayır!..
Ayla Özer: Paralı eğitim olduğunda da bir şeyin değişeceğine inanmıyorum.
Uğur Cenk Meral: Her aile mal varlığına göre harç ödesin.
Berfin Özgür: Bu düzen böyle devam etmesin. Amaç diploma değil, işimize yarar bir eğitim olmalı. Ben her türlü fedakarlığı yapmaya hazırım. Yeter ki mükemmel bir eğitim alayım.
Levent Gökmen: Devletin yanı sıra özel sökter de eğitime sponsorluk yapmalıdır.
Orhan Ayhan: Üniversiteler de artık iş hayatının içine girerek kendine kaynak yaratmalıdır.
Murat Güven: Sigaraya, kozmetiğe dünyanın parasını harcayan Türk milleti, eğitime gelince parayı kısıyor...
Evet gençler böyle düşünüyor. Ya siz?...




Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr