Çocuklarımız söz konusu olduğunda gerisi teferruat olmalıdır. Neden mi?
Onlar mutlu değilse aileler, aileler de mutlu değilse ülke mutlu değildir. Daha da önemlisi, onlar ülkemizin geleceğidir.
Ne kadar iyi yetişir, ne kadar donanımlı ve mutlu olurlarsa, geleceğimiz o denli güvence altında olur…
Eğitimde ciddi sorunlarımız var. Olmayan ülke de yok gibi. Kimi uyuşturucudan dertlidir, kimi de müfredattan, kaynak yetersizliğinden şikayetçidir. Eğitimin diğer sorunlarını bugün için bir kenara bırakıp, akademik olmayan sorunlarına dikkat çekmek istiyoruz.
Örneğin mutlular mı, örneğin karınları doyuyor mu, örneğin ulaşım ve barınma sorunları var mı, örneğin spor yapıyorlar mı, hobileri var mı, örneğin entelektüel anlamda kendilerini geliştirecek etkinliklere rahatlıkla ulaşabiliyorlar mı? Yani kendilerini mesleklerinin yanı sıra hayata da en iyi şekilde hazırlayabilecekleri bir ortam söz konusu mu?.. Çerçeveyi biraz daha daraltıp, sadece ve sadece yemek konusunu ele almak istiyoruz…
Yemek inadı!
Zengin, fakir pek çok ülkede öğrencilere mutlaka beslenme desteği veriliyor. Bizim zamanımızda Amerikan süt tozları vardı. Her gün beslenme saatinde o verilir, yanına da yine her gün farklı bir öğrenci evinden pasta, börek yapar getirirdi. Hatta bazı yıllar un ve yağ da okuldan verilirdi…
Zaman zaman üretim fazlası fındık, fıstık, üzüm dağıtıldığı da oldu, geçici sürelerle süt verildiği de. Hoş bir anı olarak hafızlarda kaldı.
Son günlerinde tartışma konusu ise temizlik elemanı yetersizliği nedeniyle yaşanan hijyen koşulları ve öğrencilere yapılacak yemek desteği.
MEB her iki konuda da eleman ve kaynak yetersizliği konusunda kıvranıp duruyor. Tasarruf tedbirleri çerçevesinde 560 liralık günlük ücretin yüzüne bakan olmadı. Yeni personel alınacağı duyuruldu ama sanki yine istenilen sayıda eleman bulunamadı!.. Temizlik konusu bir yana yemek konusunda yaşananlar ise insani değerleri ayaklar altına alacak noktaya getiriyor.
İstanbul’daki bazı ilçelerde belediyeler okullara yemek ya da beslenme yardımı yapmak istiyor. Bir defaya mahsus değil düzenli olarak yapacağı konusunda da güvence veriyor. Okullar ise muhtemelen MEB’den gelen talimat gereği bu yardımları kabul etmiyor, yardım edecekleri kurum ve kişileri de okula sokmuyor.
Bunun üzerine ilgili belediyeler de hazırladıkları beslenme paketlerini muhtarlıklara teslim edip, öğrencilerin ve ailelerinin gidip oradan almalarını duyuruyor.
Muhtarlıkların önündeki uzun kuyruklara girmek hem öğrenci için hem de veliler için kolay kabul edilebilir bir davranış olmasa gerek. Bazıları hiç ihtiyacı olmasa da ne koparsam kârdır zihniyetiyle olaya yaklaşır, bazıları da ne kadar ihtiyacı olsa da onur kırıcı olarak gördüğü için o sıraya girmez!
Bunun yolu, yöntemi bu olmamalıydı!
MEB de, belediyeler de her ne yapıyorlarsa ve her ne veriyorlarsa kendi keselerinden değil, vatandaşın vergilerini yine vatandaşa yönelik olarak değerlendiriyorlar.
Bu konuda hizipleşme ya da iddia edildiği gibi olayı şova dönüştürme yerine sorunu akılla, mantıkla, etik değerlerle çözmeleri gerekir.
Gelenek ve göreneklerimiz bir lokmamız varsa onu da paylaşmamız ve bir elin verdiğini diğerinin görmemesi yönündeyken, iki kamusal kurumun bunu göz ardı etmesi kabul edilemez.
Uzlaşma neden şart?
MEB ve yerel yönetimler bu konuda uzlaşamayacaklar da hangi konuda ortak akıl çerçevesinde hareket edecekler?
Hemen her konuda ve özellikle de milletvekillerinin maaşlarının artırılması konusunda eller hep bir anda havaya kalkıyor da, öğrencilere yemek verilmesinin zorunlu hale getirilmesi konusunda bir kanun çıkarıp, yaşanan bu garabetin ortadan kaldırılması kendilerine neden bu kadar zor geliyor?
Eğitime sadece akademik açıdan bakıyoruz. O da sınav başarısıyla sınırlı! Asıl önemli olan milli, manevi değerlerin kazanımı, fiziki gelişim, aidiyet hissi, moral ve motivasyon ama nedense bu kimsenin umurunda değil!
En temel konularda bile anlaşamıyorsak, diyalog kapısını hepten kapatıyorsak, çözüm üretemediğimiz yetmiyormuş gibi uzatılan yardım elini geri çeviriyorsak ya bunu şova dönüştürüyorsak, çuvaldızın en büyüğünü önce kendimize batırmalıyız!..
Özetin özeti: Eğitim ve çocuklar üzerinden inat da olmaz, siyaset de! Herkes üzerine düşeni yapmalıdır!..