Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       DEVLETİ yönetenler, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle dün yine çocuklarımızı ne kadar çok sevdiklerini uzun uzun anlattılar. Onlar mı farklı ülkede yaşıyor, yoksa biz mi, anlayamadım. Meğerse çocuklarımız için neler yapılmış, neler yapılacakmış da haberimiz yokmuş!..
Bugün Türkiye'de okuma çağında olup da okula gidemeyen 10 milyon çocuk var. Anayasa gereği zorunlu olmasına karşın yüz binlercesi ilköğretim olanaklarından bile yararlanamıyor. Bebek ve çocuk ölümlerinde her yıl rekorlar kırıyoruz...
Bütün bunlar bir yana, bilerek ya da bilmeyerek, çocuklarımıza en büyük kötülüğü yapanlar kimler biliyor musunuz? Maalesef Anayasa gereği onları her türlü zararlardan koruması gereken devlet ve "onlar bizim canımız" diyen anne, babalar...
İşte her gün çok sayıda örneğine şahit olduğumuz bir olay:
Baba aydın bir öğretmen, anne de ev hanımı. Çocukları süper. Üniversite hazırlık kursları için dershane dershane dolaşıyorlar. İndirimlere rağmen, altından kalkamayacakları ücretler karşılarına çıkıyor. Derken malum tarikatın dershaneleri öğrenciye ve aileye inanamayacakları fırsatlar sunuyor. Sonuç: Çok başarılı ve daha iyi eğitim görmekten öte başka hiçbir amacı olmayan öğrenci bu ağın içerisine düşüyor. Onun sonu da daha önce aynı kaderi paylaşan yaşıtlarından farklı olmayacak.
Hangi dershaneye giderse gitsin, hatta gitmese de rahatlıkla üniversiteyi kazanacak olan bu öğrenci, önce ailesinin bulunduğu ilden başka bir ildeki üniversiteye gitmeye ikna edilecek, daha sonra tarikat evlerinden birine yerleştirilecek ve ardından da sıkı bir mürid olarak ailesiyle bağları kopma noktasına getirilecek.
Şimdi bu durumda kabahat kimin?
. Çocuğuna daha ucuz dershane bulamadığı için içi cız ederek tarikat dershanesine çocuğunu kendi eliyle teslim eden babanın mı?
. İleride sıkı bir mürid olduktan sonra, şu anda göstereceği ilgiden çok daha fazlasını onu değiştirmek için göstermek zorunda kalacak olan devletin mi?
. Yoksa, gençleri dershanelere yönlendiren Milli Eğitim Bakanlığı'nın mı, başarılı öğrencilere kapılarını yeterince aralamayan diğer dershanelerin mi ya da bu öğrencilere, tarikatlar kadar sahip çıkmayan diğer sivil toplum örgütlerinin mi?..
Türkiye'nin dört bir yanında, çocukları imam hatiplerden çok daha fazla etki altına alan farklı tarikatlara bağlı özel okul ve dershanelerin sayısı giderek artıyor. Kravatlı, biryantin saçlı, iyi eğitimli, Tayyip Erdoğan gibi referansı İslam olan, demokrasiyi amaç olarak değil bir araç olarak görenler, devletin içinde ve toplumun her kademesinde bir virüs gibi çoğalıyor.
Bir ara PKK'lılar için çok yaygın bir söz vardı "gündüz külahlı, gece silahlı" diye, şimdi ise yüzü aydınlık, içi karanlık takiyecilerden geçilmiyor. Öylesine profesyoneller ki! İnsanları en zayıf noktalarından yakalıyorlar. Din, o da olmazsa eğitim. Keşke, demokrasiyi, cumhuriyeti, laikliği savunanlar da onlar kadar başarılı olabilseler...



Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr