ÜNİVERSİTEYE girişte orta öğretim başarı puanı, eskisinden çok daha fazla önem kazandı. Yani öğrencinin lisedeki başarısı, üniversiteye girişte artı bir avantaj sağlayacak.
İyi mi oldu, yoksa kötü mü? Belli değil. Her kafadan bir ses çıkıyor. YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı "iyi oldu" derken, dershaneler veryansın ediyor. Sivil toplum örgütlerinin "Bu sistem tarikatların işine yarayacak" şeklindeki sert açıklamalarına karşın, İslami basın yeni uygulamayı yerden yere vuruyor.
Olaya burada bir parantez açarak, bu yılki sınav sonuçlarına bir göz atalım:
Her dört lise birincisinden birinin açıkta kalması, yani hiçbir yeri kazanamaması, orta öğretim başarı puanını yeniden tartışmalı konuma getirdi. Öyle ilginç örnekler var ki, okul birincisi hiçbir yeri kazanamamış ama buna karşın hiç dereceye giremeyen öğrenciler çok daha yüksek puanlarla, üniversiteli olmuş.
Milli Eğitim Bakanı ve YÖK Başkanı her ne kadar, öğretmenlerimiz adil davranıyor deseler de, uygulamada tüm okulların bu konuda duyarlı oldukları söylenemez.
Bu yıl 322 lise birincisi, 5. sınıf öğrencilerinin bile rahatlıkla aşabildiği ÖSS barajını aşamadı. 771 lise birincisi ise ÖYS sonucuna göre hiçbir yere giremeyerek açıkta kaldı.
Sanmayın ki, bu lise birincilerinin hepsi Güneydoğu'dan. İstanbul'dan, İzmir'den, Karadeniz'den birinci olarak mezun olup da açıkta kalan pek çok öğrenci var. Ama genel çoğunluk meslek liseleri. Öyle de olsa 105 barajını aşabilmeleri gerekirdi. Her ne kadar, başta imam hatipler olmak üzere kuruluş amaçlarını unutup üniversiteye öğrenci hazırlayan kurum haline dönüştülerse de, yeni sınav sistemi meslek liselerini asıl amaçlarına uygun noktaya getirecek gibi gözüküyor.
Bu yıldan itibaren üniversiteye girişte Milli Eğitim Bakanlığı'na çok iş düşüyor. Öncelikle açıkta kalan bu şampiyonların durumunu araştırmalı. Neden kazanamadıklarını iyice irdelemeli. İkinci olarak şampiyonları açıkta kalan süper öğrencilerin durumuna bir göz atmalı. Öyle liseler var ki, okul birincisi ÖSS barajını aşamazken, 50'ncisi 160, 170 puan almış...
Bu arada öğrencileri anlamak da mümkün değil. 1.5 milyon öğrencinin yarıştığı bir sınavda ilk 2000'e, hatta ilk 1000'e girip de açıkta kalmak mümkün olabilir mi? İlk bakışta kesinlikle mümkün değil gibi gözükse de, rakamlar yalan söylemiyor.
1997 ÖYS'de ilk 2000'e girdiği halde TM'de 28, S'de 17, F'de 5, M'de 5, TS'de 13, Yabancı Dil'de de 28 öğrenci hiçbir yeri kazanamadı. Nedeni de, başarısızlıkları değil, bir ya da iki tercih yapmaları...
Önceki yıllarda olduğu gibi orta öğretim başarı puanı bundan sonra da fazlasıyla tartışılacak. Ama ona rağmen konunun birinci derecedeki muhatabı Milli Eğitim Bakanlığı'ndan çıt çıkmıyor. Yazık, çok yazık...
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr