Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ciddi konulara, neredeyse hiç kimse kafa yormuyoruz.
Televizyonlar, dizi ve eğlence programlarından geçilmiyor.
Aynı filmler, aynı diziler defalarca gösteriliyor.
Gazeteler ya da dijital medyada da ülke ve dünya sorunlarına kafa yoran yok gibi.
Kısır siyasetin dışına maalesef çıkılamıyor.
Her dört üniversite mezunundan biri işsiz!
Tarım arazileri yok oluyor.
Borç yükümüz arttıkça artıyor.
Terör her geçen gün tırmanıyor.
Üreten değil tüketen toplum olma yolunda hızla yol alıyoruz.
Eğitimde ciddi sorunlarımız var...
Peki kabahatli kim?
Televizyon ve gazete yöneticileri mi, siyasetçiler mi, aydınlar mı, yoksa her türlü pespayeliğe prim verenler mi?..
Kafamızı kumdan çıkarıp, çevremizde ne oluyor diye bakma zamanı geldi de geçiyor...
Kimi kandırıyoruz?
Sorunları görmezden gelince, sanıyoruz ki o sorunlar daha azalacak ya da bizi hiç etkilemeyecek.
Temel bakış açımız, beni sokmayan yılan bin yıl yaşasın yönünde.
Kendimizi direkt ilgilendirmeyen hatta zarar vermeyen konularda, kafamızı öylesine kuma gömüyoruz ki dünya batsa umurumuzda olmayacak.
Zaten olmuyor da...
Hemen herkesin kafası çok dolu ve rahatlamak istiyor!
Dünyaya boş vermişliklerinin gerekçesi bu.
Peki, o kafalar niye bu kadar dolu, asıl sorgulanması gereken konu bu?
Tamam ülke sorunlarına kafa yorulmuyor da peki hangi konulara yoruluyor?..
Haklı gerekçesi olanlara elbette şapka çıkarılır, saygı duyulur ve olabildiğince yardımcı olmaya çalışılır ama söyleyecek sözü olmayanlara ne söylenebilir ki!..
Dizilerin içerikleri!
Sabah akşam dizi izliyoruz.
Görünen o ki çok da beğeniliyorlar.
Peki, o saatlerce süren diziler bittiğinde geriye ne kalıyor?..
Verdikleri mesaj ne?
Üretmeyi teşvik eden, rol modeller yaratan, doğruluğu, dürüstlüğü, insan sevgisini, demokrasiyi, hakkı, hukuku, adaleti öne çıkaran ya da bu kavramları kafamıza kazıyan bir evrensel değere rastlayabiliyor musunuz?..
Tek kanallı TRT döneminde Beyaz Gölge diye bir dizi vardı.
Bir basketbol koçu ve öğrencilerin mücadelesini anlatıyordu.
Öylesine rüzgâr estirmişti ki neredeyse her sokakta derme çatma basketbol potaları kurulmuş ve naylon toplarla basketbol oynanmaya başlamıştı.
İşte o rüzgâr, Türkiye’yi basketbolda öncü ülkelerden biri haline getirdi.
Yine bir başka dizide Avukat Petrocelli vardı.
O dönemin gençleri, hak, hukuk için avukat olmak için yarıştı.
Peki ya son dönemin dizileri, yarışmaları, şovları, kaybolan zamanların ötesinde ne bıraktı?
Milliyet Bilgi, Kültür ve Müzik Yarışmaları onlarca bilim insanı, sanatçı çıkardı, ya şimdikiler?..
Elbette hiç kimseyi, hiçbir şeyi, hiçbir kurumu eleştirmiyoruz.
Ortada bir sorun varsa, A’dan Z’ye hepimiz sorumluyuz.
Ve bu soruna, ortak akıl üretmediğimiz sürece de kafamızı kumdan çıkarmaya cesaret edemeyeceğiz.
Çünkü kendimizle yüzleşmekten korkuyoruz!..
Özetin özeti: Çocuklarımıza, torunlarımıza bırakacağımız Türkiye ve alışkanlıklarımız, bugünkü boş vermişliğimiz olmamalı!..