Öğretmenlere 20 bin ek kadro verilmesi büyük bir sevinç dalgası yarattı. Sağlık personeli konusunda da pozitif sinyaller geliyor. Peki ya diğerleri?..
İktisadi İdari Bilimler Fakültesi mezunu İİBF’liler üniversiteli işsizler içerisinde en mağdur olanı.
Hem sayıları çok fazla hem de uzun süredir alım yapılmıyor. Verilen kadro sayısı ise hiç tatmin edici değil.
Mühendislik fakülteleri için de durum farklı değil. Alanıyla hiç alakası olmayan işlerde, çok düşük maaşlarla çalışan mühendislerin sayısı, hızla artıyor. Mesleğin itibarı adeta ayaklar altında.
Hukuk ve Veterinerlik fakülteleri de işsizler kervanına yeni elemanlar kazandırmaya devam ediyor.
Fen ve Edebiyat Fakültesi mezunlarının çalışma alanları da yok denecek kadar azalmaya başladı.
Diğer fakülteler için de durum farklı değil.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, geçenlerde herkesin üniversite mezunu olması yerine meslek liselerine yönelmeleri gerektiğine vurgu yaparken “Sen ağa, ben ağa, inekleri kim sağa” diyerek Bakanlar Kurulu’ndaki gergin havayı yumuşatsa da gençlerin tansiyonunu düşürebilmiş değil.
Daha önce de bir başka Bakan, “Devlet herkese iş bulmak zorunda değil” diyerek, sorumluluğu üzerinden atmıştı.
Her iki Bakanı haklı bulanlar çıkabilir ama bu konuda kural koyucu olanın da yine onlar olduğu, gözden ırak tutulmamalı.
Öğrencilerin ne kadarının hangi okullara yönlendirileceğine karar veren de onlar, insan gücü planlaması yapması gereken de yine onlar.
Eğer bugün için ortada bir sorun varsa, bu konuda, evet hepimiz kabahatliyiz ama sanki en çok da onlar!..
İşsizlik, sadece bizim değil, tüm ülkelerin ortak sorunu. Özellikle de bizim gibi genç nüfusa sahip ülkelerde, giderek artacağına yönelik öngörüler var. İşte bu yüzden, bu soruna, el birliğiyle daha çok kafa yormalıyız!..
Adil yaklaşım!
İşsizliğin bugünden yarına çözülmesi çok zor. Hiç kimse bu konuda mucizeler beklemiyor.
Ama en azından her mesleğe ve her branşa, eşit ve adil davranılarak güven ortamı yaratılabilir...
İşte bu konudaki beklentiler:
“Atama bekleyen meslek lisesi öğretmeniyim. Puanım 84.48. 1 kişilik kontenjan verildiği için ek atama hakkı da verilse atanamıyorum ve benim gibi birçok meslek öğretmeni var. Kadro azlığından mağdur olanlar adına sizden ricam, yazılarınızda mesleki ve teknik liseleri öğretmenlerinin mağduriyetinden bahsetmeniz. Kimse bizim yanımızda olmuyor, sesimizi duymuyor. Sesimizi duyurmaya çalışırsanız belki birileri kulak verir bize...”
“Lütfen yardım edin tam 34 aydır bekliyoruz. Sesimiz olun. Ülkemize, vatanımıza katma değer oluşturmak istiyoruz. Bizim bir hayatımız, geleceğimiz, ailemiz olsun. Bu alanda sektörde çok büyük işler yapılabilir. Bir tarım devrimi yapabiliriz. Bu hiç zor değil, yeter ki bize inanın, görev verin...”
Çözüm?
İşsizlik konusunda, yeni açılımlara ihtiyacımız olduğu kesin.
Mevcut yöntemlerle, bu sorunu çözmek mümkün değil. Üç maymunu oynamak ise sıkıntıyı daha da artırmanın ötesinde bir işe yaramıyor.
Eğitim sistemimiz, geleceğe yönelik insan gücü planlaması çerçevesinde A’dan Z’ye değişmek zorunda!
Bu yapılırken hem meslek yelpazesi çok geniş tutulmalı hem de devlet, tek iş kapısı olmaktan çıkarılmalıdır.
Girişimci olun demekle, girişimci olunmuyor! O ortam yaratılmalı ve girişimcilere yol açılmalı ki, devlet kadrolarına yönelik baskı azalsın...
Özetin özeti: Çocuklar çocukluğunu, gençler gençliğini yaşamıyor. Sınavlar ve diploma için verilen mücadelenin, harcanan kaynakların ödülü, işsizlik olmamalıdır!..