Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       EĞİTİM dünyasında, şu günlerde en yoğun tartışılan konuların başında dershaneler geliyor.
Yeni üniversiteye giriş sisteminden sonra da, eskiden olduğu gibi yine ilgi görmeye devam mı edecekler, yoksa iddia edildiği gibi yok olup gidecekler mi?..
YÖK, ÖSYM ve Milli Eğitim çevreleri, öğrencilerin artık dershane, öğretmen ve test kitaplarına trilyonlarca lira akıtmalarına hiç gerek kalmadığı görüşündeler. Onlara göre, "lisede başarılı olmak, sınavda verilen bilgileri dikkatli okuyup, doğru yorumlayabilmek ve iyi bir tercih sıralaması yapmak" üniversiteyi kazanabilmek için yeterli. Dershane, özel öğretmen, test kitapları ve dergiler, zaman ve para kaybından başka bir şey değil...
Madalyonun öbür yüzündeki dershaneci, yayıncı ve bu işin kaymağını yiyen özel ders vericilere göre ise yeni sınav sisteminde de değişen bir şey olmayacak. Hatta; öğrenci akışı, eskisinden daha fazla gerçekleşecek. 1.5 milyon başvuru, 250 bin kontenjan olduğu sürece bu çılgınca yarış hep devam edecek ve doğru adreste hep dershaneler olacak.
Kimin haklı, kimin haksız olduğunu en erken 1 yıl sonra göreceğiz. Ama, her iki tarafın da olaya önyargılı bir şekilde yaklaştığını, tespitlerinin abartılı olduğunu görmek için kahin olmaya gerek yok.
Yeni sınav sisteminin öğrencileri dershaneye bağımlı olmaktan kurtaracağı doğru. Ne yaptığını bilen, akıllı bir öğrencinin ek bir dopinge gerek kalmadan Türkiye'nin neresinde ve hangi lisesinde olursa olsun sınavı kazanma şansının fazlasıyla arttığı da kesin.
Öğrencilerin dershane ve özel derse yönelmelerinin en önemli nedeni bilgi hamallığı gerektiren ikinci basamak sınavı idi. Dershanelerde ÖSS için zaman bile ayrılmıyordu. Çünkü; gerek yoktu. Tek hedef vardı: ÖYS'yi kazanmak.
"O halde ÖYS kalktığına göre, dershaneciler, özel öğretmenler, ders kitapları ve dergiler işlevini yitirecek mi?" Evet demek çok zor. Yeni sistemde de sınav sektörü mutlaka yine olacak. Ama, eski gücünü korur mu, işte o tartışılır...
Tarikatların "öğrenci kandırma merkezi" haline dönüşen dershaneleri dışında, diğerleri önemli bir misyona sahipler. En azından yüz binlerce genci sokaktan kurtarıyor, sınavı kazanmaları konusunda motive ediyorlardı. Ayrıca çoğu ezbere de dayalı olsa öğrenmeyi öğretiyorlardı...
Gerçi birçoğu "öğrenci oyalama merkezi" haline dönüşmüştü ama, eğitim sistemimizde bir boşluğu dolduruyorlardı...
Sınav sektörüne yılda 150 trilyon liranın gittiğinden söz ediliyor. 10 yılda 1.5, 20 yılda 3 katrilyon lira. Sonuçta ise, fazladan bir tek öğrenci dahi üniversiteye giremiyor. Oysa, son 20 yılda bu sektöre akan para, yeni yükseköğretim kurumlarının kurulması ve mevcutlarının iyileştirilmesi için harcansaydı, bugün liseden mezun olanların üniversiteye giriş gibi bir sorunları olmazdı...
Özetin özeti: Uzun süreli dershaneye gitmeye, hele hele özel hocalara 100 milyonlar akıtmaya gerçekten hiç gerek kalmadı. Moral, zamana karşı yarış, motivasyon ve çalışma disiplini açısından eğer fazlasıyla paranız ve zamanınız varsa, dershaneyi deneyin. Ama, gitmenin kazanmanız için bir garanti, gitmemenin de bir kayıp olduğunu sakın düşünmeyin.



Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr